14 Kasım 2013 Perşembe

Benseverlik;

‘’Sînesinden gelmesi gereken sesi işitmediğinde, o sesi taşradan, başkalarından duymayı ister insan. Ne var ki gürültüsü ne denli ziyade olursa olsun, gerçekte hiçbir aks-i sadâ, kişinin derûnundan duymak ihtiyacı hissettiği o özgüvenin mini fısıltılarının yerini  alamaz; ve tabiatıyla, susuzluk biteviye sürer gider.

Benseverlik işte tam da bu noktada zuhur eder.

Kişi yanlış yere ‘taşrayla’ birlik olur ve tezahüratlar arasında kendi kendini yüceltmek suretiyle, derununu harekete geçirmeye,yani onu zor kullanarak konuşturmaya çalışır. Oysa ‘kendini sevmek’, ‘kendini  önemsemek’ nu değildir aslâ.

Benseverlik, pamuk gibi yumuşacık ellerle okşanması gereken gönlün haksız yere ve insafsızca yumruklanmasıdır.

Hoş, göğüslerini yumruklayanlar güçlü nârâlar atarlar, bunda hiç şüphe yok. Lâkin bu nârâlar, aynı zamanda sinede saklı muhabbet duygusunun incinmesine incelmesine de yol açar. Öyle ki yanlış anlaşılmış benseverliğin şiddeti, dışardan çok içeriye zarar verir. Nârâlar, taşradan çok, sinede yankılanır.’’

Dücane Cündioğlu_Bir Mabed Savaşçısı

Hiç yorum yok: