5 Ekim 2012 Cuma

Tahteravalli oynar mısınız?

Ara ara oynamak gerek. bir o yana inip bir bu yana inmeli. nereye ağırlık vereceğini yada nereden ağırlığı çekeceğini düşünmek gerek, ölçmek gerek ve oynamak gerek belki de sık sık. 

Her gece yatakta gözlerimizi kapamadan yeniden uyanacağımı sabaha oynamak gerek, dürüstçe oynayabilmek. 

'' Geçenlerde bir defa oynadım bu oyunu. bir deprem gecesiydi. her şey gayet pürüzsüz giderken birden bir gürültü duyuldu. odanın tabanı tavanı sallandı. duvarlar titremeye durdu. ha yıkıldı ha yıkılacak. 

bütün dünyamı kurduğum o duvar birkaç saniye sonra yıkılacak mı? onca yıldır beslediğim hayaller, peşinden koşturduğum idealler gele gele şu ruhsuz, hissiz duvarların kararına mı kalmıştı? 

herşeyim ama her şeyim; bütün bekleyişlerimbütün özlemlerim gelip o birkaç saniyenin dizi dibine yığılmıştı sanki.boyunları kıldan ince o saniyelerin kararını bekliyorlardı. ya her şey, ya hiçbir şey. her şey o anın berisindeydi, hiçbir şeyse ötesinde. bir uçta olmak öteki uçta ölmek vardı. 

tahteravallinin ucunda buldum kendimi.dünyam sallandı. ben ve her şeyim hiçlikle tahteravalli oynadı o gece. hangi taraf aşağı hangi taraf yukarı? 

hepimizin oyunu bu aslında. şöyle bir gözgezdirin. birşeyler değişip duruyor değil mi? birileri gidiyor brileri geliyor. birşeyler kayboluyor yerine başkaları geliyor. 

her şey zamanın bir ucunda doğuyor,diğer ucunda ölüyor.bir köşesinde genç, bir köşesinde ihtiyarız zamanın. bir tahteravalli zaman, bir ucunda herşeyiz, bir ucunda hiçbir şey. dünya hep bu tahteralli de salıınıırr salıınııırrr. '' 

(bkz: Şöyle garip bencileyin)

Hiç yorum yok: