28 Şubat 2018 Çarşamba

28ŞUBAT & devrimci yönetim

""Ideolojilerin ve dünya görüşlerinin toplumsal ıslah için kullandıkları üç yöntrm vardır:

1- Geleneksel ve muhafazakâr yöntem

Muhafazakar rehber toplumda var olan her oluşumu yanlış dahi olsa "gelenek" adı altında koruma amacı güder.

2-Devrimci yöntem

Devrimci lider tüm toplumsal oluşumları(!! )Bir anda ve acele bir şekilde yok etmek ister. Zira gelenek; kokuşmayı eskimeyi ve geriye dönûsü ifade eder(!) 3-Islah ve değışim yöntemi

Islahatçı önder bir oluşumu aşamalı olarak değistirmekten yanadır. Toplumu ıslah etmek için yavaş yavaş zemin hazırlamak ve toplumsal amilleri göz önünde bulundurmak gerektigune inanır. ( gelenekçilik ve devrimcilik arası bir yol takip eder)

4- islam Peygamberinin yolu

Toplumun alışkanlık haline getirdigi korudugu yapageldigi alışkanlıkların zahirine dokunmaksızın(!) Muhtevalarını ruhunu felsefesini mantıgını devrimci bir tarzda değiştirme yoluna gitmiştir. "" Ali Seriati - Kadın (Fatıma Fatımadır) sayfa 58-59

#28şubat #devrim #devriminyokettikleri #2kuşak #geçmedi #unutamadıklarımız #kabukbağlamayanyaralarımız #ağlamakaranfil #benideağlatma #silgözyaşlarını #âhkaranfilâh #sızınsızımdır #unutma #buulkeninyuzkarasidir



25 Şubat 2018 Pazar

İstem

"Bilmek istemi"...
Hakikatten bir damlaya kanmak istemi...
Ve doyamayınca o bilgiyle yaşamak ve yaşatmak ki şahsımdaki varolduğu zuhurunu artırmak istemi...

"Bağırmak istiyordum ey hayat rengini sazendelik sanan yırtlaz kalabalık!"Diyen şair gibi

Lakin o üstümden atamadığım yine aynı şairin tabiriyle "vaveyla heybesi", bana susmayı telkin ederken neden bağırmak isterken sustuğumu bilmeden soruyordum içime, kendime ve dahi şah damarımdan yakın olan herşeyi gören ve bilen Rabbe. O istem, bilme istemi o denli artıyordu ki:

"bileyim hangi suyun sakasıyım ya Rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?" Dedirtiyordu. Nerede... sakası oluncak o suyum nerde... ben neredeyim... tüm kaybolmuşluğuyla arayan kalpleri buldur ve buluştur ya Rabbülalemin... Yerin ve gögün ve dahi ikisi arasındaki herşeyin Rabbi...

Bu istemim bir dert olup yakiyor beni belki amma bil ki sikayet icin degil dile döküşüm
evirip çevirebildigin kalbime koyduğun arzunun yansıması

istemi veren sen uçsuz bucaksız ilminle o istemin bendeki neticelerini de bilen sen bilirim ki benim için ne en hayırlıysa Onu bana uygun göreceksin beni o hal üzere yahut hallere karşı tavırlarım üzere istemlerimi de ya verecek ya erteleyecek yada tamamen ahirete intikal ettireceksin

SENsin bilen
Sen'sin El Alim

bilemedigimiz onca şey varken ve bildim dedigimiz şeylerden tereddütte iken bile Seni bilmek için sana geldik bildirdiklerinle bildirmediklerinle tefekkür için Sana geldik

istemeyi bilmezken bildigimizi sanırken dilmiz dolanırken lal olurken hep Sana
Sana koşmayı istedik

Beşeri ve zahiri ilminden taşımamızı uygun buldugun kadarını usülunü taşırken Adını yüceltmeyi yahut yüceltenlere yardım edebilmeyi diliyoruz tarifte zayıflığımız arzuda sabırsızlıgımız istediklerimizin yükünü ve tasıyabilme kapasitemizi bilmeden istiyoruz ki yine Senden bildiriliyoruz ki Allah kimseye taşıyamayacağı yükü yüklemez bu sebeple kendimizce bir hal ile istiyoruz ve yine bildiriliyoruz ki kelamımız sürçüyor ise Kalptir Kalptekidir senin nazarında elzem olan

'Şimdi ne yapsam dedirtme bana Ya Rabbi Taşınacak suyu göster kırılacak odunu'
Kaldır bu yaşamak suçunu üzerimizden
bilelim hangi suyun sakasıyız ya Rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?
Posted via Blogaway

Teslimiyet

"Islam,
Kanunlarına
Emir ve yasaklarına,
Beden ve ruhtan talep ettiği gayrete göre değil;

Bunun hepsini kapsayan ve aşan bir şeye göre,
Marifetin bir anına,
Ruhun zamanla yarışma kuvvetine,
Varoluşun getirebileceği her şeye tahammül etmeye, Rızaya, yani tek kelimeyle Allah'a teslimiyetin hakikatine göre adlandırılmıştır.

Ey Teslimiyet! senin adın Islam'dır. "


Görünmezler

"Marozia iki kentten oluşuyor: farelerin ve kırlangıçların kenti; zaman içinde ikisi de değişiyor; ama aralarındaki ilişki hiç değişmiyor: kırlangıç kenti, fare ketinden kurtulmak üzere olanın adı."! Syf.195

"Bir özlemin yükünü hafifletmek için bunca uzaklara geldin sen! Diye bağırıyor yada bir ambar dolusu hüzünle dönüyorsun gittiğin yerlerde diyerek alaycı edalayla ekliyordu: bir serenissima tüccarı için oldukça düşük bir kâr doğrusu!" Syf. 143
.

" Sözlerim, senin etrafında hangi ülkeyi kurarsa kursun, bu sarayın yerinde kazıklar üzerine kurulmuş bir köy de olsa, meltem sana çamur dolu bir nehir ağzının kokusunu da getirse, sen hep kendi durduğun yere benzer bir yerde  göreceksin onu."syf.75
.
.

"Marozia consists of two cities, the rat's and the swallow's; both change with time, but their relationship does not change; the second is the one about to free itself from the first. " p.140

It was  to slough off a burden of nostalgia that you went so far away!" He exclaimed, or else: " you return from your voyages with a cargo of regrets!" And he added,sarcastically: "Meager purchases, to tell the truth, for a merchant of Serenissima!" P.88

Whatever country my words may evoke around you, you will see it from such a vantage point, even if instead of the place there is a village on pilling and the breeze carries the stench of a muddy edtuary."p.23 .
.


Özgürlük

"Akılcılara göre özgürlûk kanunların ixin verdiği şeyi yapma hakkıdır.

Romantiklere göre ise tûm kanun ve sınırlardan azade olmaktır. "Demiş rousseau yeni heloise kitabında...
.
.
Peki ya Aliya Izzetbegoviç ne demiş:

"Ahlaki mesuliyetin ve cennet veya cehennemi hak etmenin önşartı olarak özgûrlüğe gelince,mutlak olarak mı kismi mi zaman zaman mı oldugu hic önemli degildir.

Anahtar soru kaide olarak özgûrlûgün mevcut olup olmadiğıdır.

Ne zaman ve nasıl özgür olursak olalım sadece tek kararımız için sorumluyuz. Iyi yada kötû adam arasındaki tek fark sadece iyi adamın işleyemese dahi iyiligi sevmesi ve istemesi ruhunun derinliklerinde uzak bir yerlerde bir arzu ve istekle tasdik etmesidir.

Bu ashari özgûrlûğe sahip olmayan hiç kimse yoktur; asgari özgûrlük ise tam özgûrlüktür, ne daha büyük ne de daha küçük olabilir. "


Kuyu ve Yusuf

Kuyu nedir bilmektir sanırım Yusuf u bilmek?
Peki kuyu nasıl bilinir?
.
.
Kuyuya bakarak mı? Bir çöl sıcağından taş bir kuyudan su çekmek için içeriye buz gibi serinliğe derinliğe dogru uzanmak mıdır bakmak?
.
.
Yoksa kuyunun içinde derinde yerden içerden masmavi yahut yıldızlı bir gecede gökyûzünü seyretmeye mi hüküm giymektir?
.
.
Mekan ve imkandan hayıflanıyor hep insan ya hani... sececek olsan hangisini seçerdin??
.
.
Bir dertle dertlenmemiş içine yangın düşmemiş biri ay ışıgı romantikligi yapabilir mi sizce?
.
.
Peki nedir dert? Dertlenmiş insan? Derdin nedir senin kendinin hiç sordun mu ki kendine romantiklik mayhosluk bir hoşluk ve ferahlık peşindesin? Yanmadan nasıl serinler insan?  Düşmeden nasıl çıkar kuyudan... ağlamadan nasıl güler... kaybetmeden nasıl bulur....
Sor kendine...
Bul kendini, kendine dertlendigini, dertlendirenin yerini izini bul ki tam da işte tam ordan gûnyüzüne dışarıya günese özgürlüge huzura mutluluğa sevdaya dermana neyse o içindeki... iste oraya ordan çıkacaksın... orası senin gizli gecitin... içinin mücevheri... sabırla ördügün mahzenin hazinen. Orası Sen. Tam orası

Ne diyor ismet özel:
"Anlat:
Bu bir Yusuf masalıdır de
Bunu söyle ve fakat
Şunu da sor
Yusuf'un masalı neden
Yusuf'la başlamıyor?
Bir varmış bir yokmuşla başlıyor bütün masallar gibi

Masalın orasına gelince bir Yusuf gösterilecek
Ama önce masalı bir Şivekâr
Nasıl başlatıyor
Bilmek gerek. "