30 Ocak 2015 Cuma

Kuyu

İçimdeki kuyuyla yüzleşiyorum şu günlerde...
Yolculuk, gitmek, gurbet... akla düştükçe ben de düşüyorum bu kuyuya...

Küçüklüğümüzde sıkça gördüğümüz rüyalardandır hani.. Kendini balkondan aşağı bırakırken hissettiğn o korku düşme hissi büyür ve büyür... ama düşünce bir şey hissetmeden yeniden çıkar ve atarsın kendini... yeniden yeniden yeniden...


İşte böyle bir kuyu ben de ki de... Evet büyüdüm ama artık uyanıkken görüyorum o rüya parçalarını... akla düşen ansızın düşen sahneler içerimde kocaman derin ve karanlık bir kuyuya düşüyorum hissi uyandırıyor. Ve ne hikmetse yürümeye devam ediyorum. adeta düştükçe yeniden çıkıyormus gibi balkona...

işte böyle gözümün önüne düşen anlardan birkaçı şöyle;
Gittiğim gurbet ülkenin insanlarının yüzlerinde gözlerinde donukluğu görüyorum. Bir zamanlar yanımda çalışan iş arkadaşım Chelsea' yle dert yanmaya çalıştığım zamanlardaki gibi... Ne kadar anlatsamda veremiyorum sana asıl duygumu ifade edemem içimdekileri...bu yabancı dille duygumu ifade etsemde aynı şey değil... gibisinden sözlerdi sanırım. neyse...

 Aklına gelebilebilecek her şey her şey yabancı... bir otobüse binmek yürümek karşıdan karıya geçmek alışveriş yapmak selam vermek vs.. Lakin yanlış anlaşılmasın tam aksine şikayet değil; şöyle ki bunların bu tür gündelik alışkanlıklarımızı değiştirmenin insanda farkındalığı diri tuttuğuna inan ve bunu özellikle isteyen, taleb eden biri olarak ben... yine de bunları düşünürken kendimi o kuyuda görmeden edemiyorum. Hem arzuluyorum hem de midemde düğümleniyor korkularım. Garip bir muamma.

Hasılı zaman geçtikçe öyle bir an gelir ki... Beni anlayan, bakmasa dahi anlayan dostların hasreti insanın içini oydukça oyar adeta... nasıl tüter nasıl beklersin o sıcaklığı anlatamam. işte derinleştikçe bu istek kuyuya düşmeye devam edersin yüreğindeki o sızıyla..

Günlük koşturmacalarımın arasında ansızın zihnime düşen bir başka kare daha...
Cebelleşmekteyim mimarlıkla... Çaresizlik, vakitsizlik, uykusuzluk... midemde ağrılarla kıvranıyorum ve atıyorum kendimi kuyuma...

Bir mekanda uyanıyorum sonra. Kalabalık gülüyoruz hepbir, bazen bakıyorum sadece izliyorum bazende konuşmaya dahil oluyorum. Bir yandan yeni ülke insanlarıyla hoş sohbet etmeye çalışırken bir yandan kültür  ve inanç farkını görüp hem iyi bir müslümanıtemsil etmenin ağırlığıyla hareketlerime dikkat etmeye çalışırken hem de kültür şokunun etkisine girmeden soyutlanmadan toplumda var olmaya çalışıyorum. Ve akşam olup eve giderken gözlerim hemen o kuyuya boşalıyor...
Hesaba çekiyorum kendimi an be an...
Bi an ortamı kurtaramamış bir erkekle tokalaşmak durumuna girmişsem ola ki... yahut namaz vakitleri etrafı kolaçan edişim uygun bir mekan bulmam kıbleyi bulmam bir yandan gruptan kopmadan bir yandan hesaplar yapıyorum içimde. ve bu hesapların yanlışları ve doğrularıyla boğuşuyorum işte dönüş yolculuğunda...
Ne kadar müslümandın bugün...
Ne kadar yaşadın...
Ne kadar hissettin...
Ne kadardı gafletin...
Rabbe nerde uzaklaştın...
Yahut olmuşsa hoş bir başlangıç nasıl devam etmeli...
Sünnetleri ne derece yaşadın ne kadar doğru uyguladın ki bir etki bıraktı.
Nefret ettirme sevdir!
Gülümse...
Öğrendikleri ve önyargılı oldukları müslümanlığın doğrusunu yaşat ve göster onlara...
zor belki herbirini kontrol etmek ancak yaşa ki bu huzuru teslimiyeti hissettir gülümsemenle... gülümse...
öfkeli ve endişeli olma..
Müslüman Rabbe teslim olandır...
...
Suratıma suratıma çartığım bu replikleri görüyorum. Ve gördükçe çırpınışı hissettikçe kuyuda seyrediyorum kendimi...
Yeniden uyanıyorum saçma sapan bir yerde bir uyarı bir his yeniden atıyor beni kuyuya...
Yalnızlık bilinmezlik acizlik hissi...

Yine daha gitmeden oradayım buradayken şurda burdayım. gidince de kuyularda... Mekansızım derken kendimden için ''lamekan'' diye tanımlarken kendimi... Anlıyor musun şimdi neden?
Kaybolmuşum.
olduğum yerler de bir o kadar yabancı bana
olamadıklarımsa bir başka yakın ancak aynı zamanda da uzak.
Yakınlık ve uzaklık arasında arafta gibiyim.
Varlık ve yokluk arasında meçhuldeyim.
Bir yanda kendim olmaya çalışan ben kendimi tariflemeye anlamaya çalışıyor.
Diğer bir yandan toplum zindanından geçmiş zindanından kurtulup kapitalizm ve yabancılaşma ile mücadele ederken, müslüman olmaya çalışıyor... Değerlerini kaybetmemeye Korumaya çalışıyor. Dahası yozlaşmış tanımadığı yahut yanlış öğretilmiş bir değer varsada değiştirmeye çalışıyor.
Bunların arasında canbazın oynadığı ipte dengede durmaya çalışan ben bir o yana bir bu yana yalpalıyor ve hayat neredeyse yaşamak yerine, ayakta kalabilme mücadelesiyle geçiyor.

Korkuyorum evet!
Gelecek korkutmaz müslümanı bilmiyor musun heyhat!!
Rabbe emanetiz evvela...
Rabbim kuyumu umut kuyusu yap ve beni bu imtihandan alnı ak çıkar yusufu kurtardığın gibi beni de korkularımdan acizliklerimden senden uzaklaştıran zaaflarımdan, bilinçsizliklerimden, gafletlerimden kurtar.

Ne olur imtihanımda beni muvaffak eyle...
Benden Razı olacağın bir Kul eyle, Kur'an ile ahlaklandır...

Amin...

Hiç yorum yok: