
Gözlerimi bu bilinmeyen kentin, bilinmeyen gününün,bilinmeyen sabahına açıyorum. Orada niçin bulunduğum umurumda değil. Oraya neden geldiğim de. Dahası, orada ne işim olduğu da umurumda değil. bir geçmişimin olabileceğini de düşünmüyorum. bir geleceğim var mı, ona da metelik vermiyorum. Buna rağmen karnımın acıkmış olduğunu hissetmek istiyorum. ''
Kent ilişkisi - Rasim Özdenören
Acıkmayı hissetmek istemek nasıl bir duygudur? hangi işimizin arasına sıkıştırıyoruz acıkmayı? insanın hallerini duyması hissetmek istemesi o duygulara özlem duyması?
nice bir kaybolmuşluktur bu? yaşamayı hissetmek de bu tür duygulardan hasıl oluyorsa demekki... o yüzden mi hissedemiyoruz yaşamaklığı?
Duy ey ruhum! acıktın sen şuan!
Duy ey ruhum! körüden geçiyorsun!
Duy ey ruhum! yürüyorsun adııım adım!
Duy ey ruhum! yağmur yağıyor! damlalar var ah susamak diye bir şey var!
Duy ey ruhum! duy... ve hisset... sonra yaşa...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder