28 Nisan 2015 Salı

Bir meslek olarak ev hanımlığı

  '' iktisatçı Ruth Sivard 'ın 1984- 1985'te yaptığı bir araştırmaya göre

 kendisine ücret ödenmeyen kadınların çalışmalarının yani evdeki çalışmalarının miktarı yıllık olarak (b: 4 trilyon dolar)a baliğ olmaktadır ve bu, toplam dünya üretiminin üçte birine eşittir.

 Bugün dünyadaki ülkelerin çoğunluğu resmî olarak kadın-erkek eşitliğini tanır. Kadınlar, dünya işgücünün üçte birini oluştururlar, ancak toplam gelirin sadece onda birini alırlar. Kaide olarak çalışan kadınların, biri işyerinde diğeri evde olmak üzere çifte bir iş günleri vardır. Bazı istatistikler,  Avrupalı çalışan kadınların kocalarından yarı yarıya daha az boş zamanlarının bulunduğunu göstermektedir. Benzer bir durum diğer ülkelerdeki çalışan kadınlar konusunda da geçerlidir. ''

 (bkz: çalışan kadın)

 Toplam dünya üretiminin üçte birine dek olan işgücü olarak ev hanımlığının meslek olarak tanımlanmamasıdır sıkıntıyı oluşturan.
 belki tanımlansa... toplumda bir değeri olsa bu kadar tantanası dönmeyecek... Fıtratına yakın olanı seçecektir bir bayan.

 tazminat dönemi fransadan gelen ipek kumaşlar kadar propagandası yapılsa ve yüceltilse ev hanımlığı, bir meslek olarak adledilse işsizlik olarak anılmasa... toplum yine de ısrar eder mi kadını çalıştırmak konusunda meraktayım? peki ya kadın illa çalışcam diye yetmez bu bana diye ısrar eder  mi?

 eder miyiz sahiden?
 kafamda sınırlarını yıkamadığım...

 ne ara bu kadar kuralcı olduk?
 ne ara sorgular olduk?
 ne ara önceliklerimiz değişti?
 ne kadar ayakta kalmalıydık?
 âh bu kendi ayaklarının üstünde durmak dedikleri... ayakta tutulmak olmasın!
 tutturulmak?
 tutulmak?

 “onların evleri kendileri için daha hayırlıdır” diyen peygamberin ümmetimiyiz?
neden bu kadar zor....

Hiç yorum yok: