Büyükanne neden hayat hep zorluklarla dolu?
Kolayın kendini daha iyi inkişaf etmesi için.
Büyüanne neden zorluk ve kolaylık birbirini inkişaf etmeli?
Daha çok sabredebilmek için.
Peki büyükanne neden daha çok sabretmek gerekiyor?
Daha iyi bir kul olabilmek için.
Büyüanne neden daha iyi bir kul olmak gerekiyor?
Rabbini daha çok sevebilmek için.
Büyükanne neden Rabbi daha çok sevmem gerekiyor?
Daha çabuk vuslata erebilmek için.
Büyükanne neden daha çabuk vuslat gerekiyor?
Sonsuzluk hasretini söndürebilmek için.
25.01.17
Elhân-ı tuyûrun yerine samt-ı ümîdi.... (Kuşların nağmeleri yerine ümidin suskunluğunu....)
26 Ocak 2017 Perşembe
Kırmızı başlıklı müslüman
22 Ocak 2017 Pazar
Yusuf Suresi
Yusuf Suresi | 3
Biz bu Kur’an’ı vahyederek kıssaların (geçmiş milletlere ait haberlerin) en güzelini sana anlatacağız. Şu bir gerçek ki daha önce sen (bunları) bilmeyenlerdendin.
Yusuf Suresi | 18
Bir de gömleğinin üzerinde sahte bir kan (lekesi) getirdiler. (Yakub:) “Hayır!” dedi, “nefisleriniz sizi aldatıp (böyle kötü) bir işe sürükledi. Artık (bana düşen umutla) güzel bir sabırdır. (Bu) anlattıklarınız üzerine, yardımı istenecek ancak Allah’tır.”
Yusuf Suresi | 19
Nihayet bir yolcu kafilesi geldi, sucularını (kuyuya) gönderdiler. O da (gidip) kovasını sarkıttı (Yusuf da sarkan kovaya sımsıkı yapıştı). “Hey müjde! Bu(rada) bir oğlan (çocuğu var)dır.” dedi. Onu bir ticaret malı olarak (başkalarından) sakladılar. Halbuki Allah, onların yaptıklarını hakkıyla bilendi.
Yusuf Suresi | 21
Onu satın alan Mısırlı (azîz), karısı (Züleyha’)ya: “Ona yerli yerince bak; ola ki bize faydası dokunur, yahut onu evlat ediniriz.” dedi. İşte bu şekilde Yusuf’u o yerde yerleştirdik, ona rüyaların “yorum ilmini” öğrettik. Allah dilediğini yapmakta mutlak galiptir. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Yusuf Suresi | 23
(Yusuf’un) evinde bulunduğu kadın, onun nefsinden murad almak istedi. Kapıları sımsıkı kapadı ve (Yusuf’a): “Haydi gelsene!” dedi. (Yusuf da): “Allah’a sığınırım (sana yaklaşmaktan). Doğrusu o (kocan) benim efendimdir, bana çok güzel baktı (ben ise iyiliğe karşı nankörlük edemem). Gerçek şu ki; zalimler (nankörler ve zina edenler) iflah olmaz.” dedi.
Yusuf Suresi | 24
Hakikaten kadın (Züleyha) ona niyeti (bozmuş, kavuşma planını) kurmuştu. Eğer, Rabbinin (zinadan alıkoyan) kat’î delilini görmeseydi, o (anda Yusuf) da onu arzu etmişti. İşte bu (delilimiz), böylece ondan fenalığı ve fuhşu gidermemiz içindir. Çünkü o, bizim ihlasa erdirilmiş (seçkin) kullarımızdandı.
Yusuf Suresi | 33
(Yusuf:) “Ey Rabbim! Zindan bana, onların beni kendisine çağırdıkları şeyden daha sevimlidir. Eğer onların tuzaklarını benden çevirmezsen, (olur ki) onlara meyleder ve cahillerden olurum.” dedi.
[22/01 17:09]
Yusuf Suresi | 35
Sonra onlara (Kıtfir ve adamlarına, Yusuf’un suçsuzluğuna dair) gördükleri delillerin ardından yine de (dedikodunun kesileceği) bir zamana kadar onu, zindana atmak fikri (daha) uygun geldi.
Yusuf Suresi | 42
Onlardan kurtulacağını anladığı kimseye de dedi ki: “Efendinin yanında benden söz et (suçsuz olduğumu söyle).” Ama şeytan, efendisine anmayı ona unutturdu da (bu yüzden Yusuf) birkaç yıl daha zindanda kaldı.
Yusuf Suresi | 50
(Bu yorumu duyan) hükümdar: “Onu bana getirin.” dedi. Elçi de ona gelince (Yusuf, zindandan çıkmayı hemen kabul etmeyip elçiye): “Efendine dön ve ona ellerini kesen kadınların o andaki halleri ne imiş sor. Şüphe yok ki Rabbim onların tuzaklarını hakkıyla bilendir.” dedi.
Yusuf Suresi | 52
(Elçi, kadınların bu itiraflarını Yusuf’a iletince, o da şöyle dedi:) “Bu (benim böyle sordurmam; vezirin) yokluğunda kendisine hakikaten ihanet etmediğimi ve hainlerin hilesini şüphesiz Allah’ın başarıya ulaştırmayacağını (herkesin) bilmesi içindir.” dedi.
Yusuf Suresi | 57
İnananlar ve ‘Allah’ın emirlerine uygun yaşayanlar’ için, âhiret mükâfatı elbet daha hayırlıdır.
Biz de dünyada alalim her iyiligin guzelligin karsiligini istiyoruz dayanamiyoruz oysa ayette ahiretteki mukafat daha hayirlidir diyor. 😐 bize bir ömûr caliscaksin ama 1 kurus almayacaksin ama ahirette guzel bir köskün olacak deseler... (ki deniyor) ama yasarken insan zamani ahireti asl olani unutup neden neden hep calisiyorum ama 1 kurus bile kazanamiyorm diye yipratiyor kendini... çok garip bir insanogluyuz hakkaten... nedne idrakimiz kisa suruyor yasarken bu kadar zor oluyor??
Yunus emre dizisinin bir sahnesinde dior du ya zor olmasa herkes kolayca yapsa... kim aşkı sadık bilebilir miydik?? Yahut gercek aşıkların sadakatinin üstü kapanmazmiydi. Haksizlik olmazmiydi... âh...
Yusuf Suresi | 101
“Rabbim, sen bana mülk (ve saltanat) verdin ve sözlerin (rüyaların) tâbirini öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Benim dünyada ve âhirette velîm (sahibim, gerçek dostum) sensin! Benim canımı müslüman olarak al ve beni sâlih (mü’min)ler arasına dahil et.”
Yusuf Suresi | 102
(Ey Muhammed!) İşte bu, sana vahyettiğimiz, (senin görüp bilmediğin) gayb haberlerindendir. Onlar (Yusuf’a yaptıkları) işlerde ittifak edip hile ve düzen kurarlarken sen onların yanında değildin.
Yusuf Suresi | 103
Ama sen, ne kadar istesen/üstüne düşsen de, yine insanların çoğu iman edecek değillerdir.
Yusuf Suresi | 109
Senden önce, memleketlerin (şehirlerin) halkından kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını (peygamber) göndermedik. (İnanmayanlar acaba) yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görmediler mi? ‘Allah’ın emirlerine uygun yaşayanlar’ için âhiret daha hayırlıdır. Siz hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz?
Yusuf Suresi | 111
Elbette temiz/gerçek akıl sahipleri için onların hayat hikayelerinde (büyük birer) ibret vardır. (Bu Kur’an) uydurulan bir söz değildir. Ancak o, önceki (ilâhî kitapların asıllarını) doğrulayan, her şeyi açıklayan (bir kitaptır), iman eden bir toplum için de bir yol gösterici ve rahmettir.
Elhamdulillah...
17 Ocak 2017 Salı
Yürüyüş
Yürüyüş...
Ne aradığımı bilmeden sadece yürüyordum. Nefes alabilmek için yürümem gerekiyordu sanki.
Sanki kmlerce yürümem gerekiyordu içimdeki yangını söndürmek için.
Bi hızlı bi yavas bir ileri bir geri yürüyordum. Sevdigim bir yerse etrafında dolanıyordum.
Şahit oluyordum tekrardan neye niye niçin sevda düşürdügüme...
Kendimi kendime kanıtlıyordum adeta.
Yürüyordum kendime...
Kendimi bilmeye... içimdeki hırçın tayı susturmaya sükûtu ögretmeye koşuyordum.
2017 ocak,Bath,UK
Yolda Olmaklık
Gezmek
Yolculuk
Yolda olmaklık...
Bir kere tattınız mı bu duyguyu bir daha bırakamazsınız. Hatta artık başka öncelikleriniz olması gerektiği düsünülür ama yine de sizi yola çeken birşeyler vardır.
Kendimi bildim bileli uzun yollardayım. Hep gurbettim. Küçükken memlekete giderdik her tatilde. Akrabalarımızdan farklı bir şehirde yaşıyorduk. Bir şehir hiç olmadı benim için hep 2 şehirdim. Birine gidince biri vardı hep. Sonra üniversiteye başka bir şehre gittim 3 e çıktı şehirlerim. Sonra stajlar ve çalışma derken 4 oldu. Derdim ne benim ben ne yapıyorum nereye aitim diye sordum yine. Hep soruyordum ama cevap yoktu. Sonra şehirler ülkelere dönüstü. Her anı beni başka bir mekana bağladı. Şehirleri sevdiren insanlarıdır düsturunu kabul etsemde her ne kadar çok sevdiklerim geride kalsada nedense yeni yerler yeni insanlar bende bambaşka kapılar açtı. Bilinmezlikten nefret eden ben bilinmezlik öncesi kıvranmayı unutmuş sonrası keşfetme zevkine müptela olmuştum.
Ankebût Suresi | 20
De ki: “Yeryüzünde gezip dolaşın, (Allah’ın) yaratmaya nasıl başladığına bakın. Sonra, Allah (tıpkı bunun gibi, kıyamette) son yaratmayı da yapacaktır. Çünkü Allah her şeye kâdirdir.”
Ve ayeti yaşamak... gezdikçe iman ettim. Gezdikçe yeniden yeniden neden islam dedim buldum. Elhamdülillah. Birbirinden alakasız onlarca toplum bölge insan dogada hep aslında hep aynı şeye O Yaratıcıya inkişaf vardı. Gezerken onları okudum sanki bilmiyormuş gibi yeniden yeniden şahit oldum. Bazen yoruldum öfkelendim korktum ama yine ayetlerin dedikleri çıktı sabr edince ne oldugunu ögrendim ögrenmekteyim. Yapayalnız olunamayacağına, yalnızlıgı en derinden hissederken bile Yaratana nasıl sarılip konustugumu, en en umutsuz anınızda bir şeyler olup size nimet umut gülümseme getiren şeyler oldugunu.... olmaz denilen şeylerin değisebilecegini, en kötü insanda bile iyi, en iyi insanda bile kötülük olabilecegini ve bunlara nasıl yaklasılması gerektigini. dogayı duymayı hissetmeyi bilmeyi sabredip onun verdigi kadarına yetinmeyi. Yetinmenin ne demek oldugunu. 3 5 elbise degil 1 elbisede olsa oluru.
Müminin dünyadaki yerinin seccadesini serdigi yer kadar oldugunu.
Zaman mekan degissede ibadet ettigin Yaratanın degismedigini. Yaratana konuşmayı gerçekten konuşmayı ve dinlemeyi... beklemeyi... Ondan gelene Razı olmayı... islamın zamansız ve mekansız oldugunu...
Her ne yaşarsan yaşa alnın seccadede zamanın durdugunu mekanın insanların dilin öneminin kalmadığını... ümmeti hiç tanımadığın bir müslümanla aynı yaratıcıya dua etmeyi... kimse kimseyi anlamazken gözlerinden müslümanı müslümanın bakışlarından anlayabildiğini ve bakıslarla selamlaşmayı ansızın. Yahut kendini görmeden yaninizdan gecerken size söylenmis bir esselamu aleykûma içtenlikle ve sevinçle aleyküm selam demenin tarifsiz mutlulugunu.
Insanın neden inanmaya ihtiyaç duydugunu ve inanmadıgında insan ne oldugunu, boş bakan gözleri, konussa da dili konuşmayan gönülleri, bakınca göremeyeni görsede inanmayanı...
Bilmek istedigini bildigine inanmak istedigine inandığını insanın neyi neden nasıl farklı yaptığına aynılaştırdığına... müslümanın neden ayrılması gerektigine... ayrılmayan müslümanın gafletine...
Bilmenin ve yaşamanın farklı olduguna...
Insan derken bir dünyayı içinde taşıdıgına sahit olduklariyla evreni kapsadığına ama nedense insanın kücücük dünyaya sıgamadığına buhranlarına açlığına hasretlerine beklentilerine acizliklerine... evet acizliklerine kabullensede kabullenmesede acizliklerine... ve bu acizliklerle nasıl yasaması gerektigini... her insanın bu acziyete farklı çözümler getirdigine... fıtrat ve aile yetişme ideolojilerinin bunu nasıl şekillendirdigine şekillenmeyen şeylerin ne olduguna... insanı aynı yapan insan yapan degerlere... evrensel degerlere... üzülmek sevinmek aglamak haykırmak gülümsemek utanmak gibi kavramlara... bunların nasıl cografyalarca bambaska olan insanlarda aynı olabildigine...
şaşkınlığını unutmuş çocuğa şaşırma şaşırabilme yetisini yeniden verilmesine...
Tanıklık ettiriyor yolculuk yolda olmaklık...
Bulmayı aramayı...
Aradığına varmayı varamamayı ama yürümeye devam etmesi gerektiğini...yolda olmaklık ögretiyor.
***
Allah SWT says:
قُلْ سِيرُوا فِى الْأَرْضِ فَانْظُرُوا كَيْفَ بَدَأَ الْخَلْقَ ۚ ثُمَّ اللَّهُ يُنْشِئُ النَّشْأَةَ الْءَاخِرَةَ ۚ إِنَّ اللَّهَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ
"Say, [O Muhammad], "Travel through the land and observe how He began creation. Then Allah will produce the final creation. Indeed Allah, over all things, is competent.""
(QS. Al-Ankaboot: Verse 20)
* Via the Beautiful Qur'an https://goo.gl/QLwc8B
15 Ocak 2017 Pazar
Islamın müslümanları geri bıraktığı iddiası
Müslümanlar! islamı geri bıraktığı önceleyemedigi için
ve evet cümle alem müslümana düsman olup dis gösterdigi için
Ve evet cümle alemin muslumana savasını sicak soguk görmemekte israr ettigi için
Sıcak savaşta ümmetini kardeş bilmedigi icin
Soguk savaşta aman canim o kadarina da biz mi seyapcaz dikkat etcez dur diyecez dedigi icin batılın bize hos gösterdiklerine tvlerden evlerimize gordiklerine marketlerden evlerimize girdiklerine görmeme duymama hatta hatta cogunluğa uyarsan kaybedenlerden olursun ayetini bile bile ama herkes yapıyooo! Diye diline bir şeyi plesenk ettigi için
Ve evet müslüman bunlara ragmen umursamazlikta devam edip isine geleni islam sandığı için
Ve evet tevekkulu yan gelip yatmak hazira konmak belledigi için
Ve evet okumak arastirmak yerine söyleyiver deyiver neymis deyip 3. 4. Sahislardan din dil bilim ögrendigi için
.
.
.
14 Ocak 2017 Cumartesi
Başörtüsü direnişi
Geride filan kalmaz yasayan icin... her kamu kurumuna girerken kalbi titrer.
kabuk yeni baglamaya yüz tutacak olmuş bir yara ama yinede tam tutamıyor sanki. aynı yolda yürüdügünü iddia edenlerce açılıp daglaniyor bu sefer bu yaralar. sosyal medyadaki rezillikleri görünce delik desik ediliyor. diyorsun bunlar icin mi verildi bu mücadele?!
Bir zamanlar uzun kazak nerde uzun kollu gömlek zor bulunurdu alisveris yerlerinde. simdi kazakların yere kadarları bolları çıkmış. bırakın pardesüyü hafif diz üstü tunik bulunursa uzun diye sevinilirdi simdi ferace modası yarışına girilmiş. girilmiş giriliyor lakin onu giyenler o sosyal medyalarda boy boy fotograflar veriliyorlar makyajlarla. nimet mi ceza mı bilemedim ben. nimet bilmek gerekilen şeyleri hunharca kullanmak. Senelerce aç kalan bir çocuğun gözü önünde kebabları tepsi tepsi yemekleri çöpe atıyorsunuz bir ısırıp iki koparip yada hiç daha kaşık banmadan. gözü önünde bu zulmü ona ve kendinize yapıyorsunuz.
Hani ali şeriati özgürlük için diyor ya. Özgürlük verilmez alınır. Özgürlük verilenlerin yaşantılarıdır iste bunlar. Özgürlügünü alanların degil. Ikisi arasında büyük bir fark var. Ve bu farkı farkedenler soruyorlar simdilerde. Ama sende fazla şey oldun canım!! Fazla ney? Fazla dindar?! Dindarın fazlası fazlalık midir? Birileri degisip güya kapanıyor ilerliyolar ancak zaten kapalı bir insan nimete sarılayip aman deyip eline sofradan ekmek alınca ama sende fazla oldun deniliyor. Ben anlamıyorum anlamak da istemiyorum gerçekten.
Bu sebepten fark olmalı şair diyor ya iyiki bilmiyor kalabalıklar iyiki insandan insana fark var. Fark olmalı o yüzden. Ama siz siz olun. Sadece başörtüne dirilisi verenle dirilme sonrasi eline verilen harvurup harman savuran arasındaki farkı biliniz.
Peygamber efendimizin tarifi... giyinmiş çıplaklar kim ola?
ne çetin bir vakit...
ahir zaman...
sadece batılla degil müslümanım diyenlerlede hergün ugrasiyor insan.
burası dünya... iste bu dünya beni cok yoruyor ziyadesiyle. hakkiyla yasamak isteyene zulmden başka bir şey degil. lakin yaşıyorsak hala alıyorsak nefes? bir sebebi olmalı... varligimiz birseyleri canlandırmalı? varligimiz savastiklarimizla tezat olusturmali ki degerlerimize direnis olsun. var olsun. sadece varolmak bile cok zorken... bir seyler yapabilmek istiyor insan elinde gözünün önünde birbirine girmis düzenler hayatlar gördükçe...
Modern dünyada islam
Modernite nin esası italyan yazar mimar sanatçı vs vs Viollet le duc ün iddiasınca Gothic stilin devamıdır. Tamamlayıcısıdır. Gothic stil nedir derseniz. Kısaca kilise mimarisidir. Chapeli olmayan bir gothic ev yoktur. Ve o batıdaki dantel gibi islenen devasa yükseklikteki kiliselerin mimarideki adıdır gotik stil.
Kilise nin toplumdaki baskın etkin gücüdür. Ve bu savunmayi yani modernitenin gothic den geldigini kanitlayan bir çok mimari vardır. Mimarlarda bu dusunceden yola çıkarak regenerasyon denilen mimari korumacılık kavramında ekleme restorasyon yenileme yaparken bu hakikati gözden gecirip bu önermeye uygun örnekler vermisler somutlastirmislardir. Bir tanesi ingilteredeki Coventry sehrindeki Coventry Catedralidir. Almanyanin 1940 lardaki saldirisi sonrasi yakip yiktigi sehirde tek basina yikik dökük kalan katedrale savasi unutmak ve gelecege umutla bakmak icin bir mimari yarisma projesi acilir ve iskocyali mimar gothic kalıntıları olan islemez halde bu kiliseyi modern bir bina ile kurgulayarak ve bunlari birbirine gecislerle baglayarak tezatliklari gecisleri somutlastirmistir. Velhasili gothik den moderniteye gecisin guzel bir örneginin yansimasi oldugu düsünülmektedir.
Simdi hala bu ülkede gerine gerine moodeernn olsun diyen müslümanlar var. Modernnligin islamcası konusuluyor yada islamın modernligi?? Neyi neye baglamaya bagdastirmaya yapistirmaya çalışıldığının kimse farkında degil...
Soruları güzel sormalı ki islamda cevabını bulalım. Islamca soru sormadıkça sorular tezat gibi gözükür yahut islamdaki haşa eksiklik tamamlanmayan olmayan seyler islama yüklenir. Soru soracagınız degerleri tanımaktan baslayalım önce ve bu ülkede artık her bir kelime yeniden islam düsünülerek tanımlanmalı batinin bize ögrettigi tanımlarla ne ögrenebiliyoruz ne ögretebiliyoruz çünkü soramıyoruz ve cevaplayamıyoruz ki!!
Insan ve savaş
Insan...
Savaş çıkartıp sonra kendi yaralarını sarmak için yine kendi projelerini üreten didinip duran insan...
Olric, ne kadar doğru demişsin...Insan ki ağacı kesip üstüne agacı koruyunuz yazan varlığın kendisidir derken.
Modern ve tarihi yapılarda birleşmeye görsün bu çelişkilerin tartışmaların göbeği yani insanı anlatıyor. Insanın gaflete vahsete düstügü anla aklını kullandığı anları film şeriti gibi gösteriyor...
Ve buna ben düsünüp üzülmek ve ibret almak gerek degilmi derken şarap kaldırıp seviniyorlar olric...
Burası neresi ben nereliyim olric? Söyler misin bana?
Lütfen söyle...
Hafsalamın almadığı anlardan...
***
Coventry şehrinin adı coventrate dan gelir.yok kelime sehrin adından gelir. Tamamen yoketmek yokedilmek anlamına geliyor bu kelime, ingilizceye geçmiş. Neden geçmiştir sizce hangi vahset dile kelime geçirtmiştir. 1945 lerde 135.000 kisi yanarak 8 saat içinde ölmüş bu şehirde. Almanlar yönünü londradan bu sehre çevirince bu sehire sığınanlar topluca yanmışlar. Bu şehrin ve bu senelerin kalıntısı bu Coventry Catedral in de hikayesi burda başlıyor. Bizde oldugu gibi sehirler kiliselerin etrafında gelisiyor batı ülkelerinde de ve yapilan binalar alisveris yerlerinin görüs açıları merkez katedralini görecek sekilde konumlandırılıyor. Savas sonrasi 1950lerde gelecege umutla bakmak adlı bir yarısma projesi açılıyor ve 597 kisi basvuruyor. listedeki istenenleri yani savas kalintisi ve modernite umut vs tamamen çeliskielrle dolu bu listeyi görenler geri çekiliyorlar ve sadece 250 civarinda kisi proje teslimi yapiyor. Bunlardan da iskoçyalı genç mimar Basil Spencer kazanıyor.
Projenin kilit noktası sehre katedrale ve modernitye olan hassasiyet dengesinin çok iyi kurgulanmış olması... ***
Iyilik
Sabr et...
Şüphesiz...
Allah SWT says:
وَاصْبِرْ فَإِنَّ اللَّهَ لَا يُضِيعُ أَجْرَ الْمُحْسِنِينَ
"And be patient, for indeed, Allah does not allow to be lost the reward of those who do good."
(QS. Hud: Verse 115) * Via the Beautiful Qur'an https://goo.gl/QLwc8B
***
Iyilik etme mevzu hakkında...
Buralarda din için insani ahlaktan bahsediyorlar. Yani Allah ve inanç kulluk kavramları yok denecek kadar az.
Keza hristiyanım diyen ama Allah a inanmadığını dile getiren bir sürü insan var.
Sınıf arkadaşımdan biriside ben dini iyilik insanlık degerleri olarak görüyorum dedi. Inanmak nedir bilmiyorum inanmak hissiyatı nedir bilmiyorum. kültürden başka bisi degildir din iste tatiller var aktiviteler olur vs dedi.
Ancak evvelinde de ahlaki degerlerin ve insani samimiyetin de çok zayıf oldugunu bahsetmişti ingilterede.Yalnızlıktan ve aşırı bireyselcilikten ölüyoruz aslında. Tam olarak böyle bir cümle kurdu. Hatta ben emin olmak için hayır ama öyle gözükmüyorsunuz dedim. Dışardan bakıyorsun dedi. herşey formaliteden icabet aile samimiyet dostluk arkadaslik kavramları yok. .
Bazen diyorum keşke güzel ahlak arayanlar islamla tanışsa... Ve bazı kesime bunu kanıtkayamasamda suan Türkiyede güzel ahlak varsa kesinlikle ama kesinlikle islamla haşırnesır olundugu için bir zamanlar. Kimilerince kültür adledilenler aslında onlarda dinden gelme. Ve kimilerince bunlar yokedilmeye çalışılırken aslında islam yokedilmeye çalısılıyor. Çünkü burdakiler bunu kullanmasını öyle güzel biliyor ki. Diyorki bak islam böyle diyorsun ama aksini yapanlar var. Sanki onlarda yokmuş gibi. Bak o bunu yapiyor sen niye yapmiyorsun? Bilmiyormuş gibi sorulan sorular... Bu minvalde keske daha çok sarılsa o kültür diyenler...
Ve keske arkadasimin yüzündeki ifadeyi yansitabilsem
kaybettikleri ve aradıkları şeyin bizde oldugunu dile getirirken...
Keske insanlar dinim dedikleri şeye sahip çıksa yaşasalar...
Keşke kültürüm dedikleri şeyi bırakmasa...
Tamam ögrense batıyı baska dinleri dilleri hayatları ama aslını yeniden kendi kesfetse kendini bulsa... neden müslüman neden o kültürler var ve degerli... Mesela neden terlikler kapıda çıkar diye düsünse en ufagindan mesela...
Başlasa kendini sevmeye...
11 Ocak 2017 Çarşamba
Hûd sûresi 3
Hûd Suresi | 49
(Resûlüm!) İşte bunlar, bilinmeyen haberlerdendir ki sana onları vahyediyoruz. Onları, bundan evvel ne sen biliyordun ne de kavmin. O halde sabret; şüphesiz ki (mutlu) son, takvâya eren (Allah’ın emirlerini tutup, günahlardan sakınan)larındır.
Hûd Suresi | 113
Zulüm (ve haksızlık) edenlere de sakın meyletmeyin/güvenip dayanmayın! Sonra size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostunuz yoktur. Sonra size yardım da edilmez.
Hûd Suresi | 114
Gündüzün iki tarafında (öğle ve ikindide) ve gecenin (gündüze) yakın (üç) vaktinde (akşam, yatsı ve sabahda) dosdoğru namaz kıl. Muhakkak ki iyilikler (beş vakit namazın sevâbı, aradaki) kötülükleri (küçük günahları) giderir. İşte bu, düşünen, Allah’ı ananlara bir öğüt/bir hatırlatmadır.
Hûd Suresi | 115
Sabret. Çünkü Allah ‘iyilik yapan, iyi harekette bulunan’ların mükâfatını zâyi etmez.
Hûd Suresi | 116
Sizden önceki devirlerde ‘akıl ve fazîlet’ sahibi olanların yeryüzünde (ilâhî buyruklara karşı yapılan) bozgunculuğa engel olmaları gerekmez miydi? Ancak onlardan (bu vazifeyi yaptığı için) kurtardığımız kimseler (pek) azdır. Zalim olanlar ise, kendilerine sağlanan refah içinde şımarıp azdılar ve böylece günahkâr oldular.
Hûd Suresi | 117
Rabbin -halkı (birbirlerini günahlardan ve kötülüklerden) ıslah edip dururlarken- o memleketleri haksız yere (afet ve felaketlerle) yok edecek değildir.
Hûd Suresi | 118
Eğer Rabbin dileseydi, (bütün) insanları bir tek millet yapardı (Fakat İslâm’da/Kur’an’da birleşmelerini ve sâlih amellerde yarışmalarını tercihlerine bıraktı). Ama onlar, (menfaatleri doğrultusunda) ihtilaf etmeye devam edeceklerdir. [bk. 2/208; 10/99; 11/7; 16/93; 67/2]
Hûd Suresi | 121
İman etmeyenlere de ki: “Gücünüzün yettiğini (elinizden geleni) yapın. Biz de (tebliğ vazifemizi) yapmaktayız.”
Hûd Suresi | 122
“(İnkâr ve engellemelerinize karşı başınıza gelecek azabı) bekleyin Doğrusu biz de bunu beklemekteyiz.”
Hûd Suresi | 123
Göklerin ve yerin gaybı(nı bilmek) Allah’a aittir. Bütün işler ancak O’na döndürülür. O halde O’na kulluk et. O’na güvenip dayan. Rabbin yaptıklarınızdan asla habersiz değildir.
Rabbin yaptıklarinizdan habersiz degildir.
Rabbin yaptıklarinizdan habersiz degildir.
Rabbin yaptıklarinizdan habersiz degildir.
Rabbin yaptıklarinizdan habersiz degildir.
Rabbin yaptıklarinizdan habersiz degildir.
Rabbin yaptıklarinizdan habersiz degildir.
Hûd sûresi-2
Hûd Suresi | 42
O (gemi) onlarla dağlar gibi dalgalar içinde seyrederken, Nuh, bir kenara çekilmiş durmakta olan oğlu (Yam’)a: “Ey oğulcuğum! Bizimle beraber (gemiye) bin, kâfirlerle beraber olma!” diye seslendi.
Hûd Suresi | 43
(Oğlu) dedi ki: “(Hayır!) Beni sudan koruyacak (yüksek) bir dağa sığınacağım.” (Nuh da): “Bugün Allah’ın (azap) emrinden kendisinin esirgediğinden başka hiçbir korunacak yoktur.” dedi. Ve aralarına dalga girdi, o da boğulanlardan oldu.
Hûd Suresi | 44
(Nihayet:) “Ey yeryüzü! Suyunu yut! Ey gök! Suyunu tut!” denildi. Su çekildi, (helak olmaları için) iş bitirildi, (gemi de) Cûdî (dağının) üzerine oturdu ve zalimler topluluğu için: “Uzak olsunlar (yok olup gitsinler!)” denildi.
Hûd Suresi | 45
Nuh Rabbine şöyle seslendi: “Ey Rabbim! Benim oğlum da elbette benim ailemdendir. Elbette ki senin (ailemi kurtarma) vaadin haktır ve sen hâkimlerin hâkimisin.” [bk. 69/11-12; 54/13-14; 95/8]
Hûd Suresi | 46
(Allah) buyurdu ki: “Ey Nuh! O (oğlun, inanmayıp âsî olduğundan) senin ailenden değildir. Doğrusu o(nun yaptığı), iyi bir iş değildir. O halde, bilgin olmayan şeyi benden isteme! Doğrusu ben, sana cahillerden olmamanı öğütlerim.”
Hûd Suresi | 47
(Nuh) dedi ki: “Ey Rabbim! Bilgim olmayan şeyi senden istemekten sana sığınırım. Eğer beni bağışlamaz ve bana merhamet etmezsen ziyana uğrayanlardan olurum.”
Allah SWT says:
قَالَ رَبِّ إِنِّىٓ أَعُوذُ بِكَ أَنْ أَسْئَلَكَ مَا لَيْسَ لِى بِهِۦ عِلْمٌ ۖ وَإِلَّا تَغْفِرْ لِى وَتَرْحَمْنِىٓ أَكُنْ مِّنَ الْخٰسِرِينَ
"[Noah] said, "My Lord, I seek refuge in You from asking that of which I have no knowledge. And unless You forgive me and have mercy upon me, I will be among the losers.""
(QS. Hud: Verse 47)
* Via the Beautiful Qur'an https://goo.gl/QLwc8B
Bir şey!?
Karşımızda müslümanın iyi olmasını istemeyenler varken ve tüm güçleriyle üzerimize geliyorlarken...bizim yorulma üzülme vahlama oflama lüksümüz var mı...??
YOK
Simdi diyeceksin ki napıyorum ne yapabilirim ki iste yapmaya calişıyorum istiyorum yapamıyorum nerdeyim ki diyeceksin... nerde...
Nerede olduğun önemli mi? Kim ve ne yaptığın??
Allah yoluna koyulan taşı kaldırmadıktan sonra... yada taşı kaldırmak için neden illa bir yerlerde üst makamlarda istanbulda ankarada büyük sehirlerde olman gerektiğini düşünüyorsun??
Hani 15 temmuzda demistik ya...
O an biz olsak hadi tereddute düşsekti o tankların önüne atlamak yerine?Zalime aklı tutulmuşa dur demek yerine bizimde aklımız idrakımız donmuş olsaydı??!
Aman ya bi egzoz borusunu tıkamak bi yola atlamak demediler onlarda bişi degil... demediler. O an neye kimin nasıl ihtiyacı olacak bilebilir misin? O an geldiğinde ne yapman gerektigini?
Normalde belki simdi senin yaptikların neyse doktorsan işte ateş ölçmek serum takmak dikiş atmak belki sana az geliyor. Işte mimarsan katedral mimarisini bilmek ne işime yarayaracak yahut her ne meslekten ve her ne yapıyorsan....
Hiç geliyor ya sana..
Gün gelir bu zalimler Rabbi inkar edenler Allah yoluna taş koyanlar yüzünden milyonlarca ateş ölçmek zorunda kalırsan sadece bir günde? Herkes sana bakarsa? Herkes sana muhtaç kalırsa??
Gelecekte ne olacağını ne gelecegini kimin neye muhtaç olacagını biliyor musun biliyor muyuz??
Bilmiyoruz emin olamıyoruz diye...Birşey olamıyoruz diye yıpratmayalım artık kendimizi...
dua edelim vakti geldiginde ne yapacaksak! Her ne yapacaksak o taşı yerden kaldırmak neyse...
En ufagından büyüğüne küçükcük bi çöpü yerden almaksa onu almayı nasip etsin Rabbim bize...
Allah yoluna engel olan kücücük seyi kaldıran olmayı...
Zalimlere karşı düşmana karşı Allah kelamını hiçe sayanlara karşı batıla karşı hakikat için ne yapmamız gerekiyorsa onun kulpunun ucunun kenarının işi de olsa ona hizmet ediyorsa... onu yaptırsın Rabbim...
ve onu yapıyorken de yorgunluk bıkkınlık oflamak puflamak degil agzımızdan burnumuzdan kan gelene kadar calışacaksak o hale kadar evet sadece o çöpü yerden almaya harcadım ömrümü Rabbim ama o zalimin elindeydi senin yoluna engeldi ve ben ömrümü bitirmeye cok az zaman kalada olsa evet ben o çöpü ancak o zaman da olsa alabildim yerden Rabbim ve senin yoluna hizmet ettim dedirtsin.
Anlıyor musunuz??
O AN geldiginde aylak aylak saskın tereddütlü baktırmasın Rab...
Hz Ebubekir sadakati teslimiyeti celadeti nasip etsin..
Her neyse! Kücücükde olsa hizmet edenlerden eylesin neolur!
Edemiyorsak o uğurda koştum azcıkta olsa terim damladı sırf senin için Rabbim dedirtsin
Bişi sadece bişi yaptırtsın Rabbim, Ona hizmet ettircek birseyler!
Durdurmasın seytana kulak kabarttırıp yapmıyorum gafletine düşürtmesin neolur!
Olduğumuz yeri kaderimizi sorgulatmasın. Verilen göreve burun kıvırtmasın. Vazife alanlardan değil verilenlerden eylesin.
Ve her ne yapıyorsak yapacaksak bu uğurda devamlı yaptırtsın yapana kadar yaptırtsın olana kadar cabalatsın ama olsun.
Belki sadece biryere gitmen gerekecek birine birşey götürmen ve bu günlerde ögrendigin o saçma boş uzun dedigin yollarda senden başka gidebilen çıkmayacak ve O AN geldiginde bir tek senin gitmen Allah yoluna hizmet etmen demek olacak!
Bilebilir misin buna olmaz asla diyebiliyormusun tüm bu olanları düşündüğünde söyler misiniz??
Diyemiyoruz malesef o kadar şeyler oldu olmakta ve olacak ki... evet durmayacak batıl durmayacak... bitmeyecek bunlar...
Neyse O şey O an onu yapamamaktan çok korkuyorum O anı kaçırmaktan tereddüt etmekten çok korkuyorum ben... Allah için atarken tereddüt etmekten... atamamaktan korkuyorum.
Etmeleyelim nolur O an onu yapmamız gerekecekse ve bunlar ona adımsa bu küçük saçma boş adımları küçümsemeyelim...
Rab için yapalım Hak için yapalım birşeyler yapalım neolur yapalım. Yapmış olalım yapacak olalım.
Ya Rab... duy aczimi niyetimi hiçliklerimi yokluklarımı ve herşeyi mümkün kılan sen nasip eyle neolur... Sen için koşan yürüyen yiyen adımlayan nefes alan bir kuluda ben eyle biz eyle bizleri çok eyle batılı Hak edene kadar bizlere dirayet sabr ver güç ver her ne ihtiyacımız olacaksa ondan ver o uğurda bize yoldaş ver nimet ver selamet ver...
8 Ocak 2017 Pazar
Hûd suresi 1
Hûd Suresi | 3
“Rabbinizden mağfiret dileyin, sonra O’na tevbe edin ki sizi belirlenmiş bir vakte kadar güzel bir geçimle faydalandırsın ve her erdemli/iyi hareket sahibine de (lâyık olduğu) ihsanını/mükâfatını versin. Eğer (imandan) yüz çevirirseniz, elbette ben, sizin için büyük günün azabından korkarım.”
Hûd Suresi | 4
Dönüşünüz ancak Allah’adır. O her şeye kâdirdir.
Hergün mutlaka tövbe etmeyi unutmayalim insallah ben yataga yattigimda uyuyana kadar cekmeye calisiyorum birde boyle bir sey dusunmek istemedigimde estagfirullah cekmeye calisiyorum. 😊 Rabbim kabul eyleisn ins.
Bazen seytan vesvese verilr neyin pimsnligina kahroldunda zikrediyorsun öyle tövbe olmaz diyor ama bos durmasindan iyidir dilimin 😒😔 Rab kabul etsin ins. Sizlerde aliskanliklariniza estagfirullah ekleyiniz...
Bana vasiyetti bende bana iletilmis bu vasiyeti size teblig etmis olayim ins.
Hûd Suresi | 5
Haberiniz olsun ki (münâfıklar, müşrikler kinlerinden,) O (Allah’ın Resûlü’)nden gizlenmek için göğüslerini çevirir/görmezden gelirler. Yine haberiniz olsun ki (gizlenmek için) örtülerine büründükleri zaman da (Allah onların) neyi gizlediklerini ve neyi açığa çıkardıklarını bilir. Çünkü O sînelerin özünü bilendir.
"O sinelerin özünü bilendir "😊 bu söz beni öyle rahatlatıyor ki...
Hani çok kere anlaşılmaz biri oldugumuzu kimsenin bizleri anlamadigini düsünürüz ya... diyorum ki insanlar duymasın anlamasın... Rabbim dir O sinelerin özünü duyandır belki ben dahi bilmiyorum kimim... hangisi gerçek benim icimde dısıda o kadar cok konusma yapıyprum o kadar farklı insanlarla birlikte oluyorum o kadar farklı ortamlarda farklı oluyorum ki... bi bakmısım capcanlı heyecanlı istahlı özenli bir bakmışım umutsuz yorgun küskün... diyorum hangisi benim Ya Rab... bırakın insanların beni anlamasını ben beni anlamıyorum çogu kez... Sonra bu ayet aklıma düsüyor. Allah sinelerin özünü bilendir.
Ya Rab diyorum sen biliyorsun ben bilmem beni benden iyi tanıyorsun gafletlerimi hatalarımı düzelt ve beni sana layık kul eyle hangisi düzgünse o degilsem o eyle... aminn. 😐
Hûd Suresi | 6
Yeryüzünde kımıldayan hiçbir canlı yoktur ki rızkı Allah’a ait olmasın. (Allah) onların eğleştiği yeri de, emanet edileceği (geçici olarak kalacağı veya toprağa verileceği) yeri de bilir. Hepsi apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfûz’da)dır. [krş. 2/28; 6/59, 98; 29/17]
Sürekli göçebe yaşayan yine benin içine dokunan bir ayettir bu da. Neresi benim yerim diyen biriyim sürekli. Lamekânda yaşadığını sürekli ama sürekli hisseden. Yere göge sıgamayan dünyaya sıgamayan bir türlü😢 O yine diyorki... biz biliyoruz nerde emanetsin nerde kalıcısın.
Ya Rab bize verdigin eglenme emanet yerlerinde taşkınlık yaptırma bize bizi bize bırakma ki kalıcı olacağımız yerlere sabr metanet sebat ile gidenlerden olmayı nasip eyle... amin
Hûd Suresi | 9
Andolsun ki biz, insana tarafımızdan bir rahmet (sağlık ve servet gibi bir nimet) tattırır da sonra onu ondan çekip alırsak, muhakkak o, (hemen önceki nimetleri unutan) çok ümitsiz ve çok nankör bir kimse olur.
Hûd Suresi | 10
Yine andolsun ki kendisine dokunan zarar (ve sıkıntı)dan sonra, ona nimeti (ve rahatı) tattırırsak mutlaka (insan): “Başımdan kötülükler gitti.” der (şükrü unutur). Doğrusu o, böbürlenir ve şımarır durur.
Hûd Suresi | 11
Ancak (sıkıntılara) sabredip sâlih (sevaplı) amellerde bulunanlar böyle değildir. İşte, gerçek mağfiret ve büyük mükâfat onlar içindir.
Bazen neden bitmiyor... deriz ya iste cevabı sana nimet versek sen unutursun şımarırsın diyor😳😢
Baska bir yerde yaziyordu kullarimdan öyleleri var ki ona fakirlik versem imanı elinden gider kimine de zenginlik versem onun imanı elinden gider biz herkesin nabzina göre imtihan ederiz.
Oysa insan hep başkalarıyla karıştırır kendini... onun var bende neden yok der.
Sadece ve sadece sıkıntılara sabredenler mükafat alacaktır diyor. Ama şu sıkıntı bu dert demiyor herkesin sıkıntısı farklı aynı olan sey sabretmek gerekliligi.... verilen Vakte kadar sabr edenlerden olmak gerekliligi...
Rab sabr edenlerden eylesin. AMIIN
Sevmek

Içinin incecik bir camla kaplı olmasıdır
korkutur en ufak bir davranışta kırılacak ve parçaları içine batacak diye
ki zaten kırılır ve batar da
acıtır ama ses edemezsin
dayanılmaz olur susturmaz konuşturmazda ama uğundurur insanı
geçsin diye dua edersin
imtihanımın süresi bitsin diye
sonra bazen unutur gibi olur insan ama
sadece acısının dayanabilir hale gelmiş olduğunu farketmesi zaman alır
ansızın saçma sapan bir dürtüyle yeniden sancısı tutar
daha daha çok korkutur bu farkındalık
yüksek bir binadan atlamışsın gibi
içinde uçurumlar olur insanın
anlar ki artık hiç birşey eskisi gibi olmaz olmayacak
daha çokları hisseder ne yaşarsa
daha çok acıkır
daha çok üşür
daha çok bekler
daha çok küser
daha çok kızar
daha çok susar
daha çok konuşur
hep daha çok....
sanırım birtek daha az yazar.
yazmaktan korkar olur
çünkü her kelimesi ona koşmak ister
bu demektir ki daha çok.....
1 Ocak 2017 Pazar
Az çok meselesi...
Çok mühim olan ve yazmak istediğim bir konu zaten yazılmış olduğundan alıntılamak istedim.
(KISSADAN HİSSE / M. Fatih Ulusal
57. Sayı sından alıntıdır.)
Ilgili adres: http://www.yenidurus.com/icerik/yazilar/kissadanhisse/sayi57.HTM
Azların Çoklara Galip Gelmesindeki Hikmet
Kıymetli yeni Duruş Dergisi okurları! Yazımızın başlığından da anlaşılacağı gibi bu ayki yazımızda, azların çoklara galip gelmesindeki hikmetler, sebepler nelerdir? Beraberce inceleyeceğiz inşallah!
Adem (a.s.)’den günümüze kadar geçen zaman sürecinde, insanlık tarihinde hakla batılın mücadelesi devam edegelmiş, kıyamet sabahına kadar da devam edeceğine şüphe yoktur. Bunun sebebi ise dünya hayatının insanoğlu için bir imtihan oluşu doğru ile yanlışın birbirinden ayrılması, iyi ile kötünün aşikâr bir şekilde belli olması hikmetine binaendir.
Allah-u Teala’nın insanoğlunu yaratmasındaki sebep ise kendini insanoğluna bildirmesi İslam dininin ise yeryüzünde yaşanma ve yaşatılmasıdır. İşte bu hikmetlere binaen insanoğlu, Adem (a.s.)’den günümüze kadar birbirleri arasında çok savaşlar yapmış, çok kanlar dökülmüştür. Belli bir zaman sürecinde batılın hakka galip geldiği gözlemlense de Ama neticede hakkın batıla mutlaka galip geldiği müşahede ve tespit edilen değişmez bir gerçektir. Ayrıca bu mücadelelerde hakkın sayıca az olduğu, dünyevi mühimmatların ve gereçlerin sayısının ve miktarının az olması da neticeyi değiştirememiştir. Bunun hikmeti ise zahirde görünmeyen Allah-u Teala’nın mü’minlere olan yardımıdır.
Bu yardım yeri gelmiş, fil vakasında kuş olmuş. Kuş deyip geçmeyin! Allah-u Teala Ebrehe’nin o müthiş ordusunu bu Ebabil kuşları ile yerle bir etmiştir. Bu yardım, yeri gelmiş Allah-u Teala’nın görünmez melek ordularıyla olmuş. Bedir savaşında olduğu gibi. Bu yardım yeri gelmiş Allah-u Teala’nın göndermiş olduğu bir rüzgar ile olmuş. Hendek savaşında olduğu gibi. Ki bu savaşta çok büyük açlıklar, kıtlıklar, sıkıntılar çekilmiş ama neticede Allah-u Teala yardımını mutlaka göndermiştir. Elhamdulillah!
İşte sizlere de, az olan bir Müslüman ordusunun sayıca çok ama çok olan bir kafir ordusuna galip gelmesine misal olarak, Talut’la Calut’un kıssasını örnek olarak vermek istiyorum.
Musa (a.s)’nın vefatından sonra İsrail oğulları içersinde bir çok olaylar çıkmış, Allah-u Teala’ya vermiş oldukları sözü de unutarak putlara tapmaya başladılar. Allah-u Teala’da imtihan olarak kendilerine Amelika denen bir kavmin lideri olan Calut’u musallat etti. Calut ve ordusu, İsrailoğullarına saldırıp onları mağlup ederek birçok mallarını, topraklarını ellerinden aldılar. Zürriyetlerini esir ettiler. Yahudileri Cizye’ye bağlayıp Tevratlarını ellerinden aldılar. Hasılı, İsrailloğulları onların ellerinden çok çektiler. O zaman İsrailoğullarının yönetimi krallık ve hükümdarlık ile yapılıyor. Hükümdar toplulukları harekete geçiriyor, Peygamber ise Rabbinden haber getirerek hükümdara yol gösteriyor ve irşad ediyordu. İşte Allah-u Teala Yahudilere yardım etmek ve Calut’la baş edebilmeleri için Hükümdar olarak Talut’u gönderdi. Ama Yahudiler Allah-u Teala’nın bu yardımına karşılık her zaman olduğu gibi, itiraz ettiler. Dediler ki, Biz mülk ve mal varlığı olarak ondan daha geniş iken, hükümdar olmaya biz daha layık iken, O bizim üzerimize nasıl hükümdar olabilir? dediler. Allah-u Teala’da onlara cevaben: “Allah mülkünü dilediğine verir, mülk ve saltanata kimin daha layık olduğunu belirleyecek üstün ilme sahipte odur.” buyurdu.
Netice de Talut, Calut ile savaşmak için memleketi olan Kudüs’ten ordularıyla ayrıldıktan sonra susuz bir ovaya, çöle geldiler. Allah-u Teala, Calut’a karşı savaşmakta sadık olanla olmayanı birbirinden ayırmak için onları bir imtihana tabi tuttu. Talat ordusuna hitaben: “Şüphesiz Allah sizi bir nehirle imtihan edecek. Kim ondan kana kana içer benden değildir. Ancak eliyle bir avuç doldurup içenler müstesna! Ama her kim onu tatmazsa, şüphesiz o bendendir.” dedi. Derken önlerinde nehri görür görmez içlerinden pek azı müstesna ekserisi o nehirden doya doya içtiler. Talut ve beraberinde ki iman etmiş kimseler bir avuç suyla yetindikleri halde Allah-u Teala’nın vermiş olduğu kuvvetle nehirden karşıya geçtiler. Komutanlarının emrini dinlemeyip doya doya sudan içen kimseler ise Allah-u Teala’nın ilahi bir cezası olarak susuzlukları daha da artıp nehirden karşıya geçemediler. Bugün Calut’a karşı savaşarak gücümüz, tâkâtımız yoktur dediler. Laf dinlemediler, söz dinlemediler imtihanı kaybettiler. Söz dinleyip de nehirden karşıya geçen müminler yani Talut’un ordusu 313 kişi, Calut’un ordusu 100 bin kişi idi. Müslümanlar, “Ey Rabbimiz düşmanlarımızın kalbine korku salıp bizim kalplerimizi güçlendirerek ayaklarımızı sabit kıl ve bu kafir topluluğa karşı bize de yardım et.” diye Allah-u Teala’ya ilticada bulundular.
İşte isin püf noktası burası kul hiçbir zaman sayısına, mühimmatına, gücüne güvenmeyecek. Kul, çalışmasını yapacak ama işi Allah bitirecek. Bu hep böyle olmuştur. Böyle olmaya da devam edecektir. Netice de O az olan Talut’un ordusu, sayıca kendilerinden kat kat fazla olan Calut’un ordusunu, Allah’ın yardımı ile hezimete uğrattılar. Kafir ordusuna karşı galip geldiler.
Hulasa, meseleyi özetleyecek olursak, Müslümanları kafirlere karşı galip getirecek Allah’tır. Sayıları güçleri ne olursa olsun. O zaman, kul işi hiçbir zaman kendinden bilmeyip Mevlaya tazarru içerisinde olmalı, gerisini Allah’a bırakmalı. Mevlam bu kabiliyeti bütün Müslüman kardeşlerimize ikram eylesin. İşin hakikatinden Agâh uyanık olan Müslümanlar olmayı hepimize ikram eylesin inşallah. (Amin)
***
Ilgili ayetler :
Bakara Suresi | 249
Tâlût (cihad için Kudüs’ten) askerler(iy)le ayrılınca dedi ki: “Şüphesiz Allah, sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim ondan (kana kana) içerse benden değildir. Eliyle sadece bir avuç alanlar dışında kim ondan tatmazsa bendendir.” Pek azı dışında onlar (nehre varınca) ondan (bol bol) içtiler. Nihayet (Tâlût’un) kendisi ve beraberindeki inananlar (ırmağı) geçince, (içenler geçemeyip:) “Bugün bizim (zalim) Câlût ve askerlerine karşı gücümüz yok.” dediler. Allah’a kavuşacaklarını kesin bilen (Tâlût’a itaat edip nehri geçen)ler ise: “Nice az bir topluluk, Allah’ın izniyle, çok olan bir topluluğa galip gelmiştir. Allah sabır (ve sebat) edenlerle beraberdir.” dediler. [bk. 3/13]
Bakara Suresi | 250
Savaş için, Câlût ve askerlerine karşı meydana çıktıklarında şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır (ve sebat) yağdır ve ayaklarımızı sabit (bizi metanetli) kıl ve kâfirler toplumuna karşı bize yardım et/zafer ihsan eyle.”
Bakara Suresi | 251
Derken, Allah’ın izniyle o (kâfir)leri bozguna uğrattılar. Davud (düşman hükümdarı olan) Câlût’u öldürdü. Allah da ona (Davud’a) hükümdarlık ve hikmet (peygamberlik ve Zebur’u) verdi ve ona (zırh yapmak, kuşlarla konuşmak ve güzel sesle okumak gibi) dilediği şeylerden öğretti. Eğer Allah’ın insanları birbiriyle önleyip savması (ortadan kaldırması) olmasaydı, yeryüzü muhakkak fesada uğrardı; fakat Allah, âlemler üzerine büyük lütuf sahibidir.
***
Bu sebeptendir ki müslümana umutsuzluk ümitsizlik yoktur.
Selam ve dua ile...