16 Eylül 2013 Pazartesi

hüvelbakiyi görüp ders alan kücük böcek misali


Ne aradığımı bilmeden daldığım mekanlardan biri oldu Aşiyan mezarlığı.

Girişte solda hemen yahya kemal in mezarını görür görmez, gözleriniz hemen dizeleri okumaya koyulmuştur bile;

'' Hafız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış;
Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle.
Gece; bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
Eski Şiraz'ı hayal ettiren ahengiyle.

Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde;
Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.
Ve serin serviler altında kalan kabrinde 
Her seher bir gül açar;her gece bir bülbül öter. ''
Yahya Kemal


 Hüvelbaki, http://isiksavascisi.blogspot.com/2013/04/huvel-baki.html

 hikayesi geçen adamla karşılaşıyorsunuz hemen solda bir kaç basamak inince, beklemediğim bir anda dikiliverdi karşıma. kendimi küçük böcek gibi hissettim ders almak için uzun uzun baktım. 4 bir açıdan seyrettim. hüvelbaki... baki olan yalnız Allahtır! Sahi tesadüf diye bir şey yoktur müslümanın hayatında.
sahi o zaman neyin tasasıydı bu taşıdığım,
neye endişenmiştim günlerce kafamda dönenler, ahh beni benden edenler... bilincimi kaybederek uyuşmuş bir halde dolaştım sonrasını... sahi ya ''hüvelbaki'' diyerekten sayıklarcasına... hatta ruhuna fatiha yazan tasları gördükçe okumaya çalıştığım fatihaları bile toparlayamadığımı hatırlıyorum bi zaman. bilinsizdim. belkide uzun zaman sonra ilk kez kendimden kaçabildigim bi andı. boştu zihnim, belkide uyuşuktu. ama hissetmiyordum kendimi. sanki ben yoktum.

Bir bir gezdim mezar taşlarını yılların farkını gördüm statünün farkını herkim olursa olsun uzanmıştı oraya. kimisi mermerdendi kimisi taştan kimiside öylece. Farkedermiydi artık. kalanlar için farketmişmiydi... gidenler hele oralı olurmuydu sanıyorduk.

 Garpti, şehre temas eden mezar cephelerinden insan sesleri araç sesleri geliyordu. bi cephesi deniza bakıyordu gemilerin siren sesleri bi cephesi sahil yoluna piknik yapanların o kahkahaları, ve evet mezarla villaların bakıştığı da bir cephe vardı.

insanoglu villalardan kalkıp su kücücük tabuta giriyordu ya... yaşarken villada yaşadı burda da villa tipi olacak diyebilen var mıydı aralarında? bilmem baktım uzun uzun o bakışmalarına ama dilsizdiler manidardı ama bi o kadar da zordu idrak etmek, ayırt etmek.









Ayıcık şeklinde mezar taşı hüzünlü müydü ne? neyeydi hüznü? bırakıp gittiklerine mi? yalan yanlış yaptıklarına mı? daha fazlasına mı? yada sevinç gözyaşlarımıydı Rabbe kavuşmanın? ayırt edemezdim ama hüzün mü sevinç mi ayırt etmeye çabaladığım bir mezar taşıydı. Üzülse neye üzülebirdi... nedense sevinç gözyaşısı olmasını diledim.



Merdivenleri hep sevdim mezardakilerde beyaz mermer aralarında ayrıca hoştu. basmak basamak çıkıyordum basamak basamak ders alıyordum. basamak basamak siliniyordu zihnim, benliğim...



 YA RAB rahmetini esirgeme!....
  YA RAB rahmetini esirgeme!....
  YA RAB rahmetini esirgeme!....

Hiç yorum yok: