16 Mart 2014 Pazar

Sükût Sohbeti

'' sükût sohbeti 'nin sözünü işiten biri,
Şeyhi ile böyle bir sohbet gerçekleştirmek istemiş.

Sükut sohbeti, bir bakıma, Yunus Emre'nin : ''dilsizler haberini, kulaksız dinleyesi'' dediği haldir.

Bu mürit aklındaki sorularla şeyhinin önünde  diz çöküp oturur. İster ki, şeyhi, konuşmadan onun bu sorularını cevaplandırsın. Mürit sabırla bir süre bekler, fakat şeyhinden beklediği cevabın gelmediğini görünce umutsuzluğa kapılır ve şeyhinin kendisine cevap veremeyeceğini düşünmeye başlar.

İşte tam o anda şeyhi, ona: '' Ben seni işitiyorum kardeş, sen beni işitiyor musun? '' diye seslenir.

Yani dilsizin haberini kulaksız dinleyebilmesi için; baş dilini ve baş kulağını ortadan kaldırdıktan sonra; kalb diliyle kalb kulağının açılması gerekiyor. Ancak o durumda dilsizin haberini (kelimesiz konuşmayı) kulaksız dinleyebiliyor. ''

* Rasim Özdenören - Kent İlişkileri kitabından...

Sıkça anlaşılmadığımızı düşündüğümüz durumlar hasıl olabiliyor bu hikayede olduğu gibi acaba;
Kalb sözüyle seslendiğimizi düşündüğümüz kişiden dinlerken gerçekten kalb kulağımızla mı dinliyoruz? Ya sahiden o cevap veriyor ise? o anlatıyor söylüyor da biz duymuyor isek sahiden? duyabiliyor muyuz acaba çevremizin kalb seslerini?

Hiç yorum yok: