25 Ağustos 2013 Pazar

Bir nehir ki ömrüm...

sonra fark ettim ki 
su akıyor, rüzgar esiyor, yağmur yağıyor 
her şey yine ve aynı şekilde oluyor.. 

öyle bir yere geldim ki 
sıcak ve soğuk, aşk ve nefret, savaş ve barış 
üşümek ve sonra ısınmak gibi.. 
gitsem ayrılık olur, kalsam çöl.. 

gidersem bende hasret olur ve belki beni sevenler de özler ama 
anladım ki özlemden hiç kimse ölmüyor, ama ben ölüyorum.. 
nefes alıyorum, önemsiyorum ve gitmek istiyorum.. 
anladım ki hasret yeni bir aşk'a kadar sürüyor.. 
sevdiklerim ve beni sevenler, 
bağışlağın su akıyor ve ben gidiyorum... 

Bir nehir ki ömrüm_ tuncay akdoğan
http://www.youtube.com/watch?v=3bab6g2RKYA

Yaşamaklık yer!

''Yer yaşamak için yapılmış. Bizse yaşamak için gelmedik. Yaşamak mutluluk için yapılmış. Bizse mutluluk arayışında değiliz.'' A. Şeriati Hubut/Kevir syf 182

Nicedir o zaman oflayıp puflamak ''ama mutsuzum, huzursuzum'' deyu sızlanmak...

İçimizdeki en ufak bi iç sıkılmasını düzeltmek içindir unutmaya çalışmalar, unutuşlar...

sahi asl olanı unutmaya çabalamaktır bu çabalar, uyuşmaları başlatan... dünyaya dalmaları başlatan... Bu yüzden en büyük hatadır belkide...

Belli bir gayretin çaban vardır emeğin vardır evet, ancak bu cehalet anları bu gaflet o çabaları nötrleyebilir. Bir insan sürekli çabalamakta sebat edebilir mi?? Bana, benim nefsime öyle zor geliyor ki... Çabada sebat etmek...

Bu durum bi o kadar hayret veriyorken bana bir o kadarda bosverebilmeye meyl ediyorum inatla... Nedendir bu boşluk! Nedendir bilemedim!

Çabamdaki eksikliğedir sitemim, meylimdeki hayretimedir hayretim... 
İsterken ki arzumdur korkutan,isteyebilme yüzümdür hayretim,
 hiçliğimdeki boşluktur sızım, sıkıntım, dünyadaki hiçliğime özentimdir hayretim... 

21 Ağustos 2013 Çarşamba

Refah

'' REFAH, bizzat GAFLET demektir, gaflette CEHALET. 

Çilesi sorumluluğu olmayan bir baş, eğlence peşine düşer. Hakikatle temas halinde olmayan işsizliğin boşluğunda avare dolasan düşünce sonunda Santre'in hiçliğine, Camus'un absürdüne, Beckett 'in bekleyişsizliğine, Kafka'nın eyyamcılığına, Gide'in kendisini  aldatıp cennette sanmasın, sürrealizmin meankolik isyanin, Hegel'in hayalciliğina ve Berkeley'in kuruntulu saplantılarına ulaşır. 

Tekdüze, muayyen ve her şeyin hazır olduğu bir hayat süren karnı tok, vakti boş insanlar, ister istemez tuhaflıklar ve garipliklerle, polisiye romanlar, cinsel teknikler, mazoşizm, sadizm hayret verici eğlenceler, fantezi süslenmeler, hızlı ve göz kamaştırıcı danslar, renk ve ışık oyunlarıyla, empresyonizle, formalizmin yapmacık ve soyut zihniyetleriyle  sanatta ve edebiyatta ve hatta yaşamda teknik ayrıntılarla kendilerine heyecanlar yaratarak bunların var oluşun anlamı ve hayatın bahanesi olarak alırlar. ''

Hubut/kevir - Ali Şeriati

Söz...

''' İnsan, bilincinin dorugunda iken, kendini dört hayatın mahkumu olarak bulur. '' Tabiat, tarih , toplum ve kendisi. '' Söz, bu dört hayatının her birinde bir başka şekilde olan insanın, anlamlarının, duygularının,acılarının ve ihtiyaçlarının ifade edilmesi demektir.

İnsan bazen varlıktan söz eder, sözü felsefedir; bazen tarihten söz eder, sözü insandır; bazen toplumdan söz eder, sözü siyasettir ve bazen kendinden söz eder, sözü şiirdir. '''

HUBUT/KEVİR - Ali Şeriati