
Zihnim uyuşuk gibi,
Hissiz gibiyim ya da çok hisli gibi de…
Ruhsuz gibi bir o kadar da gözlerim dolmaya muktedir…
Yorulmalı mıyım? Bu günlerde epeyce uyuyorum sanırım, oysa
bedenim yorgun düsmeliydi ki düşünmeyeyim,
Koşu bandım olaydı ya sahi? Saatlerce koşup çatlayana dek
yorulana dek çırpınaydim ya,
Hıh… Koşu bandı mı dedim ben, işi gücü olmayan modern
insanın icadı, yorulamayan insanın yorulmaya can attığı icad…
Sahi kolaylaştırdıkdı her şeyi ya, zamanmız olacaktı
yorulmayacaktık hani… böylece mutlu mu olacaktık, yorulmamak mıydı mutluluk…
Yanışlıklar var sanki, doğrularımızda yanlışlar… ahh…
Eskilerin tarlalari gibi değil ya uğraşımız hani yorulup da
yattığımız yeri begeneceğiz…
Ahh ki ahh önce yorulmamaya çabaliyoruz sonra yorulmaya…
ığsanoğluyuz vesselam; sılaya gider evi özler eve gelir sılayı özler, bekarken
evliliği ister evlenir bekarlığı özler demiş idi kuşçu.
Sızı var ise… yoksunluk var ise; iyidir vesselam. Yalvarış yakarış
hasıl olur, acz insan aczaniyetini kabul eyler.
Sızı yoksa bolluk vardır bolluk sıkıntı ve boşluk getirir. Gereğinden
fazlasına makil olanların derdidir sıkıntı demiş Schopenhauer, sıkıntıyla sızlandığım bi
vakit şükürsüzlük içindeki benliğime dank etmişti bu sözleri… öyle ağır
gelmişti ki…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder