'' Kimileri dönüp dönüp aynı şeyleri yaşadığımı sanabilir. Bazen ben de öyle sanmaktan kendimi alamıyorum. Ama her seferinde, olayın bir başka yönünün karşıma çıktığını fark etmem gerekiyor. ''
'' İnsan sadece ne aradığını değil, aradığı şeye(her neyse o) nasıl ulaşılacağını da bilmeliydi.
başkaca söylersem, tevekkülü hak etmem gerekiyordu. Tevekkülü bir çabayla hak edecektim. ''
'' İşte o zaman ağzımdan çıkan: ''beni doğru yola ilet'' cümlesini fark ettim. Evet, aynen bu cümleyi söyledim. Ama bu, dümdüz, vurgusuz, noktasız, virgülsüz, bir cümle değildi. bu, düpedüz bir yakarıştı. eğer oraya giden yollardan ancak bir tanesi en kestirme ve en doğru yol idiyse, bu durumda, benim farklı bir yolu denemem( bilerek de olsa bilmeden de olsa) sapma'yı tazammum edecekti. bilmeden de olsa dalalete düşmüş olacaktım.
Yakarıyordum, çünkü ben bilmesem bile, doğru olan bir yol vardı; yakarıyordum, çünkü ben özgürlüğe (veya nietzsche'nin deyişiyle bağımsızlığa) yazgılıydım. Yani benim için mümkün olabilecek başka karar verme tarzları da vardı, ama bunlardan ancak bir tanesi en doğru olandı.
'' beni doğru yola ilet yakarışı, aynı zamanda bir talep ve bir buyruk edası taşıyordu. Yani bir şeye ''ol! '' diyordum. Olmasını istediğim şeyin olması için onun olmasına yardımcı olmam gerektiği de alttan alta kendini duyuruyordu. Bu dayatmayı fark edince, o adrese doğru ilk adımımı: '' bismillah'' diye atmaya pervasızca teşebbüs edebildim. Öyle yaptım. Bu, aynı zamanda, benim, tevekkülü hak etmek için giriştiğim teşebbüsün de başlangıcıydı. ''
acemi yolcu_ Rasim Özdenören
''Tevekkülü hak etmek''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder