21 Ocak 2013 Pazartesi

Bir söyleşi iki önemli husus...

Ümran Avcı Dücane Cündioğluyla yaptığı röportajını yayınlamış habertürkte... ne de iyi etmiş... mevzusu geçen şu iki soru ve cevabı dikkatimi daha çok çekti ve endişelerimi de bir o kadar gündeme getirdi diyebilirim.

http://dcsgsoylesiler.blogspot.com/2013/01/sanatcinin-dindari-olur-ama.html


--- alıntı --- 

mimarlık ve felsefe kitabınızda şehrin tam ortasında, camdan bir mescit düşündüğünüzü belirtmişsiniz. içi görünen, şeffaf bir mescit arzusu neden? 

nezdimde, modern mimarinin simgesi cam ve çelik yapı. çelik sayesinde artık ağırlığın taş veya beton duvarlar aracılığıyla zemine aktarılmasına gerek kalmadığı için, cam örtüler dışarıyla içerinin arasını ayıran o katı kütlenin yerini aldı. şeffaflık ve zerafet güçle birleşti. şahsen bu gelişmenin mabed mimarisinde yansımalarını görmek isterim. 

--- alıntı --- 

dücane cündioğlu burda çok önemli bir hususa temas etmiş; 

artık taş ve tuğlayla yığma sistemde yapı yapılma zamanını bitirdik kubbe kasnağına payandalara gerek kalmadı mekanı genişletmek için kalın ve sağır duvarlara da zira... 

hani mimarsinan usulü diye tutturdu(k) gidiyoruz ya biz.... mimarsinanın döneminin mimari yapım tekniklerinin el verdiği en üst sistem ve tasarım olduğu için mimarsinan oldu o! yani yeterli artık tekrara gitmenin hiçbir anlamı ve sebebi yok! 


--- alıntı ---

-- estetik ve ideoloji konusunda da ilginç fikirleriniz var. mesela türk solunun sanatı daha ciddiye aldığını belirtiyor ve ekliyorsunuz: "sağ estetik olmaz, ‘dini estetik'e gelince, ülkemizde bu terkibin sadece lafzı değil, kavramı da yok ne yazık ki' diyorsunuz.

güzel kadar güzeli tanımak edimi de varlık karşısında dişil bir tavır-alışın sonucu. sağ bilinç, hukuk, tarih, ekonomi gibi geniş hacimli büyüklüklere duyarlı. sağ oldum olası heybetten yanadır, cesîm olanı, sağlam olanı sever. piramitleri katedralleri pagadoları, gökdelenleri. sanat ise kelimenin tam anlamıyla küçüklükte, zayıflıkta tecelli eden ihtişamın alanı. bu nedenle daha kırılgan, daha zarif, daha dişil ruhları davet eder sinesine.dindarlık günümüzde bir sağ ideolojiye dönüşmeseydi, tarihte olduğu gibi, mensuplarından pekâlâ bu yüksek duyarlılığı beklerdik, bekleyebilirdik. ne ki iktidar ve tatmin, sanatçıyı ihtiyaç duyduğu o ezelî yoksunluk / yoksulluk duygusundan uzaklaştıracağı için, güçlü yaratılar için bakışımızı ister istemez şehrin ara sokaklarına çevirmeliyiz. tutunamayanlara. çelimsiz bedenlere ama güçlü yüreklere.


--- alıntı ---

neden dini yapılarımız yok neden... mimarlık neden farklı bir camianın elinde günümüz türkiyesinde...

dücane cündioğlunun bahsettiği sağ ideolojiye dönüşmesi hasebiyle mi? iktidar ve tatmin entellektüel statü insanı o yoksunluk yoksulluk duygusundan uzaklaştıracağı için mi?

hem hiçliği arayan, hiçliğiyle yaratana ulaşan teorisiyle bilgisiyle mühendislik ve mimari bilgisine din felsefesini koyabilen bir cengaver mi çıkmayacak mı bir daha? ego, piyasa, ya da statü... mimarlığın sektörünün putları var oldukça mümkün müdür bu acep?

peki bambaşka bir meslek içinde aynı şey geçerli... statü, isim, avans, prim yapmak adına görmezden gelinin onca şey; bazı yerlerde takılı kaldırmıyor mu bizi...

bilmedim...
bilemedim vesselam...

Hiç yorum yok: