1 Kasım 2013 Cuma

Devril/me Ey Duvar!

'' 'Yaptıklarını yanlarına koyma, diye fısıldadı rüzgâr.

Peki ama nasıl? diye öğrenmek istedi duvar.

Devril! diye mırıldandı rüzgar, derin bir haz duygusuyla.'

(Wolfgang Borchert'in Duvar başlıklı öyküsünden, Ama Fareler Uyurlar Gece)

Müthiş bir diyalog...

Konuşmanın üst tarafı da altı da burada beni ilgilendirmiyor. ''

Demiş Rasim Özdenören yenişafaktaki köşe yazılarının birinde, ve yazının sonunu şöyle devam buyurmuş. 

'' Duvar, öç almayı kuruyor, fakat bunun üstesinden nasıl gelebileceğini bilemiyor. O sırada içinden, bilincinden, belki bilinçaltından gizli bir ses
onu uyarıyor: devril! Ne müthiş bir buluş! O sırada onun için hayatta kalıp kalmamak da o denli önem taşımaz olur. Devrilir. Başka da yapacağı bir şey yoktur zaten elinde...

Öçmüş möçmüş, hiçbir şey, hiç kimse kimsenin umurunda değildir zaten o sıra... ''

http://yenisafak.com.tr/yazarlar/RasimOzdenoren/devril-ey-duvar/40044

Bende yazıyla beraber zihnimde oluşan sualleri sıralayacağım bu vesileyle müsadenizle.

O sırada hayatta kalıp kalmamakta o denli önem taşımaz olur denmiş... 'var olma'yınca öç alabilmiş mi oluyor insanoğlu bilmedim...

Devrilmek yada devrilmeden öylece dikilmek alabildiğince...

Hiçbir şey yapamıyorsan dahi dikilmez siper olmak bazı şeylere savaş değil midir? Kendince mücadele değil midir? Duvarsın sen öyle heybetlice durabilmekten başka ne yapabilirsin etki oldukça tepki verebilirsin ancak sen olmazsan etki olduğunda tepki diye bir şey var olur mu?? olmaz ya tabi... 

Öyleyse devrilmeden dikilmek daha doğru değil midir?

Hiç yorum yok: