Ali Şeriati Öze Dönüşden alıntıda diyor ki:
“Kültürel sömürü düzeninde Doğu ve Batı ilişkisini gösteren bir Sordel diyalektiği vardır. O da şudur: ‘Batılı, Doğulunun kültür, tarih ve şahsiyetini yadsımamalıdır. Çünkü bu durumda Doğulu savunmaya geçer. Batılı öyle birşey yapmalıdır ki Doğulu kendisinin olumsuz olduğuna, kendisinin ikinci sınıf ırk, Batılınınsa birinci sınıf ırk olduğuna inansın. Batılının aklı vardır; düşünür ve üretir. Doğuluysa sadece şiir söylemeli, tasavvufla ilgilenmelidir.’ Oryantalistlerimizin çoğu işte bu nedenle, sufilerimize ait eserlerin yazma nüshalarına bu kadar önem vermekte ve her birini on defa tashih etmektedirler. Oysa bilimsel içerikli yazma nüshalarımızın yüzde yetmiş dokuzu kütüphane raflarında çürümekte, farelere yem olmaktadır. Kimsenin bunlardan haberi yok! Doğuluya sadece zihinsel, soyut ve melankolik duyguların işe yarayacağını, gökten yere ve hayata geldiğinde Batı’nın sistemlerine tabi ve Batı’nın ürettiklerini tüketmeye muhtaç olması gerektiğini anlatmak için dünyayı iki bölüme ayırmışlardır: Murdar ve çirkin olan maddî dünya Batı’ya; maneviyat, ebediyet ve metafizik dünya ise tümüyle Doğu’ya aittir. Doğu ile Batı dünyasını işte böyle taksim etmişlerdir.”
.
.
Ben dindarım demek yerine tasavvufla ilgileniyorum demek daha güzel marjinal geliyor kulaga. Dinle ugraşıyorum dindarım mı tasavvufla ugraşıyorum mu? Bu ufacık deger biçme algısı bile bize nerden yerlestirildi düsünmek lazım...
Ben de seneler önce tasavvufi seyler okuyarak basladim. Garip bi gizem melankoli yahut mistisizm etrafimi sardi. Sardi ama neden nasil??? Asl olan ayette denilmedi ayetlerle tefsirlerle alakli bir sey parmakla gösterilmedi bana... altyapi olmayinca tasavvufun o gizemi yogun mistik duygusu dindarlik saniyor insan. Egitimcilere sistem kuruculara çok iş düsüyor.
Ha zaman icinde ilimle mesgul ola ola okuya okuya anliyorsun yani insallah anlamisizdir ayetin çok daha yogun oldugunu ayet olmadan olmayacagini tasavvufun yuzeysel kaldigini... ama iste şu da bir gercek ki... ayeti okuduk anladik bildik diyelim yaşamak kısmı çok agır geliyor hele bide yaninda tasavvuf dan böyle seni sarhoş edecek birseyler varsa. Ayette gercek sabr tevekkül vuruyorken yüzüne seni özneliyorken haydi kalk artik ayaga ve yap diyorken! hadi zaman yok ziyandasin! Diyorken... tasavvufta hikayelestiriyor baskasi yasiyormus sen dinliyormussun gibi oluyor vay be ne guzel diyorsun oturdugun yerde dinledikce dinleyesin geliyor ama şu kaçıyor ki sen yoksun öznede ilk etapdaki buda insanin isine geliyor.
Rabbim idrak edebilmeyi ve sevdigimiz seylerin ayrimini yapabilmeyi nasip etsin. Ilmi yasamak için ögrenmeyi yasadikca yasatmayı nasip etsin.
Ahir zamanda egri dogrunun karisip kelimelerin anlamlarinin birbirine karistigi şu zamanlar... bizleri gafletle degil hakikatle mesgul etsin insallah.
Elhân-ı tuyûrun yerine samt-ı ümîdi.... (Kuşların nağmeleri yerine ümidin suskunluğunu....)
28 Aralık 2017 Perşembe
Tasavvuf ve islam
3 Kasım 2017 Cuma
"Herkes kendisi artı tüm insanlıktır."
"Her insan tek başına insanlık tarihini temsil eder. Hangi vasıfları taşırsa taşısın insanların her birinde insanlık tarihi mündemiçtir."
.
.
Bu ne demek oluyor?
Her insan tek başına insanlık tarihini temsil ediyor, çünkü o insanın neden bizzat ve bilhassa o insqn olduğunu diğer "tüm" insanlığın ne olduğuyla açıklamaktan başka çaremiz yok. Herkes, her insan diğerlerine nispeten kendisidir."
.
.
Herkes biriciktir. Herkes kendisi artı tüm insanlıktır. Insanlığa ilave olmak suretiylr kendiliğimize kavuşuyoruz.
Ancak dikkat edin....
Hiçkimse gerçek eşittir tüm insanlık artı ben diyemez!!!! Bizim biricikliğimiz insanlığa bir katkı DEGILDIR. Vazgeçilmezlik bahsinde hepimiz bütün insanlar, bir tarağın dişleri gibi, müsaviyiz. "
22 Ekim 2017 Pazar
"Celâl içre Cemal"
Hayatın sıkıntıları ile güzellikleri, kahır kasırgaları ile lütuf latifeleri iç içedir. Dikkatle bakan göz gülün yanında dikeni, dikenin yanıbaşında gülü görür.
"Cemâli zâhir olsa tîz celâli yakalar ânı
Nerde bir gül açılsa yanında hâr olur peyda"
Gönül gözü açık olanlar hayatın bütününe bu gözle bqktıkları için onların "defter"inde umutsuzluk, karamsarlık gibi hastalıklar yoktur. Gülle buluşurken dikeni görür,şımarmaz. Dikenle tanışırken gülü müşahede eder kararmaz.
Hayatın bütününe bakan bir göz sahip insanların tecellileri seyredebile bur fırâsetr mâlik... Hüzünleri de ölçülü, sevinçleri de... Çünkü hüzün de geçici sürûr da...
" Hüznüyle olma mahzub şâdına itme gurur
Bu dünya zıll-i hayaldir ne gam bâkî ne sürûr "
***
" Cânân bulunur kûşe-i imkân ele geçmez
Imkân bulunur dâmen-i cânân ele geçmez "
20 Ekim 2017 Cuma
Nefs psikolojisi
14.10.17 -Mustafa Merter -Nefs psikolojisi- Maneviyat psikolojisi kongresi
* beled sûresindeki akabe yokuşu, sarp yokuş kavramı: bu kavramla karsilasip tanisali 2 sene filan oluyor hatta birkac tefsir kitabindan o ayeti okudugum ve uzerine epey dusundugum nadir ayetlerdendir. Ve hatta tevafuk mudur bilmiyorum demin bahsettigim hâl üzerine oldugum zamana denk gelir bu zaman. Yani o zamandan cok kisa bir sure önce okumustum arastirmistim. Hatta konferans ta direk giriste duyunca tüylerim diken diken oldu nerden cikti simdi dedim sonrada acaba tüm bu yasadiklarim onu ögrenmem icinmiydi diye uctum gittim. 😅 ama döndüm konferansa mantigim duygularimi bastirdi suan konferanstasin dedi ve an a düstüm yeniden. 😊
*"fırlatılmış insan" kavramını Mustafa merter biz firlatilan insan degiliz yükselen insanız şeklinde bir yorum yaptı. Alakasız belki ama ibrahim sadrinin bir siiri vardir cok severim ondan dolayida hep ben de firlatilmis bi insan oldugumu dusunurdum. " fırlattın beni dünyaya bizi bu kasırgada bırakma" idi sanirim " ellerimizin buyuk boslugu" adli siirinde olmasi lazim.
*cemal ve celal sifatlari icin ibn arabiden bahsetti "Allahin bu sifatlarini yasamazsak insan nefsini tutan birisi gibidir" der dedi. Bu isimleri yasayip rahatlamaliyiz.
* tekasür hali: açgözlülük kabire kadar - bundan bahsedildi.
*burn out klinikleri var isvicrede bu kliniklerden bahsetti insanlarin para vererek ellerinden teknoloji alinip bir hafta sanatla zanaatla irtibatta kalmalarini istediklerini soyledi. ( burn out societies diye yorgunluk toplumu adinda bir kitap okumustum byung chul han diye koreli bi yazardan... suanki toplumun evlatlarinin yani gelecek neslin yorgunluk toplumu olacagini ve hicbirsey ama hicbirsey yapmak istemeyecegini dile getiriyordu! Hemen o kitap aklıma geldi bu kliniklerden bahsedince Mustafa Merter.
* moderniteyi elestirip postmoderniteye düsmekten bahsetti.
* dindarlık din temelli yani kutsal kitap odaklı olması lazim dediler : Kuran disinda bir cok seyle dindar olmaya calisanlar var ne yazikki...
*dindarlıkla maneviyat siyam ikizleri gibidir denildi cemal ve celal sifatlari da.
*musluman türlerinde aidiyetsiz inanmak ve inanmadan ait olmak kavramlarindan bahsedildi : acikcasi yurtdisinda bircok kez bana sorular geliyor sen muslumansan bu ne kim nasil musluman diye karsilastirildigim (malesef) insanlar oluyor ister istemez tesetturlu iseniz olamayan bir arkadasinizla sizi sorguluyorlar yada sudi arabistan gibi zannedip ikinizde ayni ulkeden geldiyseniz sen ve o neden farkli gibi bize sacma ama onlara gore normal sorular silsilesi. Tanimlamakta maneviyat ve dindarliktan bahsederek aciklayabiliyordum bu tur sorulari. Ve islamin her insanin yolunun farkliligini izah ediyordum yani gorulen seylerle maneviyati siniflandiramiyoruz diyordum. Bu yolda olma hali hep birseyler icin egitilme ve cast sisteminin olmamasi cok sasirtiyor ozellikle hristiyanlari. Papazdan gunah cikaran bi din icin islam cok farkli geliyor ve tabi bunu kimse oyle anlatmiyor aslinda. Yasasak ve anlatsak emin olun " bütün dünyadaki insanlarin musluman olmasi an meselesidir. Ancak musluman musluman olursa" diyen muhammed ikbal in sozunun dogrulugu gorulebilir. Bu alintidan da bahsedildi bu arada. Ve eklendi:
" anladim insanin 99 tane yalnızlıgı var" didem mamak ti sanirim
"Yetmezmi celalinle gorunduklern artik Ya Rab bizi bundan usandir" m.akif
18 Ekim 2017 Çarşamba
Kevn - varlık
"Kevn hicâbtır.
Kevne nazar eden kimse de mahcûbdur.
Mahcûb olduğu için de keşke kevn olmasaydı trmennîsinde bulunmaktadır.
Kevn vatanından garîbdir; kevnin vatanı da ademdir, yokluktur. Hülasa, adem kevnin vatan-ı aslîsidir. "
Ibn Arabi
5 Eylül 2017 Salı
Kaybolmuşluk
" Heryer ulaşılabilir olduysa artık sen kaybolmussundur" der bir yazar da. Kaybolanlar hayalle gercegi karıstirmaya baslarlar bir süre sonra lamekânda hiç bir noktaya bir yere ulaşamaz hale gelir hep yolda olmaklık halini alır bu durum.
2 Eylül 2017 Cumartesi
Yaşamadan okumak
"Kabrime çiçek getirenlere gülerim;
Gafil kişilermiş şu insanlar vesselam;
Bilmezler ki bu kabirle yoktur alakam;
Ben o çiçeklerdeyim, ben o çiçeklerim."
Bazen konuşmak için okunuyor sanıyor insanlar oysa hepsi yaşamak içindi. YAŞAMAK! şu en çok kaçtığımız şey!
Hissetmezsen kıvranmazsan... o bilginin seni inil inil yakmasına izin vermezsen eğer... kabre çiçek getirenler gibi olursun. Ne koklayabilirsin hakikat çiçeğini ne de rengini görebilirsin. Elinde duran, bir yere tasidigin ve vazifeni yapmış göründügün bir şey olur çiçek, aman kitap!
Posted via Blogaway
31 Ağustos 2017 Perşembe
'Kendine Doğmak'
'Içeri almayacak olan sizsiniz'
30 Ağustos 2017 Çarşamba
Sor! Konus! Dinle! YArgilama!
suriyeli aktivist amal kassir in ted talks daki slogani. Video muslumanlarin terorist olarak sifatlandirilmana tepki olarak yapilmis olsada oyle guzel anlatilmis ki insanlarin toplumdaki yerleri ve sifatlari ve bizlerin onlari gordugumuz sekilleri
suan dunyada boyle onyargilar var ama Turkiyede de sikintisi cekilen bir konu ve bu slogani o sebeple birbirimizi degerlendirirken de dusunmemiz icin buraya tasiyorum.
insanlara lakab isim sifat sormak yerine gorunuslerine gore tahminler yuruterek hikayesini dinlemeden otekilestirdigimiz insanlara bunlari yapma! Basta kendini zindana atiyorsun sonra onlari ve toplumcak kendimiz uretiyoruz kendi zindanlarimiz ve boguluyoruz! nefes alamiyoruz farklilasamiyoruz ozellesemiyoruz biricik olamiyoruz! oysa ne kadarda biricigiz her birimiz?!
sor
tani
konus
dinle
yargilama
ahmet hakan ın fatıh sultan mehmet ıcın 'cokta tıpık bır müslümana benzemiyor' dedigi gibi... Tipik bir musluman kimdir Allah askina? kimdir tipik bir falanca? filanca? giydiklerimiz? sac sakallarimiz? hangi ulkeden nerden geldigimiz? hangi sehirli oldugumuz? hangi okula gittigmiz hangi meslek sahibi oldugumuz? hangisi bizi tipiklestiriyor? Biz mi tipiklesiyoruz yoksa tipiklestiriliyor muyuz??
insanları tipiklestirmek....
kimsin
o kimden cok neden nasil gorundugumuz neye benzedigimizle var oluyoruz ve o sekilde tum hayatimizi devam ettirmek zorunda birakiliyoruz ve bu sebepten! mutsuz oluyoruz
tamam toplumda hepimizin maskeleri var her ortamda baska birer maskeler kullaniyoruz
ve tamda u sebepten ir yazar diyor ki eger bir insani tanimak istiyorsan onun butun ortamlarindaki maskelerini gormen lazim.
evet oyle... maskelerimiz var bunu inkar edemeyiz ama bu maskelerin altina mi sikisip kaldik? Kendimize zindan mi ettik? Bunu sorguluyor musunuz?
aslinda o maskeler altinda herbirimiz dnalarimiz kadar biricigiz ve ozeliz ama sorun su ki neden neden biricikligimizi neden aynilastiriyoruz kendimizi ve baskalarini tipiklestiriyoruz? Tipik bir muhendis kafasi tipik bir akademisyen? tipik dogulu? tipik bir izmirli? tipik bir bogazicili? tipik bir....
sormadik diye mi
sormadilar diye mi
peki onlar yaptiysa biz devam ettirmek zorundamiyiz?
neden kim icin nasil kimden kiymetli
biz biz olamiyorsak...
kendi ic dunyamizdan daha deger verdigimiz bir dis dunyaya hapsoluyorsak nasil ozgurlesebilir insan?
ic dunyasina yurumeye cesaret edemeyen insan sizce disarda yuruyor mudur yoksa demir parmaklik arasinda midir
nasil mi?
dusunsene seni sen olmaktan vazgeciren seyler neler
dusunsene seni durduran nedir
burda haydi seni yargilayanlara dalalim yuhalayalim lanet edelim demek istemiyorum onlar yapiyorsa sen yapma diyorum gozlemle kendini bundan sonra... ne cok bu kisi kesin boyledir diyerek uzak durdun? sormadin adi nedir neden onu secmis neden onu yapmis ve neden nasil bunu hissetmis? hikayesini dinlemeden kac kisiyi silip attin...
her insan biriciktir ve her insanin sana ve etrafina bir seyler verebilme kapasitesi vardir insanlari okumayi denemeyeli kac zaman gecti?
insani okumak? denedin mi sen hic?
insani okumak? tahmin etmek degil bakin okumak sormak dinlemek gozlemlemek izlemek ve bir kitapta gordugunuz ve off bunu unutmamamm dediginiz cumleleri cizdiginiz isaretlediginiz ve bir yere not ettiginiz gibi etrafinizdaki insanlardan topladiklairnizin kacini dusunup degerlendirirp not edip sizce versiyonlarini dusunmuyorsunuz? etrafinizdaki insanlar sizce tesadufen mi etrafinizda? peki neden dunyada milyonlarca insan varken o an orda ayni ortamda berabersiniz? anlamsiz mi sizce? sizin ona onun sana verebilecegi hicbirsey ama hicbirsey yok mu??
o sebeple
sen tahmin etme
haydi sor ismini insanlara
kim olduklarini neyi neden nasil yaptiklairini sor
korma! sormaktan kormma! dinlemekten korkma!
otekilestirmekten kork bir sey duyamadan onu yollamaktan kork bir sey veremeden onu gondermekten kork.
isimler verme sifatlar koyma onune sadece sor ve dinle paylas ver
olmaz mi?
cok cok cok mu zor?
neden?
ama ona falanca mi diyorlar?
peki ya ondan duyacagin bir kelime hahaytindaki perdelerden birini kaldiracaksa? bakis acini degistirecekse?
ya yanlissa o sifatlar onyargilar ve sen bir dostu bir esi bir kardesi bir agabeyi bir kizkardesi bir komsuyu bir ahbabi bir yolculuk arkadasini bir eyvallah vereneni bir ansizin yuzunu gulumseteni kaybediyorsan?? sence bu ufak gozuken seyler ya hep hep hep kazanmaya calistiklarini ansizin bir anda sana verecekse aslinda?
onca caba yersizse hadi? sadece dogru zamanda dogru yerde insanlari kucakladikca acikcaksa kapilar?
neden setler cekiyoruz?
neden zorlastiriyoruz?
neden kafamizdakiyle bakiyoruzda onun kafasindakileri de bizimkini eklemiyoruz?
neden?
27 Ağustos 2017 Pazar
Güçler dengesini bırak artık Türkiye!
Yusuf kaplanin "Laiklik dogmasi ve sopasi" adli yazisi ve Turkiyedeki güçler dengesi hakkinda:
Sunu söylemeliyim ki laiklik mevzusunda şahsi görüşüm laikligi desteklemesede, bu dogmanin Türkiye geçmişinde yaşanmışligini kabul etmek gerekir. Ha yaşandıgını kabul ediyor yazıda zaten. Ama yanlış yaptıgı bir şey var cephe alıyor! ve karşı cephesine geçip karalayıp yuhalayıp bırakıyor saldiriya geciyor! Bu yazı neden 5 10 yıl önce yazılmadı da şimdi yazıldı? sorusunu düşününce çok da samimi gelmiyor bu yazı.
Turkiyeyi en cok gerileten bu güçlerin savaşı. Sag ve Sol kavgalari. Dogru yapilan seylerin guc govde gosterisi sebebiyle yikilmasi. Birlestirici degil ayirici davranilmasi. Toplumda bile birbirimizi dinleyememe gruplara ayrilma mevzusu.
Suanda sağ kesimin yeni düzenini güçlü bir sag yöneticiden cesaret alıp vurup da güclenmesi degil yapılan yanlışların analizleriyle o halde şimdi ne yapabilirizi sorgulamali yaralari sarici yaklasmali ve daha kucaklayıcı daha geniş perspektiflerden bakabilmesi gerektigine inanıyorum. Eger suan sag kesim denilen güruh pozisyonunu rahatlamaya alır ve bu tür gafletler yaparsa yine türkiye tarihinde gördüğümüz gücler sol kesime gectiginde baska bir dogma dayatmasiyla karşılascak türkiye demektir. Bu sag ve sol kesimin birbirine dayatmaları ve gücü nisbetinde yıkıp yapmalarından Türkiyenin acilen vazgecip herkesi kucaklayıcı onarıcı besleyici büyütücü bir vizyon kazanması gerekiyor. Daha ne kadar ötekilestırecegız birbirimizi.
Laiklik nedir neden yanlıştırı konusalım bastan konusacaksak ve laiklik degilse ne olmalı bunu insa edebilirizi konusalım kafa yoralım şu yapıldı bu yapıldı lanet olsun artık dur yapmıcaz bizde bunu yapcazlarla nerelere varılabılır soruyorum size?
Yanlışları uyarırken yada kurarken daha akılcı olumlamalarla misyon vermesi gerekiyor ama illlada ben bunu seccem diyen kisileri de kucaklayabilmemiz kabullenebilmemiz ötekilestirmememiz gerekiyor.
Savundugumuz seyleri sahsilestirmemeli ve Psikolojide bahsedilen persona lastirmamamiz gerekiyor. Dinin Personalasmasi Siyasetin personalasmasi meslegin personalasmasi denilen vizyon ve misyonlarin icine sikismis bireyler olmaktan kurtulmaliyiz. yoksa bizi biz yapan degerler bizi gelistirmez geriye goturur. insanların farklı olmasından beslenebilmeliyiz farklı görüşleri dinleyip acaları düşünüp yine bize uymuyorsa inandıgımız degerlerle yaşamalıyız ama dinleyip tartısıp konusabilmeliyiz farklılıklardan beslenmek kadar güzel bir şey yok bence insan ilişkilerin bir insan demek koskoca başka bir dünya demek derya demek ona saldırmak cephe almak yerine izlemek dokunmak iliski kurmak baglantıda kalıp 2 3 5 ayrı ama bütün koca dünyalar olabilmeliyiz! insanlari tiplestirmemeliyiz kaliplara sokmamaliyiz bu da once kendimizi kaliplara sokmamak ve bizi var eden degerlerin farklilarina cephe almamaktan kucaklayici olmaktan gecer diye inaniyorum.
Turkiye hakkindaki endiselerim ve beklentilerim bunlardir bu farkindaligin toplumun her kesiminde bilincle kurulmasi en büyük temennimdir. Umarim insan kazaniriz, ideoloji ve dogmalar yerine baska dogmalar ve ideolojiler degil.
Saygilar
http://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/laiklik-dogmasi-ve-sopasi-2039695
25 Ağustos 2017 Cuma
Arzuhâl
Berin hanım deminki yayınınızı dinliyordum. Tesettürün 'Persona' laşmasi kötü bir sey değil bence Eger kisi bilincli bir kişi yahut bilinçli bir tessettürlü degilse tabi... Yani tesettür bence niyet etmek... Allaha yol almak için kendine niyet etmek demek. Tekamül edebilmek icin inziva alanın ve korunagın demek. Sürekli nefsinle savasirken seni saran bir tür sevkat eli sana sürekli Allah ı hatirlatan şevkatli dokunuşlar demek. Bu sebeple bu tekamül sürecinde birsürü güzel seye seni yönlendirebilecek ve senide baska zorlanacagin konulardan koruyabilecek bir kavram halini aliyor tesettür.
Ancak eger kisi tekamül etmeden sadece bir ayeti yahut bir kurali yaptim oldu bitti gibi düsündügünde tesettür insana o hizmeti vermiyor ve beklentileri karsilamiyor yani bir anda superdindar olamıyorsun. Ve olaylarla karsilasan zorlanıyor afallıyor bocalıyor ve insan sürekli kendisinin olmadigiyla karşılaşıyor bu onu zorlayan olaylarda. Aslinda yolun çok basinda oldugunu sana fisidayan tesettürü suçlar hale geliyor bir süre sonra ve benimsemek yerine onu kalkan yahut savunma mekanizmasi olarak kullanmaya başliyor. Yani kendi kabullenemedigi seyi baskalarina kabul ettirme çabasina giriyor. Öyle görününce kendisi yine tesettüre bürünürken ki ilk beklentileriyle ben oldum bitti gibi hissedecegini saniyor. Ancak bu sefer toplum onun bu içten oturmamiş maskesini gercek mi degil mi diye yokladiginda kişi kendi kişiligi yoklaniyor saniyor. Toplum ne olursa olsun her tür maskeyi sorgular sen misin degil misin var misin yok musun der sürekli. Bizde topluma maskeler veririz ki kendimize yer bulalım. Ergenlikteki asilik de bir tür kendi alanini kendi sinirlarini topluma kabul ettirme süreci degil midir?
Bu sebeple tesettürü bir varış noktasından ziyade bir yol olarak görmek, tekamül süreci olarak görmek en dogru yaklaşım. Ve bunun bilinciyle kendimizi yol aldırmalı ve çevremizdekilere ergin ham olmuş bir müslüman degil yola niyet etmiş bir müslüman oldugumuzu hatırlatmak gerekir.
Ne yazik ki Türkiyede toplum geneli onu varılmış bir son nokta olarak görüyor. Siz degilim desenizde dinle alakali bir mevzu olduğunda başlar size dönüyor. Bunu ben bulundugum toplumlarda tek kapalı ben oldugum zamanlarda bana dinle alakali her tür soru yöneltildiginde anlamistim. Ben ısrarla benim alanim din degil bilmiyorum desemde sen nasil yapiyorsunu sorguluyordu insanlar...
Bu biraz dini kitaplar yerine insanlardan ögrenmek yanlısınında getirdigi bir sey. Yine toplumumuzdaki yanlislardan biri dini din hakkindaki hükümleri bir baska müslümana göre icra etmek yasamak öğrenmek. Insana bakarak ögrendigimiz dini yine insanlarda bakarak ölcüp degerlendiriyoruz karar veriyoruz ne kadar dindar ne kadar degil.
Yani yanlislar zincirleme yapip baska yanlislari doguruyor malesef. İnanıyorum ki çogu zaman topluma ben biliyorum dogrusu budur tutumundan ziyade tesettürlü kisi ben bilmiyorum kitaplardan acın okuyun kendiniz kendi yolunuzda yürüyün diyebilmeli insan. Hem böylece Islamı karşımızdakince sınırlandırmamış oluruz koca bir okyanusun yolcusu tasıyıcısı bir nehirden kücük bir ırmaktan su içmek yerine okyanusdaki sudan kendimize çağlayacak yollar bulmalıyız ki gürleyebilelim kendi yolumuzda kıvrım kıvrım hızla yol alıp akabilelim. Cünkü Islamda tek bir dogru method yoktur tek bir yol vardır ama her bir insan biricikligince farklı methodlar vardır yürünecek. Hatırlayın her bir sahabinin imtihanı yolu hidayeti ve islama katkısını her biri özeldir birbirinden çok farklıdır. Hic duydunuz mu bir rivayet Peygamber'den o böyle degil böyle yapilir dedigini duyan gören olmus mu hiç? Islamin ilk yillarinda dahi bir kere bile söylenmemis bu tür bir cümle Peygamber efendimiz tarafindan ilginc degil mi?
Bikac cümle söyleyecektim epey yazmisim kusura bakmayin. Sizinle yeni tanistim. Bazi sözlerinizi dogru ve yerinde tesbitler olarak görüyorum bazilarini da düsünüyorum öyle mi gercekten diye. Yurtdısında yasiyorum ben. Tesettürden yargılanmak konusunda da çok çekmis biriyim ancak kendimi sorgulayan biriyim düsünüyorum neden ve nasılları kim olmak istedigimi biliyorum dogruyu da biliyorum ama yaşamakla bilmek eş zamanlı gerçekleşmiyor ve yol kat etmeye devam etmemiz tekamül etmemiz gerekiyor işte bu noktada. Neyse Alanim mimarlik oldugu icin sosyoloji ve psikoloji sehirleşmede en büyük etken ve şehirde çarpiklaşma konusu ile bu alanlar çok paralel gidiyor o sebeple çok seviyorum bu alanları.
Kendi serüvenimde çok sevdigim bir kitap "görünmez kentler " diyor ki " Başka yer, negatif aynadır. Yolcu sahip olduğu tenhayı tanır, sahip olmadığı ve olamayacagi kalabalıgı kesfederek. " Türkiyeden uzakta sorguladım Türkiyedeki önyargiyi. ve batılı olmak demek modern olmak demek değil aslinda alacaksaktık illa bir şey asıl almamız gereken insanı oldugu gibi kabul etmesiydi batının. Ancak bizler yani şarklılar yine şekletmeyi tercih ettik. Sorunlar büyüdü.
Toplumumuzdaki sikintilari tanimlayabilir farkedebilir hale gelsemde adıni koyamiyordum anlayamiyordum. sizin tesbitlerinizle termolojik tanimini yapiyor gibi hissediyorum. Ve düşünüyorum öylemi tanimlayabiliriz gercekten diye. Ve cevaplar ariyorum bende kendi yolculuguma ve toplumumun yaklasimlarina. Bana böyle katkilariniz oluyor. Varolun.
Bizim toplumumuz dedim ama yurtdisinda da din hakkinda soru yöneltilen biri olabiliyorum bazen yo yo çogu kez. Islami sahsim üzerinden sorguluyor taniyor insanlar. Yani tesettür insanin kadinliğının öne çıkmasını korurken din kavramini ön plana cikariyor yada o cikarmiyor Nasseddin hocanin degimiyle 'ye kürküm ye!' oldugu icin insanlar sizi giydiklerinizle taniyor ona göre hürmet ediyor. Bu sebeple giydiklerimizle karsilaniyoruz ama sözlerimizle ugurlaniyoruz. Bugünkü konusmanızda Cemal beyin dedigi kadin tavriyla taniniyor sözüde 2. Asamada buna tekabul ediyor. Ancak biz bayanlarin erdemlisi ve olgunlugu burda ortaya cikiyor. Basta nasil yargilanirsak yargilanalalim kendimize saygimiz nisbetinde kendimizi ifade edebildigimiz kadar ugurlaniyoruz. Kadin ilk o önyargiyi kucaklama cesaretince kendiyle barişabiliyor.
Buraya gelme kararim ve geldikten sonraki ilk 6 ay kendime epey bir baski yaptim bastaki insanlarin islamı sahsım uzerinden anlamasi düsüncesi yüzünden. Hakliydim islami temsil ediyordum ve edecektim. Sorulan sorulari cevaplamam gerekiyormus gibi hissedip kitaplar videolar okudum izledim eksiklerimi doldurmak icin cabaladikca cabalamak icin zorladim kendimi. Ancak farkettim ki... insanlari ben islamla karsilastirmiyorum Rabbim onlari islamla karsilastiriyor. Yani ben öyle yaptim diye degil Allah öyle nasip ettigi icin karsidakine tesir ediyor. Ve eger birini sana vesile kilacaksa Allah tevafuken bi yerde gördügün bir seyi ertesi gün ateist bir arkadasiniz size soruveriyor yani onca hazirlanma yerine O nun istedigi zaman ve yerde istedigi kisiye tesir ediyor. Ancak biz biraz bu nasiplenme nasiplendirme işini de kendimizden bilerek aşırı sahiplenme ve dolayısıyla koruma savunma psikolojisine bürünüyoruz Oysa Islamı koruyan biri var zaten bizim yapmamız gereken o yolda yürümek ve nasiplenecek ve nasiplendirecek birey olabilmek icin o istikamette yol üstünde durmamız gerekiyor fazlaca bir şey yapmamız degil sadece yol üstünde durmak ve kendi yolumuzu yürümek. Keza insan dolmadan bosalamiyorda biliyorsunuz.
Bu yukarda bahsettiğim Türkiyedekilere kitaplardan okumalısiniz mesajini da... buraya şu sekilde uyarladim. Konusmalarimda ve islami tanimlamalarimda (bana sorulan sorular nisbetinde) islami kisinin kendi yolunda kendi imtihanlariyla yürümesi olarak nitelendiriyorum. Ve bana sorulan neden carsaf giyiniyorlar yada teror ve islam yada 2kisiysek Türkiyeden gelen o açık ama ben neden kapaliyim çok soruluyor... diyorum esarp sadece güzele götüren seceneklerden biri emirlerden biri ancak islamin güzelligi hangi emirin daha cok insani Allaha sevdirdigi gizlenmistir. Yani bizler cabalariz ancak Allah bilir kimin en icten cabaladigini. Bu sebeple dinler hakkinda soru soruyorsan kendi yolunu ariyorsun demektir diger dinlere de bak islama da bak... ve kalbine ve vicdanina güven. Her dinde iyi ve kötü uygulama oldugu icin insandan aldiklarini arastirman icin vesile olarak düsün insanları ama kendi din ihtiyacini yine kendin arastir bul. Bu tür yönlendirmelerı yapiyorum artik. Islam budur böyle yapilir demek yerine.
Bu bana daha safe&korunaklı alan sagliyor ki kisiye de kendimi herhangi bi din yolunda kendini islamda bulmus herhangi biri olarak tanimlatiyor. Dogru islamdiri gösterip maske takip yanlislarla dolu olan modern zamanda Islamin yanlis uygulamalarinin yükünü yüklenmiyorum böylece.
Maskemi kanıtlamak zorunda degilim. Ikna etmek zorunda degilim. Hidayet edecekse Allahtandır. Benden bi damla baskasindan bir damla alır belki 6 7 8 yıl sûrer bu sûreci belki ama nasip olacaksa hidayet eder bir şekilde. Hz ömer in islama girmesi bile anî olmuyor Hz Ebubekir gibi. Herkesin fıtratı serüveni farklı. Kisiye ve kisiligine göre muameleyi bizlere ögreten Peygamber efendimiz, Hz Ömer sav in tavirlari çok dikkatimi çekiyor. onları birde insan iliskileri ile ögrenmenin en güzel rehber oldugunu düşünmekteyim.
Posted via Blogaway
12 Ağustos 2017 Cumartesi
Suskunluğu ayartmak için çıkıyoruz dağa
Küçülmek için kendimize
Çıplak gözle görmek için ölülerimizi
Neyi bıraktığımızı hatırlamak için
Dağ bir karşılık veriyor içimizdeki suskunluğa
Yalnız dağla onarılan bir bozgun
Bir kavimler göçü, modern bir malihulya
Dağ okşuyor bizi saçlarımızdan
Doğuruyor bizi her yolculukta
Eşsiz yamaçlarından çocukluğun
Sevinçle uçurur gibi uçurtmalarımızı
Gövdemizde hikmetin, şiirin kanatları
Süzülüyoruz aşağıdaki boşluğa
Seyrangâhta durup da baktığımız
O derin vadi değil, dünyadaki maceramız
Ardımızda bıraktığımız
Yazlar ve yenilgiler değil
Tene yerleşen o rahat sıcaklık
Biz bu yolculukta dağı hiç görmedik
Dağ bize dağıldı, bir dağ olduk hepimiz
Biteviye kendimizi seyrettik
Yol hiç bitmedi, susmadı sular
Biz o dağda hep kendimizi yürüdük
Kalktı perdeler, göründü cihan
Eğildik
Döndük.
Canın acıyabilir deseydi biri...
Kötülük surların önünde bekliyordu
Zırhlar ve kalkanlarla gelirdim
İğde koklamaya değil
Siper kazmaya
Serâpa sokulmazdım bu şehre
Kollardım sinemi köylülerin
Kaba ve ısırgan dilinden
Cenk türküleriyle girmeliydi şehre
Pervasız bir adam geldi diyelerdi
Nâzenin bir şair yerine
Çizmeliydim belki de
Bir topuz yakışmalıydı elime
Terlemiş bir kalem yerine
Ruhumun kuytusundan bir ses
Söyleseydi evin yolunu
Sızmasaydı yaramdan kan
Ve özlemeseydim oğlumu.
30 Temmuz 2017 Pazar
Mümin suresi
Mü’min (Gâfir) Suresi | 19
(Allah) gözlerin hain (bakış)ını da, göğüslerin gizlediği şeyleri de bilir.
Mü’min (Gâfir) Suresi | 32
“Ey kavmim! Cidden ben sizin için, o bağrışıp çağrışma, (o birbirinizden imdat isteme) gününden korkuyorum.” [bk. 7/44-50]
Mü’min (Gâfir) Suresi | 35
“Kendilerine gelmiş hiçbir delil olmaksızın, Allah’ın âyetleri hakkında tartışanlar, gerek Allah nezdinde, gerek iman edenler yanında buğzu/nefreti artırır (nefretle karşılanırlar). İşte Allah, her kibirli zorbanın kalbini böyle mühürler.”
Mü’min (Gâfir) Suresi | 39
“Ey kavmim! Bu dünya hayatı geçici bir faydalanma (ve eğlence)den ibarettir. Âhiret hayatı ise, doğrusu (işte) asıl (devamlı) durulacak yurt orasıdır.”
Mü’min (Gâfir) Suresi | 40
“Kim bir kötülük işlerse, (ona) ancak o kötülük kadar ceza verilir. (Fakat) erkek ve kadın kim de mü’min olarak sâlih (sevâbı olan) bir iş yaparsa, işte onlar cennete girerler; orada hesapsız rızıklandırılırlar.”
Mü’min (Gâfir) Suresi | 41
“Ey kavmim! Benim (karşılaştığım) bu ne haldir? Ben sizi kurtuluşa (ve cennete) çağırıyorum, siz de beni ateşe davet ediyorsunuz.”
Mü’min (Gâfir) Suresi | 44
“Size söylediklerimi yakında hatırlayacaksınız. Artık ben işimi Allah’a bırakıyorum. Şüphesiz Allah kulları(nı) çok iyi görendir.”
Ay bu ayet cok guzeldir ben isimi Allaha havale ediyorum
Mü’min (Gâfir) Suresi | 58
Kör ile gören; iman edip sâlih amel işleyenler ile kötülük yapan aynı olmaz. Ne kadar az düşünüyorsunuz! [krş. 34/18]
Mü’min (Gâfir) Suresi | 69
(Resûlüm!) Allah’ın âyetleri hakkında (dil uzatıp) tartışanları görmedin mi? Nasıl da (hakikatleri kabul etmekten ve imandan) yüz çeviriyorlar?
Âh bunu gordukce sasiriyor insan...
Mümin suresi
Mü’min (Gâfir) Suresi | 73-74
Sonra onlara: “Allah’ı bırakıp da ortak koştuklarınız (Allah yerine sevip bağlandığınız şeyler) nerededir?” denilecek. Onlar da: “Bizden uzaklaşıp kayboldular. Daha doğrusu bundan önce biz, hiçbir şeye tapmamışız (meğer onların hiçbir hükmü yokmuş)!” diyecekler. İşte Allah, kâfirleri böyle şaşkın halde bırakır. [bk. 2/164-165, 167 ve dipnotu]
ALLAHin yerine baglandiginiz seyler??
😢
Internet?
Youtube
Sosyalmedya
Arkadas
Cafeler
Bosvakitler
.
.
Allahi anmak yerine neler yapiyoruz??
Ben muzik aciyorum bide youtuba aliskanligi edindim burda bi is yaparken tv yok ses olsun diye videolar aciyorum 😢 iyice bagimli hale geldim yalnizlik insani iyice internete telefona bagliyor. Cok muzdaribim bu halimden. Anin farkina varamiyorum.
Ve farkettim ki bunu artirdigim zamanlar.... namazlarimda husu da kalmiyor.
Insan kalbi Allaha yaklastikca gunahlardan ve onu gunaha gotureecek seyelrden isteksizlik olurmus
Isteklerimize engel olamiyorsak... Allahtan da uzaklasmisiz demektir. Malesef... Dualarinizi bekliyorum birbirimize dua edelim insallah. Rabbim herkese Rabbimiz ile muhabbet versin
Uzaklastirmasin yakinlastirsin
Mü’min (Gâfir) Suresi | 79
Kimine binesiniz ve kiminden de yiyesiniz diye sizin için hayvanlar yaratan (ancak) Allah’tır.
Mü’min (Gâfir) Suresi | 80
Onlarda sizin için (süt, yün, deri gibi birçok) faydalar da vardır. Gönüllerinizdeki bir ihtiyaca (arzuya) ulaşmanız için (karada) onların üstünde, (denizde de) gemilerin üstünde taşınırsınız. [bk. 16/7; 23/21-22; 43/12-14]
Mü’min (Gâfir) Suresi | 81
(Allah) size, (kudretine ait) âyet (ve delil)leri gösteriyor. Şimdi Allah’ın âyet (ve delil)lerinden hangisini inkâr edersiniz?
Subhanallah
Mü’min (Gâfir) Suresi | 82
Onlar, yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görmediler mi? Üstelik onlar, bunlardan hem daha çok, hem de kuvvet ve yeryüzündeki eserler bakımından daha güçlü idiler. (Fakat) kazanmakta oldukları şeylerin kendilerine (hiçbir) faydası olmadı. [krş. 30/9; 40/21; 46/26-27]
Âh batı iste... güclü diyip hayranlik duydugumuz batı... ve onlarin seylerini onlara faydasi olmadi dedigimiz seyleri kazanmaaya calisiyoruz?! NEDEN?
Mü’min (Gâfir) Suresi | 83
Peygamberleri kendilerine açık delil (ve mucize)lerle geldiği zaman, kendi yanlarındaki (beşerî) bilgilerle şımar(ıp gururlan)dılar. Sonunda (peygamberleri) alaya aldıkları şey(in cezası) kendilerini (çepeçevre) kuşatıverdi.
Beseri bilgilerle simarip gururlandilar!
Allah yerine o beseri kurallara baglaniyorlar ve hayatlarini ona gore tertip ve tazim ediyorlardi😢
14 Temmuz 2017 Cuma
Hak isterse
“Hak tecellî eyleyince her işi âsân eder
Halkeder esbabını bir lahzada ihsan eder.”
Cenâb-ı Hak kendi kudretini kulunun lehine tecellî ettirirse her iş kolay olur. Ortada netice almak için lazım olan sebepler olmasa da eğer Allah murad ederse, sebebini de vesilesini de yaratır, bir anda sebep de sonuç da kula ihsan edilebilir.
25 Haziran 2017 Pazar
Zümer sûresi
İyi bilin ki halis din, yalnız Allah’ındır. O’ndan başkasını velî/dost edinenler: “Biz, onlara ancak, bizi Allah’a yaklaştırsınlar diye tapıyoruz.” (derler). Şüphesiz Allah, onlar (ile mü’minler) arasında, (bu şekilde) ayrılığa düştükleri şeylerde hükmünü verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı (olan, içten içe sevdikleri putlarını ve putlaştırdıklarını gündemde tutarak), nankör olan o kimseleri doğru yola iletmez. [bk. 2/165-167; 5/35]
Zümer Suresi | 6
(Allah,) sizi bir tek nefisten yarattı, sonra ondan (onun maddesinden) eşini meydana getirdi. Size (deve, inek, koyun, keçi gibi) hayvanlardan sekiz çift yarattı. Sizi annelerinizin karınlarında; üç karanlık içinde (nutfeden başlayarak) bir yaratıştan öbür yaratışa (geçirerek) yaratıp duruyor. İşte ancak bu(nları yapan) Allah, Rabbinizdir (başkası değil). Mülk O’nundur. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Böyle iken nasıl (O’na iman ve itaatten) çevriliyor (başka rabler ediniyor, onlara kulluk ediyor)sunuz? [krş. 9/31]
Zümer Suresi | 7
Eğer küfre saparsanız, şüphesiz Allah’ın siz(in imanınız)a ihtiyacı yoktur. Bununla beraber kulları için küfre razı olmaz. Eğer şükreder (iman ve itaat eder)seniz sizin (faydanız) için ondan razı olur. Hiçbir günahkâr, diğerinin günahını yüklenmez. Nihayet dönüşünüz yalnız Rabbinizedir. (O) size, yapmakta olduklarınızı haber verir. Çünkü O, gönüllerde (gizli) olanı bilir.
Zümer Suresi | 10
De ki (Allah şöyle buyuruyor): “Ey iman eden kullarım! Rabbinizin emrine uygun yaşayıp azabından sakının. Bu dünyada iyi hareket edenlere bir güzellik vardır. Allah’ın toprağı geniştir. (Dinin gereğini ve hükümlerini rahatça yaşayacağınız yere göç edebilirsiniz.) Ancak (Allah yolunda, taviz vermeden yaşamak için göç etmeye sabredip) dayanıp direnenlere mükâfatları hesapsız ödenecektir.” [bk. 29/56]
Zümer Suresi | 22
Allah kimin göğsünü (niyet ve isteğinden dolayı, kabiliyet ve duygularını) İslâm’a açmışsa o, Rabbinden bir nur üzerinde olmaz mı hiç? Artık kalpleri, Allah’ı anmaya (O’nun hükümlerini kabullenmeye) karşı katılaşmış (böylece insânî fıtratını kaybetmiş, dünyalıklara ve nefsine tapmış) olanların vay haline! İşte onlar apaçık bir sapıklık içindedirler. [bk. 6/122; 57/19, 28]
Zümer Suresi | 22
Allah kimin göğsünü (niyet ve isteğinden dolayı, kabiliyet ve duygularını) İslâm’a açmışsa o, Rabbinden bir nur üzerinde olmaz mı hiç? Artık kalpleri, Allah’ı anmaya (O’nun hükümlerini kabullenmeye) karşı katılaşmış (böylece insânî fıtratını kaybetmiş, dünyalıklara ve nefsine tapmış) olanların vay haline! İşte onlar apaçık bir sapıklık içindedirler. [bk. 6/122; 57/19, 28]
Zümer Suresi | 29
Allah (birçok ilâha kulluk edenle, bir tek Allah’a kulluk eden hakkında); kendisin(e emir verme)de çekişen ortak (efendi)lerin sahip olduğu (hizmetkâr) bir adamla, yalnız bir tek kişiye boyun eğmiş bir adamı misal getirdi. Bu ikisinin durumu hiç eşit olur mu? Hamd, yalnız Allah’a mahsustur. Fakat onların çoğu bilmezler? [krş. 16/75-76]
Zümer Suresi | 31
Sonra (ey insanlar!) Şüphesiz siz Rabbinizin huzurunda dâvâlaşacaksınız.
Zümer Suresi | 38
Andolsun ki eğer onlara: “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan, elbette: “Allah” diyecekler. De ki: “Öyleyse bana söyleyin. Allah bana bir zarar vermeyi dilerse, sizin Allah’ı bırakıp yalvardıklarınız (başına toplanıp sığındıklarınız), O’nun bu zararını (benden) giderebilirler mi? Yahut (Allah), bana bir rahmet (bir iyilik) dilese, onlar O’nun rahmetini alıkoyabilirler mi?” De ki: “Allah bana yeter. Tevekkül edenler de ancak O’na güvenip dayanır(lar).”
Zümer Suresi | 46
De ki: “Ey gökleri ve yeri yaratan, görünmeyeni ve görüneni bilen Allah’ım! Kullarının üzerinde ayrılığa düştükleri şeylerde, yalnız sen hüküm verirsin.”
[23/06 10:31 pm] Tuğçe Büşra: Zümer Suresi | 49
İnsana bir zarar dokunduğu zaman, bize dua eder. Sonra kendisine tarafımızdan bir nimet (bolluk ve mevki) lütfettiğimiz zaman: “Bu, bana ancak bilgi(m)den dolayı verildi.” der. Hayır! O bir imtihandır, fakat onların çoğu bilmezler. [krş. 28/78-81]
Âhhh
Zümer Suresi | 10
De ki (Allah şöyle buyuruyor): “Ey iman eden kullarım! Rabbinizin emrine uygun yaşayıp azabından sakının. Bu dünyada iyi hareket edenlere bir güzellik vardır. Allah’ın toprağı geniştir. (Dinin gereğini ve hükümlerini rahatça yaşayacağınız yere göç edebilirsiniz.) Ancak (Allah yolunda, taviz vermeden yaşamak için göç etmeye sabredip) dayanıp direnenlere mükâfatları hesapsız ödenecektir.” [bk. 29/56]
Dinin geregini yasayabileceginiz yerelere goc edebilirsiniz
Âh.. bizde de dini yasayacak alternatifler oldugu halde dinin yasanmadigi alternatifler seciliyor
Bile bile lades degilde nedir bu
Allahu teala yasayamiyirsaniz göc edebilirsniz diyor
Birakirsiniz vazgecersiniz demiyor
Neyse canim sizinki de olmayiversin ama sizin mazeretiniz varmis diyor mu??? Neden isimize geleni algiliyoruz? Yada kale almiyoruz dini?
Allah kelamini?
Sabrederseniz mukafati var yoksa göc edebilirsiniz i nasil vazgecebilirsiniz esarbinizdan tesetturunuzden namazinuzdan orucunuzdan olarak algiliyoruz??
Zümer Suresi | 45
Allah, (hükmünde, hâkimiyetinde, zâtında, sıfatlarında eşsiz ve) ‘Bir’ olarak anıldığı zaman, âhirete inanmayanlar içlerinde tiksinti duyarlar (canları sıkılır). Fakat O’ndan başkaları (Allah ile ilgisi olmayan sevdikleri) anıldığı zaman, hemen neşelenirler.
Zümer Suresi | 53
De ki (Allah şöyle buyuruyor): “Ey nefislerine karşı (günah işleyip) aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah (şirk koşan ve inkâr edenler dışında, dilediği kimseler için) bütün günahları bağışlar. Şüphesiz O, çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.” [bk. 4/48, 116]
Zümer Suresi | 70
Herkese yaptığı(nın karşılığı) tam olarak ödenir. O (Allah), onların yaptıklarını en iyi bilendir.
Zümer Suresi | 73
Rablerine saygı duyup emrine uygun yaşayanlar ise, bölük bölük cennete sevkedilecekler. Nihayet oraya gelip de kapıları açılınca, (cennetin) bekçileri onlara: “Size (Allah’tan) selam olsun, tertemizsiniz. Artık ebedî olarak buraya girin!” diyecek.
Zümer Suresi | 74
(Cennetlikler:) “Bize verdiği (cennet) sözünü yerine getiren ve bizi, dilediğimiz kısmında oturacağımız cennet yurduna mirasçı yapan Allah’a hamdolsun. (Allah için) çalışanların mükâfatı ne güzelmiş!” diyecekler. [bk. 7/43; 35/34-35]
23 Haziran 2017 Cuma
''Ruh amelesinin ilk ve esaslı işi insan yetiştirmektir''
11 Haziran 2017 Pazar
Ey zâir-i bîçare...
Koymasın râh-ı visalden seni ezyâk-ı misâl.
Yürü, ey zâir-i bîçare yürü, durma yürü!
Yürü ki, nüzhet-i vuslatta teali göresin,
Yürü, aslında fena bul, budur etvâr-ı kemâl.
Yürü, alâyişi terk et içersin ke's-i visâl,
Yürü ki, saha-i hiçîde tecelli göresin!"
4 Haziran 2017 Pazar
Sebe' Sûresi
Küfre sapanlar/inkâr edenler: “(Kıyamet) saat(i) bize gelmez.” dedi(ler). De ki: “Hayır! Görünmeyeni bilen Rabbim hakkı için o size kesinlikle gelecektir. Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey O’ndan gizli kalmaz. Bundan daha küçük ve daha büyük (her şey), apaçık bir Kitab’da (yazılı)dır.” [bk. 7/187; 20/15]
Sebe’ Suresi | 6
Kendilerine ilim verilen (gerçek bilgin)ler, sana Rabbinden indirilen (Kur’an’)ın, hakikatin ta kendisi olduğunu ve (onun) mutlak galip ve hamde layık (Allah’)ın yoluna hidayet ettiğini görürler.
Sebe’ Suresi | 9
Onlar gökte ve yerde önlerinde ne var, arkalarında ne var bakmadılar mı? Eğer dilersek onları yerin dibine geçiririz. Yahut gökten üzerlerine parçalar düşürürüz. Şüphesiz bunda, Allah’a yönelen her kul için elbette bir ibret vardır.
Âhh...
Sebe’ Suresi | 10
Andolsun ki biz, Davud’a tarafımızdan bir üstünlük verdik. “Ey dağlar! (Davud’un yaptığı tesbihi) onunla beraber inleyip (yankılayıp) tekrar edin.” Kuşlara da (o tesbihe öterek katılın dedik). Ona demiri de yumuşattık. [bk. 21/79; 38/18]
Sübhanallah
Her kuş ötüşünde sebe suresi 10. Ayet aklimiza düşse keşke
Kuşların tesbihini ansak... Davud as a katılmasını... Dağlara katılmasini... âhh dağlar ve kuşlar... ah yeryüzü ve Davud as...
Sebe’ Suresi | 11
“(Bedeni örtecek) uzun ve geniş zırhlar yap, örgüsünü ölçülü yap.” diye (vahyettik. “Ey Davud’la birlikte inananlar! Hepiniz) sâlih amel işleyin. Çünkü ben, yaptıklarınızı görmekteyim.” diye (vahyettik).
Zırhlar...
Kücükken hic bunlari insanlar nasil bulmus acaba akletmisler nasil yayilmis dünyaya ilk diye düsündügünüz şeyler oldu mu hiç??
Rabbim cevap veriyor, biz vahyettik! Çünkü ben yaptiklarinizi görmekteyim! Âhh...
Yani bu zirh olur baska bir sey olur
Sebe’ Suresi | 12
Süleyman’(ın emrin)e de, sabah estiğinde bir aylık, akşam dönüşünde yine bir aylık yol alan rüzgarı verdik. Erimiş bakırı da kaynağından sel gibi akıttık. Cinlerden bir kısmı da, Rabbinin izniyle, onun önünde (emrinde) çalışırdı. Onlardan kim emrimizden sapsa, ona alevli azaptan tattırırdık. [bk. 21/81; 38/36]
Erimis bakırı sel gibi akıtmak??
Ne ilginç bir tabir böyle tefsire baak tefsiiiir tefsiiiiir diye bağırıyor.
Sebe’ Suresi | 14
Sonra onun ölümüne hükmettiğimiz zaman, (dayandığı) âsâsını yemekte olan ağaç kurdundan başkası onun ölümünü göstermedi. Bu suretle (kurdun yediği âsâ kırılıp da, uzun müddet ona dayalı duran Süleyman’ın cesedi) yere yıkılınca anlaşıldı ki, cinler gaybı bilmiş olsalardı, o zilletli azabın (o meşakkatli çalışmanın) içinde kalmazlardı.
Âhh...
Cinler gaybı bilmiş olsalardı....
Sebe’ Suresi | 15
Gerçekten, (Yemen’de yaşamış olan) Sebe’ (halkı) için, oturdukları yerde bir ibret vardı. (Meskenleri) sağdan ve soldan iki bahçe ile çevrili idi. (Peygamberleri onlara): “Rabbinizin rızkından yiyin ve O’na şükredin. (İşte) güzel bir memleket ve çok bağışlayan bir Rab!” (demişti).
Nimet varsa şükredin!!!!!
Sağdan soldan 2 bahce ile cevrili nimetli bolgede oturanlara şükredin!!! Tavsiyesi uyarisi!!
Güzel memleketlerde yasayanlar bahceleri olanlar rızıklar yiyin ve şükredin!!
Sebe’ Suresi | 16
Fakat (şükürden) yüz çevirdiler; bu yüzden üzerlerine Arim selini gönderdik ve onların iki bahçesini ekşi (buruk) yemişli, acı ılgınlı ve biraz da sidre ağacından (ibaret, kötü) iki bahçeye çevirdik.
Âhhh şükürden yüz cevirdiler de buruk yemisli kötü iki bahceye cevirdik..... âhh...
Sebe’ Suresi | 18
Onlar(ın yurdu) ile, içinde bereket verdiğimiz kasabalar arasında sırt sırta (birbirine yakın) nice kasabalar var ettik. Onlarda (birinden diğerine kolayca) gidip gelmeyi takdir etmiş, (kendilerine de): “Geceleri ve gündüzleri oralarda korkusuzca gezin (dolaşın.” demiştik).
16.ayette gecen sidre agaci ilginç... dip not dusmusler alta....
Gölgelik veren agacmis sidre agacı ama burda kötü bir bahcede golgelik veren bir agaçtan bahsediyor
Yani insanlar isim olarak veriyor bu ismi kızlara ama bu detayı bilerek mi veriyorlar acaba??
Sebe’ Suresi | 19
Onlar da (isyankâr bir eda ile): “Ey Rabbimiz! (Mesafemiz yakındır), seferlerimizin arasını uzaklaştır.” dediler ve kendilerine yazık ettiler. Biz de onları (masallardaki) efsanelere çevirdik ve onları tamamen parçalanmış olarak dağıttık. Şüphesiz bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.
Tövbe estagfirullah mesafemiz yakin diye isyan etmisler.
Sebe’ Suresi | 20
Andolsun ki İblis, onlar(ı saptıracağı) hakkındaki tahminini gerçekleştirdi. İman edenlerden bir kısmı dışında (hepsi) ona uymuşlardır.
Sebe’ Suresi | 21
Halbuki onun, kendileri üzerinde hiçbir nüfuzu/etkinliği yoktur. Ancak âhirete inanan ile, bu konuda ondan şüphe edeni (ayırıp) bilelim diye (ona bu fırsatı verdik). Rabbin her şeyi gözetip koruyandır. [krş. 15/39-43]
Âh... yine bir cevap....
Etrafinizda size de soruluyordur
Neden Allah zalimelere zulumlere dur demiyor(haşa)
Elcevap ayetin icinde iste gördügümüz gibi: bu konuda ondan şüphe edeni ayırıp bilelim diye Ona fırsat verdik diyor. Sübhanallah!
Sebe’ Suresi | 23
O (Allahu Teâlâ)’nın huzurunda, kendisinin (layık olanlara şefaat etmeleri için) izin verdiği kimselerden başkasının şefaati fayda vermez. Nihayet kalplerinden korku giderilince (şefaat için): “Rabbiniz ne buyurdu?” derler. (Şefaat izni verilmiş olanlar da): “Hak olanı.” derler. O çok yüce, çok büyüktür. [bk. 2/255; 20/109; 21/28; 53/26; 78/38]
Sebe’ Suresi | 24
Onlara de ki: “Göklerden ve yerden size rızık veren kimdir?” (Bildikleri halde, sen) de ki: “Allah’tır. Bu böyle iken ya biz ya da siz (ikimizden biri) ya doğru yol üzerinde, yahut açık bir sapıklıktayız. (Düşünün.)” [krş. 10/31; 23/84-87; 31/25]
Sebe’ Suresi | 25
De ki: “Bizim işlediğimiz günahlardan siz sorumlu olmazsınız, sizin işlediklerinizden de biz sorumlu olmayız.”
Sebe’ Suresi | 26
De ki: “Rabbimiz (kıyamette) hepimizi bir araya toplayacak, sonra aramızda hak (ve adalet) ile hükmedecektir. O, en âdil hüküm veren, (her şeyi) hakkıyla bilendir.”
Sebe 23. Ayet de tefsir e bakmak gerekiyor.
Şefaat mevzusu ne üzerine anlatiliyor burda anlayamadim
12 ve 23. Ayetlerin tefsirine bakmak isterim.
Sebe’ Suresi | 28
(Resûlüm!) Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı (bir peygamber) olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler. [krş. 4/79; 21/107; 48/8]
Burda bir dipnot düşülmüş yine....
Bilmiyordum ben açıkcasi
Bir nüans var
Efendimize sesleniyor ve diyor ki Allahu teala seni tüm insanliga uyarici olarak yolladik...
Oysa musa icin israilogllarina
Isa icin onun kavmine yani peygamber efendimizden önce ki bütün peygamberler kendi kavmine gönderiliyorken efendimiz tüm insanliga gönderiliyor
Burda yine sik sorulan nerden biliyorsunuz son peygamber oldugunu? Diyenlere cevap oluyor iste... neden nasil anladik tamamlayici olarak gönderildi, elcevap işte... baska bir sürü izahlar ip uclarida var tabiki incil ve tevratta ismen muhammed as dan da bahsedilmis gelecek olan bir peygamberden vs bahsedilmis ama bu da çok ince bir detay...
Degil mi? Yani ben bilmiyordum şahsen...
Sübhanallah
Rabbim bizlere soranlara cevap verebilmek kalplerindeki akillarindaki sorulara yanit olabilmek icin bu ayetleri hatirlatsin dilimizdeki bagi cözsün ki bizleri iyice anlayabilsinler de cevap verip tereddutlerini giderebilmek nasip olsun insaAllah
Sebe’ Suresi | 31
Küfre sapanlar: “Biz ne bu Kur’an’a ne de ondan önceki (kitap)lara asla inanmayız!” dedi(ler). O zalimleri, Rablerinin huzurunda tutuklanmış olarak sözü (suçu) birbirlerine atıp dururlarken bir görsen! Zayıf sayılanlar, o büyüklük taslayanlara: “Siz (baskıcı ve yanıltıcı olarak başımızda) olmasaydınız, elbette biz inananlar(dan) olurduk.” derler.
Zalimlerin sifatlarina bakın simdi dipnotu gönderiyorum.
Büyüklük taslayanlar....
Onunla ayni safta olanlari icine almak için diyor dipnotta dikkat ederseniz... âhh sübhanallah...
Rabbim bizleri büyüklük taslamaktan... kendimizi büyük görmekten ve zalimlesmekten korusun!!!
Sebe’ Suresi | 32
Yine o büyüklük taslayanlar, orada zayıf sayılanlara: “Size hidayet geldikten sonra, sizi (imandan) biz mi çevirdik? Siz zaten günahkâr kimselerdiniz.” der(ler).
Sebe’ Suresi | 33
(Halktan) zayıf sayılanlar da, büyüklük taslayanlara: “Hayır! Gece gündüz hile (yapıp bizi imandan soğutarak), bize Allah’ı inkâr etmemizi ve O’na ‘denk tutulanları’ tanımamızı (Allah’a ve emirlerine bağlanmak yerine onlara bağlanmamızı) emrediyordunuz.” derler. Azabı gördükleri zaman, pişmanlıklarını (içlerine atıp) gizlerler. Biz de o inkâr edenlerin boyunlarına (ateşten) demir halkalar takarız. Onlar ancak yapmakta olduklarıyla cezalandırılmazlar mı hiç? [bk. 2/165-167; 24/39; 25/43; 30/42]
Âh...
Sapittirilmis da olsan... yapmakta oldugundan cezalandirilmaz misin hiç????!
Sebe’ Suresi | 36
(Resûlüm!) De ki: “Şüphesiz Rabbim rızkı, dilediğine genişletir, (dilediğine) daraltır. Fakat insanların çoğu bilmezler.”
Âhh ya Rabbimiz bizleri riski genis olanlardan eyle... ve bizleri genis rizkina şükredenlerden eyle nankörlük edip tamahkar olmayip isyankar sapitmislardan eyleme ne olur. Sana senden gelene şükreden hamd eden sana her daim tesbih eden kullarindan eyle...
Sebe’ Suresi | 37
(Ey insanlar!) Sizi, huzurumuza yaklaştıracak olan, ne mallarınız ne de evlatlarınızdır. Ancak iman edip sâlih amel işleyenler (bize yaklaşanlar)dır. İşte onlar var ya, kendilerine, yaptıklarının kat kat fazlasıyla mükâfat vardır ve onlar (cennette) yüksek makamlarda emniyet (ve huzur) içindedirler. [krş. 5/35; 10/18; 18/110]
Sebe’ Suresi | 38
Âyetlerimizi âciz (geçersiz, hayatın dışında) bırakmak için yarışırcasına çalışanlar(a gelince): İşte onlar azabın içinde olacaklardır. [krş. 22/51; 34/5]
Sebe’ Suresi | 39
De ki: “Şüphesiz Rabbim kullarından dilediğine rızkı yayar (genişletir) ve kısar da. Siz (hayır için) neyi harcarsanız, (Allah) onun yerine başka (daha iyi)sini verir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.”
Sebe’ Suresi | 40
O günde (Allah), onların hepsini (mahşerde) toplayacak, sonra meleklere: “Bunlar mı size tapıyorlardı?” diyecek. [bk. 25/17]
Sebe’ Suresi | 41
(Melekler de): “Senin şânın yücedir. Bizim velîmiz (koruyucumuz) onlar değil, sensin! Fakat onlar, (bize değil) cinlere tapıyorlardı; çoğu onlara inanmışlardı.”
Sebe’ Suresi | 42
İşte o gün (kıyamet)te, birinizin diğerine ne bir fayda ne de bir zarar vermeye gücü yeter. Zulmedenlere de: “Yalanlamakta olduğunuz ateşin azabını tadın!” deriz.
Âhh...
Bu cin islerine bulasanlar âhh...
Korunmak icin yine bir kula gidip cinlerden yardim bekleyenler âhh
Yapmis birileriyle tanisana kadar cok anlamazdim var mi boyle insanlar... aklim ermezdi ermiyor hala da. Nasil?! Nasil korunmak icin kula gidilir?
Ama iste tanisinca karsilasinca böyleleriyle
Onlara izah etmek konusmak ikna etmek de öyle zor ki
Yine de böyle emin olmak icin kör bir sekilde yaptirmak istiyorlar (estagfirullah)
Neyden nasil emin olacaksin? Asil emin olman gerekenden Rabbimize yalvarip yakarip ona siginmak varken olmayip âh
Böyle insanin ruhani gûclere karsi acizligi ve cozum yolunu baska seyde aramasi karsisindaki hali o kadar aci ki... o kadar fena ki...
Rabbim bizlere her daim Rabbim diyen!! Korkarsam bir Allahtan korkarim korktugumdan emin olmak icin bir Allaha siginip duami bir Allaha yaparim diyen saglam iman sahiplerinden eylesin insallah
Sebe’ Suresi | 45
Öncekiler de, (peygamberlerini) yalanladılar. Bunlar (Mekkeli müşrikler), dünyalıkça öncekilere verdiklerimizin onda birine bile erişemediler. (Buna rağmen) peygamberlerimi yalanladılar. Ama, benim inkâr edilişim nasıl oldu (gördüler). [bk. 40/82]
Onda birine bile erisemediler dedikleri dünyalik nedir?
Himm buna da bir bakmak lazim varmi bir izah...
Sebe’ Suresi | 46
De ki: “(Ey müşrikler!) Size sadece bir tek öğüt vereceğim: (Buradan sırf) Allah için ikişer ikişer ve(ya) teker teker kalkın, sonra (benim hakkımda) iyice düşünün. Arkadaşınızda (bende) hiçbir cinnet (eseri) yoktur. O, sizi şiddetli bir azap öncesinde uyaran (bir peygamber)den başkası değildir.”
Burdaki arkadasiniz ifadesi cok ilginç...
Kuranda dikkat ederseniz...
Sifatlar ve tabirler olaylarla o kadar iliskili ki... o kadar guzel izah ediyor tarifliyor ki...
Burda da mesela... benden cinnet eseri yok diyor yani benden bir sey yok... ilahi bir yaratik olaganustu yaratik yada sihirbaz degil!!
Sizden biri demek için arkadasiniz diye tarif ediyor efendimizi o sizden biri sizin arkadasiniz icinizden bir insan....
Sübhanallah...
Böyle okurken sifatlarada dikkat edin bakin gercekten cok degisik bir uslüb sirf efendimize seslenme ve tarif etme ile ilgili sifatlari incelesek âhh...
Neler yakalayacagiz kimbilir
Böyle essay yazmayi ögretirken writing de iste ingilizcede bile which when where what i kullandirirlar ya akademide ama boyle cumle icinde cumle olan ve sifati olacak olan onu tarifleyecek bir sey olan bu iç cümle contex le yani içerikle uyumlu olması gerekir iyi bir yazı da.
Yani karsilastirmak degilde anlayabilmek icin...
Ne kadar iyi bir söz sanatı oldugunu Kuranın insandan uydurma bir sey olamayacagini anlayabiliriz. Çünkü beseri ilimler.degil.sadece kuran icinde bilinenn bilinmeyen o kadar cok ilimden bahsediliyor ki... bir cogunu kuran indikten cok sonra kesfettiler bir coguda daha kesfedilmedi vaktini bekliyor
Anlatabiliyor muyum?
Hani nouman ali khan da izah ediyor ya... araplar duyar duymaz Kurandaki lisanin bambaska bir lisan hitabin bambaska bir sey oldugunu anlamislardi... kusursuz oldugu icin siirsel sihir gibi dediler
Yada cok az bir kismida duyar duyman imana geldi
MasaAllah sübhanallah
Sebe’ Suresi | 47
De ki: “(Tebliğim için) sizden hiçbir karşılık istemiyorum, o (ücret) sizin olsun. Benim mükâfatım, ancak Allah’a aittir. O, her şeye şâhittir.” [bk. 6/90; 23/72; 38/86; 42/23]
Sebe 47: işe giderken okuyabilecegimiz hatta okumamiz gereken bir ayet.
Bizlere rizik veren mukafat veren ancak Allahtir
Iş yerlerinde para kazanmak icin Allah u teala dan yani asil rizik sahibinden yüz çevirenlerden olmayalım insallah
Sebe’ Suresi | 48
De ki: “Şüphesiz Rabbim, hakkı (ortaya) koyan, gaybı (görünmeyen ve bilinmeyenleri) en iyi bilendir.”
Elhamdulillah
Böyle dunyada hicbirseyden.emin olamiyoruz bazen... bu iste hele dis kuvvetler olaylari... zalimlerin yaptiklari...
Trump gelcek basimiza dert olcak eyvah tuh muh diyoruz mesela... ama her ne olursa olsun Allah herseyi hakkiyla bilendir diyebilmek çok gûzel bir sey
Yani bize ser gözükende hayr olanlar vardir biz bilmeyiz o bilir
Ona teslim olabilmek nasip olsun insallah
Araplarin diline pelesenk olmus bu Alalh herseyi en iyi bilendir. Böyle her olayda bunu söyleyebilmeleri çok degisigime gitmisti benim ama tabi sonra anladim ki bir kismi icin sadece adet olarak diline dolanmis söyleyip geciyor ve bunu harekete gecmemek icin bahane yapiyor estagfirullah.
Buna da üzülüyor insan tabi böyle silkeleyesim geliyor araplari burda cogu zaman hani yani basindaki filistine bak suna bak buna bak kendi ülkendeki yanlis seylere bak bak kardes yanlis yere gidiyorsunuz diyorsun diyecek oluyorsun.
Biz napabiliriz ki Allah herseyi bilendir o yapiyor deyip bir bosveriyorlar.
Yani Allah sana akil ve irade de vermis
Hereeyi önüne sercem getircem demiyorki sebepleri fiili dualarimizi da yerine getirmemiz gerekiyor
Estagfirullah yani bu konuda onlara önyargiliysam Rabbim beni affetsin ama gercekten üzülüyorum ve çok sinirleniyorum.
Sebe’ Suresi | 49
De ki: “Hak (din olan İslâm ve Kur’an) geldi; zaten batıl, ne bir şey meydana getirebilir ne de eskiyi geri getirebilir.” [krş. 17/81]
Âh...
Yine hz ömer dizisinden örnek vercem ama orda surekli eski cahiliye donemine donmek isteyenler var ya boyle soylari üstün olanlar köleleriyle ayni konumda olmak istemeyenler...
Basta direniyorlar ama sonra anliyorlar ki... hicbirsey eskisi gibi olmayacak
Bir sahabe vardi hatta ismini hatirlamiyorum o cok sik soyluyordu
Sebe’ Suresi | 50
De ki: “Eğer ben (haktan) saparsam, ancak kendi aleyhime sapmış olurum. Eğer doğru yolu bulmuşsam, Rabbimin bana vahyettiği (Kur’an ve hikmet) sayesindedir. Doğrusu O, hakkıyla işitendir, bize çok yakındır.”
Kendimizden bilen nefsimize hitaben...
Sebe’ Suresi | 54
Artık kendileriyle, arzuladıkları şeyler arasına set çekilmiştir; tıpkı bundan önce benzerlerine yapıldığı gibi. Çünkü onlar (kıyamet ve azap hakkında) endişe veren bir şüphe içinde idiler. [bk. 35/37; 39/57-58; 70/11-14]
Burda ki dipnotta da bu arzu edilen sey ahirette inkar edenler dunyaya geri dönmek isteyecekler diyor bunu arzulayacaklar
Biliyorsunuz istek ve arzu arasindaki farki... arzu cok cok istenek demek. Siddetli istemek.
Iste onlarda yaptiklarini duzeltmek icin dünyaya dönmek isteyecekler
Cok çok isteyecekler ama arzuladiklari bu seylere set cekilcek niye çünkü verilen süre bitti artik denilecek. Artik geri dönüş yok denilecek.
Âh... ne fena bir hâl düşünsenize...
Bir kisa film vardi cook eskiden böyle ruyasinda tabuta konuluyor ve izliyor kendini insan sonra kabire konuluyor ama ruyasinda canli ve acin diyor daha ölmemeliydim daha cok isim vardi daha genctim daha su daha bu vs vs
Bir ses yankilaniyor GECTI ARTIK GECTI
onun gibi... daha.... dediklerimize BITTI ARTIK BITTI denilecek.
Rabbim o gün Kitabi sag eline verilenlerden eylesin. Endiselerimizden bizleri emin kilsin.
Gecmeden gec olmadan tövbe edenlerden eylesin
Insallah
16 Mayıs 2017 Salı
Hasret
Hasret nedir bilir misiniz?
Hasret dikenli teldir.
.
Nefes alırken batan yerlerden böyle kurtulmaya çalışır acıtır.
Nefes verirken gögüs kafesin daralırken böyle iğneler derinlere girer.
Ne almayım ne vermeyim nefes de acımasın diyebilirsin. Her türlü acır. Acıtır.
.
Ol sebepten hasretin aması olmaz.
Amalarla hasret hafifletilmez.
En fazla üflersin yaralarina bi serinlik hoşluk gelir bir ara hafifler gibi olur acısı o kadar.
.
Bunçün hasret yüklü insanlara amalarla gelmeyin kabul edin ve üfleyin usulca üstünden hı?
.
" Sinesinde halîde bir hançer
Sallanırdı teneffüs ettikçe;
Rahm ile titreşirdi hâk ü hacer,
Ânın enfâsını işittikçe! "
.
Nâme-i leyâl
Bir ninni ile rûh-ı leyâli uyutursun,
Ervâha eder da'vet o ninni
Bir hâb-ı muganni!
Bir hâb-ı muganni ile rûhu avutursun;
Bir hâb-ı mugannide gönüller
Rü’yâları dinler!
Ey bâd-ı muganni ki hedâıkda verirsin
Her nağmeye, her saza muâdil
Yapraklara bir dil...
Ey bâd-ı muattar ki semâdan getirirsin
Her zümreye bir nâme-i hoş-bû,
cû...
Bir ses getir ondan bana ey bâd-ı peyem-res,
Bir şeb getir ey bâd-ı peyem-res,
Ondan bana bir ses!...
Ey bâd-ı peyem-res getir ondan bana bir ses,
Yâhûd götür ey bâd-ı şebângâh
Benden ona bir âh!...
Ey dağların en sâf ü tabiî nakarâtı,
Tekrîr-i sürûdunla ağaçlar
Cûlar gibi çağlar!
Dağlarda akan çeşmelerin hoş namagâtı
Eyler seni, ey bâd-ı tabîat,
Dağdan dağa da'vet!
Isâl-i terâne!
Mizmâr-ı serâdan gelen âsûde nevâlar,
Cûlardaki sâzende hayalât,
Dağlardaki esvât,
Ebhâr u sevâhildeki bîhûde sadâlar
Vermez dil-i şeb-hîzime ârâm;
Etmez beni hoşkam!
Ben neyleyim elhân-ı yek-âheng-i cihânı?
Ey lâne-i seyyâl-i mezâhir,
Ey bâd-ı meşacir,
Anlat bana bir dildeki âheng-i nihânı;
Gönder bana bir zemzeme-i sâf,
Bir nağme-i şeffâf...
Sevdâ
Hakikat-i Sevdâ
Cenap Şahabettin
Bir şüphe-i hissiyye ile dalgalanır dil;
Bir heykel-i gül-rû dikilir kalb üzerinde;
İnsan bütün ahzân ü meserrâta muâdil
Bir tatlı dönüş hisseder âvâre serinde
Her cevf-i hayâtî, sevilen şeyden ibaret
Bir lem'a-i nev, şaşaasıyla eder ihfâ;
Bir berk arkasından ederek ömrü temâşâ
Bin müddet için göz kamaşır... İşte muhabbet!
Pek boştur o his, lakin o boşlukla dolar dil;
Âfâk-ı hayatiyyedeki cevfi o örter;
Herkes hep o boşlukta arar bir tutacak yer
Pîrâmen-i ömründeki girdâba mukâbil
Sevdâya mukabil duyulur ruhta her gâh
Bir def-i peyâpey ile bir cezb-i peyâpey;
Bir istiyor insan onu, bir istemiyor... Âh
Sevmek bile doğmak gibi, ölmek gibi bir şey!
5 Mayıs 2017 Cuma
Araf sûresi
Bakara Suresi | 286
Allah kimseye (ibadet ve itaatte) gücünün yettiğinin dışında (üstünde) teklifte bulunmaz (herkesin) kazandığı (iyilik) kendi yararına; yaptığı (kötülükler) de kendi zararınadır. “Ey Rabbimiz! Unutur veya (kasıtsız) hata edersek, bizi (ondan) sorguya çekme! Ey Rabbimiz! Bizden önceki (itaatsiz ümmet)lere yüklediğin gibi, bize (zor/helak edici) bir yük yükleme! Ey Rabbimiz! Gücümüzün yetmediği şeyleri de bize taşıtma! Bizi affet, bizi bağışla, bizi esirge! Sen Mevlâmızsın; küfre sapan, seni tanımayanlara karşı bize yardım et/zafer ihsan eyle.”
A’râf Suresi | 128
Musa, kavmine: “Allah’tan yardım isteyin ve sabredin Şüphesiz ki yeryüzü Allah’ındır. Kullarından dilediğini ona mirasçı yapar. (Güzel) âkıbet (Allah’ın emirlerine) uygun yaşayanlar içindir.” dedi.
A’râf Suresi | 131
Onlara iyilik (bereket) gelince: “Bu bizim (hakkımız)dır.” derler. Eğer onlara bir kötülük (kıtlık) ulaşırsa, Musa ile onun beraberinde olanları uğursuz sayarlar. Haberiniz olsun ki onların uğursuzluğu (amelleri sebebiyle) ancak Allah katındandır. Fakat çokları (Allah’a ve dinine karşı tavır aldıklarından asıl uğursuzluğun kendilerinde olduğunu) bilmezler (inananları küçültücü çeşitli isimlerle yaftalarlar). [krş. 7/95-96]
A’râf Suresi | 146
Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları âyetlerim(i anlamak)tan uzaklaştıracağım. Onlar her türlü mucizeyi görseler de ona inanmazlar, doğru yolu görseler, onu yol edinmezler; (fakat) azgınlık yolunu görürlerse, yol olarak onu edinirler. Bu, onların âyetlerimizi yalanlamalarından ve onlar(ı anlamak)tan gafil olmalarındandır.
A’râf Suresi | 157
O (Ehl-i Kitab ola)nlar ki yanlarındaki Tevrat ve İncil’de (adını ve özelliğini) yazılmış olarak bulacakları, ümmî peygamber olan (son) Resûl (Muhammed)’e uyarlar. O (Peygamber), onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder. Onlara temiz/hoş şeyleri helal, (kendilerince helal saydıkları veya amel olarak) pis ve murdar şeyleri de haram kılar. Onlar(ın sırtın)dan ağır yükü ve üzerlerinde olan zincirleri (zor teklifleri) kaldırır. Artık ona inanan, ona hürmet eden, ona yardım eden ve onunla beraber indirilen nura (Kur’an’a) uyanlar var ya, işte (dünya ve âhirette) kurtuluşa erenler sadece onlardır. [bk. 2/146]
A’râf Suresi | 163
(Resûlüm!) Onlara, deniz kıyısındaki o kasaba (nın başına gelen felaket)i sor. (Hani onlar, Allah yasak ettiği halde), Cumartesi gününde (balık avlama yasağını dinlemeyip) haddi aşıyorlardı. Çünkü (onların, ibadete saygı gösterip tatil yaptıkları) Cumartesi günü, balıklar sürüler halinde meydana çıkarak onlara doğru gelirlerdi. Cumartesi dışındaki günlerde ise gelmezlerdi. İşte itaatten çıkmaları sebebiyle, biz onları böyle imtihan ediyor (belaya uğratıyor)duk.
A’râf Suresi | 169
Nihayet onların ardından yerlerine birtakım (kötü) kimseler geldi ki (onlar), Kitab’a (Tevrat’a) mirasçı oldular, şu en değersiz/aşağılık (dünya)nın malını (haksız ve yanlış hüküm verme karşılığında değişip) alırlar ve: “Biz (nasılsa) bağışlanacağız.” derler. Kendilerine ona benzer bir mal/menfaat daha gelse onu da alırlar. Onlardan, Allah hakkında hakikatten başkasını söylemeyeceklerine dair Kitab üzerine kuvvetli söz alınmamış mıydı? (Evet alınmıştı.) Halbuki onlar, onun içindekini de (durmadan) okumuşlardı. Âhiret yurdu, ‘Allah’ın emrine uygun yaşayan/günahlardan sakınanlar’ için daha hayırlıdır. Hâlâ (akıllanıp) düşünmeyecek misiniz?
Halbuki onlar icindekini dr durmadan okumuslardi 😢 âh... anlamadan yasamadan okumak... sadece okumak ise yaramiyor idrak etmek yasamak hissetmek lazim ayetleri... israilogullarina benzemekten Rabbim bizleri korusun. "nasilsa bagislanacagiz " ahh ki ahh... nasil emin olunur...
A’râf Suresi | 170
Kitab’a sımsıkı sarılan (Kur’an’ın hükümlerine göre hareket eden) ve namazı dosdoğru kılanlara gelince, şüphesiz biz böyle iyiliğe çalışanların mükâfatını zâyi etmeyiz.<b></b>
A’râf Suresi | 175
(Resûlüm!) Onlara (o yahudilere) şu kimsenin haberini oku ki biz ona âyetlerimizi vermiştik de o bunlardan sıyrılıp çıktı (küfre meyletti). Böylece şeytan onu peşine taktı, o da azgınlardan biri olup çıktı.
A’râf Suresi | 176
Eğer dileseydik onu, âyetler ile (iyiler derecesine) yükseltirdik. Fakat o, yere (aşağılık dünyaya) meyletti ve hevesinin peşine düştü. Artık onun durumu köpeğin hali gibidir ki üstüne varsan da dilini çıkarıp solur, kendi haline bıraksan da yine dilini çıkarıp solur (aşağılık bir haldedir). İşte âyetlerimizi yalanlayanların durumu budur. (Onlara) bu hadiseyi anlat; olur ki iyice düşünür (öğüt alır)lar.
Kendisine dünyalik verilince ve pohpohlaninca degisenler... 😬😔
Hz ömer kendisini övenleri azarlardi sen nefsin icin bana.bunlari söylüyorsun derdi.
Kim güzel sözler duydukca pohpohlandikca kalbinin degismeyeceginden emin olabilir?? Var mi ben asla degismem diyen??
Bazen üzülsekte elestirilmek aslinda daha iyi. Birakin insanlar eksiklerimizi söylesinler nefsimzi kabartmaktan daha iyi degil midir.
Ayetteki yahudilerdemi o sahis gibi olmaktan Rabbim korusun bizleri insallah
Artik onun durumu köpegin hali gibidir diyor ahh..
Her an dan korkmamiz gerek gibi
Dünyada sacma seylere endiselenene kadar acaba bugun ayette gecen köpeklere benzetilen insanlara maymunlara dönusturulwn insanlara benzedimmi diye sorsak endiselensek... baska bir dert bulamayiz kendimize
Çok hassas mevzular bi an ayagimiz kayabilir
Mazallah
Rabbim bizleri hak konusan bizi hakka davet eden kullariyla beraber eylesin insallah bizleri de Onun yolundan sasirtmasin.
A’râf Suresi | 179
Andolsun ki biz, cin ve insanlardan birçoğunu cehennemlik kıldık; çünkü onların kalpleri vardır, onlarla (ilâhî hakikatleri) anlamazlar; gözleri vardır, onlarla (İslâm’a ait gerçekleri) görmezler; kulakları vardır, onlarla (İslâm’a dair emirleri) işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibidirler, hatta daha aşağı/daha şaşkındırlar. İşte onlar, (düşünce, inanç ve yaratılış gayesinden ve Allah’a kulluktan) gafil olanların ta kendileridir. [krş. 8/22; 25/44; 32/13; 51/56; 67/2; 95/5]
A’râf Suresi | 180
Esmâü’l-Hüsnâ (en güzel isimler) ancak Allah’ındır. O halde O’na, onlarla dua edin. O’nun isimleri hakkında eğriliğe sapanları terk edin. Onlar yapmakta olduklarıyla cezalandırılacaklardır.
Bu tür felaketleri uyarilari yaptiktan sonra dikkat edin usulunu ve neye yaklasmamiz neyden kacmamiz gerektiginide söylüyor Allahu teala. Şefkati hissedebiliyor musunuz... sübhanallah.
Tam böyle korkup ümitsiz olcaz arkadaki ayetler... ne güzeller...
A’râf Suresi | 181
Yarattıklarımız içinde (öyle) bir ümmet vardır ki (batıla bulanmış ve batıl birlikteliğinde olmayarak) hak ile rehberlik ederler ve onunla adaleti sağlarlar. [krş. 2/42]