31 Ağustos 2017 Perşembe

'Kendine Doğmak'


Animasyonu izlerken hastanın doktora bagırdıgı sahnede Berin Tuncel farkındalığı ile bağırdığımız kişiler aslında kendimiziz kendimizi ikna etme çabası demişti

izledikçe filmin sonunda baş karakterimizin aslında doğmak üzere olan bir bebek oldugunu ve dışarı cıkmaya direndigini anlarken aslında doğmamakta inat ederken kendine inat ettigi yaratılışına bağırdıgını bunu da stabil durumda kalıp güvenligini sağlamaya çalısırken yaptgını farkediyoruz
animasyonda muhakkak bir çok farklı yönden bakılarak bir çok şey yazılabilir zamanla aklıma geldikçe bu başlığın altına yazabilmek için bu başlığı açıyorum

Kendine doğmak kitabıyla oldukça paralellik gösteren bu animasyon aslında kitabın bizlere direndigimiz şeylerle kendimizle yüzlesecegimizden haber verirken aslında gözümüzde büyüttügümüz şeylerin icine hapsoldugumuzu ve kendi zindanımızı kendimiz oluşturdugumuzu da ifade ediyor aslında alttan mesajlarla

Ne sancılı iş doğmak!
Kendinle yüzleşmek!
Kaçtıkça kendini bulmak!
Hep kendin
kendin
kendi!




'Içeri almayacak olan sizsiniz'

" Hatalar yanlışlar 
dışarıda yok değil 
VARLAR.
Lakin onları içeriye almayacak olan sizsiniz. "
Berin Tuncel

30 Ağustos 2017 Çarşamba

Sor! Konus! Dinle! YArgilama!


"ask their names, dont assume it"

 suriyeli aktivist amal kassir in ted talks daki slogani. Video muslumanlarin terorist olarak sifatlandirilmana tepki olarak yapilmis olsada oyle guzel anlatilmis ki insanlarin toplumdaki yerleri ve sifatlari ve bizlerin onlari gordugumuz sekilleri
 suan dunyada boyle onyargilar var ama Turkiyede de sikintisi cekilen bir konu ve bu slogani o sebeple birbirimizi degerlendirirken de dusunmemiz icin buraya tasiyorum.
 insanlara lakab isim sifat sormak yerine gorunuslerine gore tahminler yuruterek hikayesini dinlemeden otekilestirdigimiz insanlara bunlari yapma! Basta kendini zindana atiyorsun sonra onlari ve toplumcak kendimiz uretiyoruz kendi zindanlarimiz ve boguluyoruz! nefes alamiyoruz farklilasamiyoruz ozellesemiyoruz biricik olamiyoruz! oysa ne kadarda biricigiz her birimiz?!
 sor
 tani
 konus
 dinle
 yargilama
 ahmet hakan ın fatıh sultan mehmet ıcın 'cokta tıpık bır müslümana benzemiyor' dedigi gibi... Tipik bir musluman kimdir Allah askina? kimdir tipik bir falanca? filanca? giydiklerimiz? sac sakallarimiz? hangi ulkeden nerden geldigimiz? hangi sehirli oldugumuz? hangi okula gittigmiz hangi meslek sahibi oldugumuz? hangisi bizi tipiklestiriyor? Biz mi tipiklesiyoruz yoksa tipiklestiriliyor muyuz??
 insanları tipiklestirmek....
 kimsin
 o kimden cok neden nasil gorundugumuz neye benzedigimizle var oluyoruz ve o sekilde tum hayatimizi devam ettirmek zorunda birakiliyoruz ve bu sebepten! mutsuz oluyoruz
 tamam toplumda hepimizin maskeleri var her ortamda baska birer maskeler kullaniyoruz
 ve tamda u sebepten ir yazar diyor ki eger bir insani tanimak istiyorsan onun butun ortamlarindaki maskelerini gormen lazim.
 evet oyle... maskelerimiz var bunu inkar edemeyiz ama bu maskelerin altina mi sikisip kaldik? Kendimize zindan mi ettik? Bunu sorguluyor musunuz?
 aslinda o maskeler altinda herbirimiz dnalarimiz kadar biricigiz ve ozeliz ama sorun su ki neden neden biricikligimizi neden aynilastiriyoruz kendimizi ve baskalarini tipiklestiriyoruz? Tipik bir muhendis kafasi tipik bir akademisyen? tipik dogulu? tipik bir izmirli? tipik bir bogazicili? tipik bir....
 sormadik diye mi
 sormadilar diye mi
 peki onlar yaptiysa biz devam ettirmek zorundamiyiz?
 neden kim icin nasil kimden kiymetli
 biz biz olamiyorsak...
 kendi ic dunyamizdan daha deger verdigimiz bir dis dunyaya hapsoluyorsak nasil ozgurlesebilir insan?
 ic dunyasina yurumeye cesaret edemeyen insan sizce disarda yuruyor mudur yoksa demir parmaklik arasinda midir
 nasil mi?
 dusunsene seni sen olmaktan vazgeciren seyler neler
 dusunsene seni durduran nedir
 burda haydi seni yargilayanlara dalalim yuhalayalim lanet edelim demek istemiyorum onlar yapiyorsa sen yapma diyorum gozlemle kendini bundan sonra... ne cok bu kisi kesin boyledir diyerek uzak durdun? sormadin adi nedir neden onu secmis neden onu yapmis ve neden nasil bunu hissetmis? hikayesini dinlemeden kac kisiyi silip attin...
 her insan biriciktir ve her insanin sana ve etrafina bir seyler verebilme kapasitesi vardir insanlari okumayi denemeyeli kac zaman gecti?
 insani okumak? denedin mi sen hic?
 insani okumak? tahmin etmek degil bakin okumak sormak dinlemek gozlemlemek izlemek ve bir kitapta gordugunuz ve off bunu unutmamamm dediginiz cumleleri cizdiginiz isaretlediginiz ve bir yere not ettiginiz gibi etrafinizdaki insanlardan topladiklairnizin kacini dusunup degerlendirirp not edip sizce versiyonlarini dusunmuyorsunuz? etrafinizdaki insanlar sizce tesadufen mi etrafinizda? peki neden dunyada milyonlarca insan varken o an orda ayni ortamda berabersiniz? anlamsiz mi sizce? sizin ona onun sana verebilecegi hicbirsey ama hicbirsey yok mu??

 o sebeple
 sen tahmin etme
 haydi sor ismini insanlara
 kim olduklarini neyi neden nasil yaptiklairini sor
 korma! sormaktan kormma! dinlemekten korkma!
 otekilestirmekten kork bir sey duyamadan onu yollamaktan kork bir sey veremeden onu gondermekten kork.
 isimler verme sifatlar koyma onune sadece sor ve dinle paylas ver
 olmaz mi?
 cok cok cok mu zor?
 neden?
 ama ona falanca mi diyorlar?
 peki ya ondan duyacagin bir kelime hahaytindaki perdelerden birini kaldiracaksa? bakis acini degistirecekse?
 ya yanlissa o sifatlar onyargilar ve sen bir dostu bir esi  bir kardesi bir agabeyi bir kizkardesi bir komsuyu bir ahbabi bir yolculuk arkadasini bir eyvallah vereneni bir ansizin yuzunu gulumseteni kaybediyorsan?? sence bu ufak gozuken seyler ya hep hep hep kazanmaya calistiklarini ansizin bir anda sana verecekse aslinda?
 onca caba yersizse hadi? sadece dogru zamanda dogru yerde insanlari kucakladikca acikcaksa kapilar?
 neden setler cekiyoruz?
 neden zorlastiriyoruz?
 neden kafamizdakiyle bakiyoruzda onun kafasindakileri de bizimkini eklemiyoruz?
 neden?

27 Ağustos 2017 Pazar

Güçler dengesini bırak artık Türkiye!

Yusuf kaplanin "Laiklik dogmasi ve sopasi" adli yazisi ve Turkiyedeki güçler dengesi hakkinda:

Sunu söylemeliyim ki laiklik mevzusunda şahsi görüşüm laikligi desteklemesede, bu dogmanin Türkiye geçmişinde yaşanmışligini kabul etmek gerekir. Ha yaşandıgını kabul ediyor yazıda zaten. Ama yanlış yaptıgı bir şey var cephe alıyor! ve karşı cephesine geçip karalayıp yuhalayıp bırakıyor saldiriya geciyor! Bu yazı neden 5 10 yıl önce yazılmadı da şimdi yazıldı? sorusunu düşününce çok da samimi gelmiyor bu yazı.

Turkiyeyi en cok gerileten bu güçlerin savaşı. Sag ve Sol kavgalari. Dogru yapilan seylerin guc govde gosterisi sebebiyle yikilmasi. Birlestirici degil ayirici davranilmasi. Toplumda bile birbirimizi dinleyememe gruplara ayrilma mevzusu.

Suanda sağ kesimin yeni düzenini güçlü bir sag yöneticiden cesaret alıp vurup da güclenmesi degil yapılan yanlışların analizleriyle o halde şimdi ne yapabilirizi sorgulamali yaralari sarici yaklasmali ve daha kucaklayıcı daha geniş perspektiflerden bakabilmesi gerektigine inanıyorum. Eger suan sag kesim denilen güruh pozisyonunu rahatlamaya alır ve bu tür gafletler yaparsa yine türkiye tarihinde gördüğümüz gücler sol kesime gectiginde baska bir dogma dayatmasiyla karşılascak türkiye demektir. Bu sag ve sol kesimin birbirine dayatmaları ve gücü nisbetinde yıkıp yapmalarından Türkiyenin acilen vazgecip herkesi kucaklayıcı onarıcı besleyici büyütücü bir vizyon kazanması gerekiyor. Daha ne kadar ötekilestırecegız birbirimizi.

Laiklik nedir neden yanlıştırı konusalım bastan konusacaksak ve laiklik degilse ne olmalı bunu insa edebilirizi konusalım kafa yoralım şu yapıldı bu yapıldı lanet olsun artık dur yapmıcaz bizde bunu yapcazlarla nerelere varılabılır soruyorum size?

Yanlışları uyarırken yada kurarken daha akılcı olumlamalarla misyon vermesi gerekiyor ama illlada ben bunu seccem diyen kisileri de kucaklayabilmemiz kabullenebilmemiz ötekilestirmememiz gerekiyor.

Savundugumuz seyleri sahsilestirmemeli ve Psikolojide bahsedilen persona lastirmamamiz gerekiyor. Dinin Personalasmasi Siyasetin personalasmasi meslegin personalasmasi denilen vizyon ve misyonlarin icine sikismis bireyler olmaktan kurtulmaliyiz. yoksa bizi biz yapan degerler bizi gelistirmez geriye goturur. insanların farklı olmasından beslenebilmeliyiz farklı görüşleri dinleyip acaları düşünüp yine bize uymuyorsa inandıgımız degerlerle yaşamalıyız ama dinleyip tartısıp konusabilmeliyiz farklılıklardan beslenmek kadar güzel bir şey yok bence insan ilişkilerin bir insan demek koskoca başka bir dünya demek derya demek ona saldırmak cephe almak yerine izlemek dokunmak iliski kurmak baglantıda kalıp 2 3 5 ayrı ama bütün koca dünyalar olabilmeliyiz! insanlari tiplestirmemeliyiz kaliplara sokmamaliyiz bu da once kendimizi kaliplara sokmamak ve bizi var eden degerlerin farklilarina cephe almamaktan kucaklayici olmaktan gecer diye inaniyorum.

Turkiye hakkindaki endiselerim ve beklentilerim bunlardir bu farkindaligin toplumun her kesiminde bilincle kurulmasi en büyük temennimdir. Umarim insan kazaniriz, ideoloji ve dogmalar yerine baska dogmalar ve ideolojiler degil.

Saygilar

http://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/laiklik-dogmasi-ve-sopasi-2039695


25 Ağustos 2017 Cuma

Arzuhâl

Uzman Psk. R.Berin Tuncel'in instagram hesabindaki canlı yayın sonrası deneyimlerimi tariflememe yardım ettiği terimler üzerinden arzuhalimi kendisine attığım mesajları içerir Yazıdaki bahsi geçen Persona ve dinin insanda Persona lasması ve insanın tekamül sürecinde insanın kendi içine özüne yönelmesi ve kendi olgunlaşma sürecinin sorumluluklarını kendi alması diyebilecegimiz kitabı 'Kendine Dogmak' ve kisisel instagram ve twitter hesapları bu konunun referansları olabilir.

Berin hanım deminki yayınınızı dinliyordum. Tesettürün 'Persona' laşmasi kötü bir sey değil bence Eger kisi bilincli bir kişi yahut bilinçli bir tessettürlü degilse tabi... Yani tesettür bence niyet etmek... Allaha yol almak için kendine niyet etmek demek. Tekamül edebilmek icin inziva alanın ve korunagın demek. Sürekli nefsinle savasirken seni saran bir tür sevkat eli sana sürekli Allah ı hatirlatan şevkatli dokunuşlar demek. Bu sebeple bu tekamül sürecinde birsürü güzel seye seni yönlendirebilecek ve senide baska zorlanacagin konulardan koruyabilecek bir kavram halini aliyor tesettür.

Ancak eger kisi tekamül etmeden sadece bir ayeti yahut bir kurali yaptim oldu bitti gibi düsündügünde tesettür insana o hizmeti vermiyor ve beklentileri karsilamiyor yani bir anda superdindar olamıyorsun. Ve olaylarla karsilasan zorlanıyor afallıyor bocalıyor ve insan sürekli kendisinin olmadigiyla karşılaşıyor bu onu zorlayan olaylarda. Aslinda yolun çok basinda oldugunu sana fisidayan tesettürü suçlar hale geliyor bir süre sonra ve benimsemek yerine onu kalkan yahut savunma mekanizmasi olarak kullanmaya başliyor. Yani kendi kabullenemedigi seyi baskalarina kabul ettirme çabasina giriyor. Öyle görününce kendisi yine tesettüre bürünürken ki ilk beklentileriyle ben oldum bitti gibi hissedecegini saniyor. Ancak bu sefer toplum  onun bu içten oturmamiş maskesini gercek mi degil mi diye yokladiginda kişi kendi kişiligi yoklaniyor saniyor. Toplum ne olursa olsun her tür maskeyi sorgular sen misin degil misin var misin yok musun der sürekli. Bizde topluma maskeler veririz ki kendimize yer bulalım. Ergenlikteki asilik de bir tür kendi alanini kendi sinirlarini topluma kabul ettirme süreci degil midir?

Bu sebeple tesettürü bir varış noktasından ziyade bir yol olarak görmek, tekamül süreci olarak görmek en dogru yaklaşım. Ve bunun bilinciyle kendimizi yol aldırmalı ve çevremizdekilere ergin ham olmuş bir müslüman degil yola niyet etmiş bir müslüman oldugumuzu hatırlatmak gerekir.

Ne yazik ki Türkiyede toplum geneli onu varılmış bir son nokta olarak görüyor. Siz degilim desenizde dinle alakali bir mevzu olduğunda başlar size dönüyor. Bunu ben bulundugum toplumlarda tek kapalı ben oldugum zamanlarda bana dinle alakali her tür soru yöneltildiginde anlamistim. Ben ısrarla benim alanim din degil bilmiyorum desemde sen nasil yapiyorsunu sorguluyordu insanlar...

Bu biraz dini kitaplar yerine insanlardan ögrenmek yanlısınında getirdigi bir sey. Yine toplumumuzdaki yanlislardan biri dini din hakkindaki hükümleri bir baska müslümana göre icra etmek yasamak öğrenmek. Insana bakarak ögrendigimiz dini yine insanlarda bakarak ölcüp degerlendiriyoruz karar veriyoruz ne kadar dindar ne kadar degil.

Yani yanlislar zincirleme yapip baska yanlislari doguruyor malesef. İnanıyorum ki çogu zaman topluma ben biliyorum dogrusu budur tutumundan ziyade tesettürlü kisi ben bilmiyorum kitaplardan acın okuyun kendiniz kendi yolunuzda yürüyün diyebilmeli insan. Hem böylece Islamı karşımızdakince sınırlandırmamış oluruz koca bir okyanusun yolcusu tasıyıcısı bir nehirden kücük bir ırmaktan su içmek yerine okyanusdaki sudan kendimize çağlayacak yollar bulmalıyız ki gürleyebilelim kendi yolumuzda kıvrım kıvrım hızla yol alıp akabilelim. Cünkü Islamda tek bir dogru method yoktur tek bir yol vardır ama her bir insan biricikligince farklı methodlar vardır yürünecek. Hatırlayın her bir sahabinin imtihanı yolu hidayeti ve islama katkısını her biri özeldir birbirinden çok farklıdır. Hic duydunuz mu bir rivayet Peygamber'den o böyle degil böyle yapilir dedigini duyan gören olmus mu hiç? Islamin ilk yillarinda dahi bir kere bile söylenmemis bu tür bir cümle Peygamber efendimiz tarafindan ilginc degil mi?

Bikac cümle söyleyecektim epey yazmisim kusura bakmayin. Sizinle yeni tanistim. Bazi sözlerinizi dogru ve yerinde tesbitler olarak görüyorum bazilarini da düsünüyorum öyle mi gercekten diye. Yurtdısında yasiyorum ben. Tesettürden yargılanmak konusunda da çok çekmis biriyim ancak kendimi sorgulayan biriyim düsünüyorum neden ve nasılları kim olmak istedigimi biliyorum dogruyu da biliyorum ama yaşamakla bilmek eş zamanlı gerçekleşmiyor ve yol kat etmeye devam etmemiz tekamül etmemiz gerekiyor işte bu noktada. Neyse Alanim mimarlik oldugu icin sosyoloji ve psikoloji sehirleşmede en büyük etken ve şehirde çarpiklaşma konusu ile bu alanlar çok paralel gidiyor o sebeple çok seviyorum bu alanları.

Kendi serüvenimde çok sevdigim bir kitap "görünmez kentler " diyor ki " Başka yer, negatif aynadır. Yolcu sahip olduğu tenhayı tanır, sahip olmadığı ve olamayacagi kalabalıgı kesfederek. " Türkiyeden uzakta sorguladım Türkiyedeki önyargiyi. ve batılı olmak demek modern olmak demek değil aslinda alacaksaktık illa bir şey asıl almamız gereken insanı oldugu gibi kabul etmesiydi batının. Ancak bizler yani şarklılar yine şekletmeyi tercih ettik. Sorunlar büyüdü.

Toplumumuzdaki sikintilari tanimlayabilir farkedebilir hale gelsemde adıni koyamiyordum anlayamiyordum. sizin tesbitlerinizle termolojik tanimini yapiyor gibi hissediyorum. Ve düşünüyorum öylemi tanimlayabiliriz gercekten diye. Ve cevaplar ariyorum bende kendi yolculuguma ve toplumumun yaklasimlarina. Bana böyle katkilariniz oluyor. Varolun.

Bizim toplumumuz dedim ama yurtdisinda da din hakkinda soru yöneltilen biri olabiliyorum bazen yo yo çogu kez. Islami sahsim üzerinden sorguluyor taniyor insanlar.  Yani tesettür insanin kadinliğının öne çıkmasını korurken din kavramini ön plana cikariyor yada o cikarmiyor Nasseddin hocanin degimiyle 'ye kürküm ye!' oldugu icin insanlar sizi giydiklerinizle taniyor ona göre hürmet ediyor. Bu sebeple giydiklerimizle karsilaniyoruz ama sözlerimizle ugurlaniyoruz. Bugünkü konusmanızda Cemal beyin dedigi kadin tavriyla taniniyor sözüde 2. Asamada buna tekabul ediyor. Ancak biz bayanlarin erdemlisi ve olgunlugu burda ortaya cikiyor. Basta nasil yargilanirsak yargilanalalim kendimize saygimiz nisbetinde kendimizi ifade edebildigimiz kadar ugurlaniyoruz. Kadin ilk o önyargiyi kucaklama cesaretince kendiyle barişabiliyor.

Buraya gelme kararim ve geldikten sonraki ilk 6 ay kendime epey bir baski yaptim bastaki insanlarin islamı sahsım uzerinden anlamasi düsüncesi yüzünden. Hakliydim islami temsil ediyordum ve edecektim. Sorulan sorulari cevaplamam gerekiyormus gibi hissedip kitaplar videolar okudum izledim eksiklerimi doldurmak icin cabaladikca cabalamak icin zorladim kendimi. Ancak farkettim ki... insanlari ben islamla karsilastirmiyorum Rabbim onlari islamla karsilastiriyor. Yani ben öyle yaptim diye degil Allah öyle nasip ettigi icin karsidakine tesir ediyor. Ve eger birini sana vesile kilacaksa Allah tevafuken bi yerde gördügün bir seyi ertesi gün ateist bir arkadasiniz size soruveriyor yani onca hazirlanma yerine O nun istedigi zaman ve yerde istedigi kisiye tesir ediyor. Ancak biz biraz bu nasiplenme nasiplendirme işini de kendimizden bilerek aşırı sahiplenme ve dolayısıyla koruma savunma psikolojisine bürünüyoruz Oysa Islamı koruyan biri var zaten bizim yapmamız gereken o yolda yürümek ve nasiplenecek ve nasiplendirecek birey olabilmek icin o istikamette yol üstünde durmamız gerekiyor fazlaca bir şey yapmamız degil sadece yol üstünde durmak ve kendi yolumuzu yürümek. Keza insan dolmadan bosalamiyorda biliyorsunuz.

Bu yukarda bahsettiğim Türkiyedekilere kitaplardan okumalısiniz mesajini da... buraya şu sekilde uyarladim. Konusmalarimda ve islami tanimlamalarimda (bana sorulan sorular nisbetinde) islami kisinin kendi yolunda kendi imtihanlariyla yürümesi olarak nitelendiriyorum. Ve bana sorulan neden carsaf giyiniyorlar yada teror ve islam yada 2kisiysek Türkiyeden gelen o açık ama ben neden kapaliyim çok soruluyor... diyorum esarp sadece güzele götüren seceneklerden biri emirlerden biri ancak islamin güzelligi hangi emirin daha cok insani Allaha sevdirdigi gizlenmistir. Yani bizler cabalariz ancak Allah bilir kimin en icten cabaladigini. Bu sebeple dinler hakkinda soru soruyorsan kendi yolunu ariyorsun demektir diger dinlere de bak islama da bak... ve kalbine ve vicdanina güven. Her dinde iyi ve kötü uygulama oldugu icin insandan aldiklarini arastirman icin vesile olarak düsün insanları ama kendi din ihtiyacini yine kendin arastir bul. Bu tür yönlendirmelerı yapiyorum artik. Islam budur böyle yapilir demek yerine.

Bu bana daha safe&korunaklı alan sagliyor ki kisiye de kendimi herhangi bi din yolunda kendini islamda bulmus herhangi biri olarak tanimlatiyor. Dogru islamdiri gösterip maske takip  yanlislarla dolu olan modern zamanda Islamin yanlis uygulamalarinin  yükünü yüklenmiyorum böylece.

Maskemi kanıtlamak zorunda degilim. Ikna etmek zorunda degilim. Hidayet edecekse Allahtandır. Benden bi damla baskasindan bir damla alır belki 6 7 8 yıl sûrer bu sûreci belki ama nasip olacaksa hidayet eder bir şekilde. Hz ömer in islama girmesi bile anî olmuyor Hz Ebubekir gibi. Herkesin fıtratı serüveni farklı. Kisiye ve kisiligine göre muameleyi bizlere ögreten Peygamber efendimiz, Hz Ömer sav in tavirlari çok dikkatimi çekiyor. onları birde insan iliskileri ile ögrenmenin en güzel rehber oldugunu düşünmekteyim.

Selam ve dua ile...
Posted via Blogaway

12 Ağustos 2017 Cumartesi

Suskunluğu ayartmak için çıkıyoruz dağa

Suskunluğu ayartmak için çıkıyoruz dağa
Küçülmek için kendimize
Çıplak gözle görmek için ölülerimizi
Neyi bıraktığımızı hatırlamak için
Dağ bir karşılık veriyor içimizdeki suskunluğa

Yalnız dağla onarılan bir bozgun
Bir kavimler göçü, modern bir malihulya
Dağ okşuyor bizi saçlarımızdan
Doğuruyor bizi her yolculukta
Ruhun keskin dönemeçlerinden
Eşsiz yamaçlarından çocukluğun
Sevinçle uçurur gibi uçurtmalarımızı
Gövdemizde hikmetin, şiirin kanatları
Süzülüyoruz aşağıdaki boşluğa
Seyrangâhta durup da baktığımız
O derin vadi değil, dünyadaki maceramız
Ardımızda bıraktığımız
Yazlar ve yenilgiler değil
Tene yerleşen o rahat sıcaklık
Biz bu yolculukta dağı hiç görmedik
Dağ bize dağıldı, bir dağ olduk hepimiz
Biteviye kendimizi seyrettik
Bir dağ yürüyüşü ki durmadan kendimize yürüdük
Yol hiç bitmedi, susmadı sular
Biz o dağda hep kendimizi yürüdük
Kalktı perdeler, göründü cihan
Durduk
Eğildik
Döndük.

Canın acıyabilir deseydi biri...

Kötülüğün okları
Bu şehre geldim diye ben
Kötülük surların önünde bekliyordu
Canın acıyabilir deseydi biri
Zırhlar ve kalkanlarla gelirdim
İğde koklamaya değil
Siper kazmaya
Bilseydim kötülüğün okları vardır
Serâpa sokulmazdım bu şehre
Kollardım sinemi köylülerin
Kaba ve ısırgan dilinden
Belki ıslık çalarak değil
Cenk türküleriyle girmeliydi şehre
Pervasız bir adam geldi diyelerdi
Nâzenin bir şair yerine
Yolumu nobran bir nâra ile
Çizmeliydim belki de
Bir topuz yakışmalıydı elime
Terlemiş bir kalem yerine
Bu şehre itimadım kalırdı
Ruhumun kuytusundan bir ses
Söyleseydi evin yolunu
Sızmasaydı yaramdan kan
Ve özlemeseydim oğlumu.