Bugün; her ne kadar dertsiz tasasız gayet iyi bir gün
geçirmiş olsamda aklımda endişe duyduğum derslerim yapmam gereken
araştırmaları düşündükçe acaba yapabilir miyim diye düşündüm birkaç kez…
acaba yetişecek mi… acaba öğrenecekmiyim, acaba geçebilecekmiyim… bu düşüncelerle gelmiştim eve… kii… dedim bu haftanın konusu Kalem suresini okuyayım. Her zaman, okuduğum Kuran’ın her farklı okunan zamanında farklı bir noktasından bana etkilemesi apayrı bir lezzet verir bana... Bende içimde yaşadığım bu tereddütü ve sonrasında ümidi sizlerle paylaşmak istedim.
acaba yetişecek mi… acaba öğrenecekmiyim, acaba geçebilecekmiyim… bu düşüncelerle gelmiştim eve… kii… dedim bu haftanın konusu Kalem suresini okuyayım. Her zaman, okuduğum Kuran’ın her farklı okunan zamanında farklı bir noktasından bana etkilemesi apayrı bir lezzet verir bana... Bende içimde yaşadığım bu tereddütü ve sonrasında ümidi sizlerle paylaşmak istedim.
Kuran’ı Kerimin ilk inen suresi geçen hafta konustuğumuz
Alak suresi ‘’oku!’’ buyruğuyla
başlıyordu. İkinci ayetinde de Allah u Teala tarafından yazı aracı olan kaleme
ve kalem ehlinin onunla yazdıkları üzerine yemin edilmiş bu
sureninde adı olan ‘’Kalem’’ suresinde… İslam’ın okuma yazmaya, bilme ve
yazılı kültüre verdiği önemi göstermesi açısından oldukça anlamlıdır.
Peki; benim endişelerim de ilim üzerine idi. Acaba? Şüphesi
düşmüştü içime…
Kalem suresi 48. Ayet te ‘’Sen Rabbinin hükmüne sabret; şu
balığın arkadaşı gibi olma’’.
‘’Burada Rabbinin hükmünden maksat Hz Muhammed’ e verilen
peygamberlik ve dini tebliğ görevidir veya Allah’ın inkarcılara mühlet vererek
onlara karsı Peygambere olan yardımını ertelemesidir. Balığın arkadaşı ise
Yunus peygamberdir. Hz peygambere Allahın verdiği görevi sabırla yerine
getirmesi emredildikten sonra Yunus’ a atıf yapılmakta ve Rasulullah’a onun
hatalı davranışını tekrar etmemesi telkin edilmektedir. Çünkü Yunus, tebliğ
ettiği dini halkın hemen kabul etmediğini görünce sabır ve azimle görevine
devam edeceği yerde, halkına kızarak ülkeyi terk etmiş, bir gemiye binip denize
açılmış yolda fırtına çıkmış, yolcuların bir kısmının denize atılması karar
verilince çekilen kurada Yunus’un şansına denize atılmak düşmüştü Fakat denizde
bir balık tarafından tutularak boğulmaktan kurtulmuş sahile bırakılmıştı. Yunus
Allahın rahmetiyle kurtulup, emriyle ülkesine dönüp peygamberlik görevine
dönmüştü. Fakat onların imana geldiklerinden habersiz olan yunus belirttiği
azabın vaktinde gerçeklemediğini görünce kendisinin alay konusu olacağını
düşünerek kızgın bir halde kavminden ayrılıp gitmiştir. Burada Yunus
peygamberin kıssasına değinerek Hz. Muhammed sav uyarılmakta Mekke müşriklerinin kendisine gösterdiği muhalefete kızıp da
ümitsizliğe kapılmaması ve peygamberlik görevini sürdürmesi telkin edilmiştir.
‘’
Rabbim ümitsizliğe düştüğüm(üz)de bu kıssa vesilesiyle tereddütsüz(!)
teslim olabilmeyi O’nun yolunda ve O’nun
ilmini öğrenmek maksadıyla bu yolda sebatla yürümeyi nasip etsin…
Bize
elimizden geleni en güzeliyle yapma azmi ve istikrarını versin gerisini Allah
cc ‘a tereddütsüz bırakabilme olgunluğu ve erdemi nasip etsin.
Maksadımız zafer
kazanmak değil, yolculuğu O’nun yolunda tamamlayabilmek… Bu bilinçle yolcu olabilmeyi nasip etsin
inşallah…
Selametle…
Zummer Suresi 53.ayet :
'' DE Kİ: Allah şöyle buyuruyor; Ey kendilerine yazık ederek haddi
aşmış kullarım! Allah'ın sevgi ve merhametinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah
bütün günahları bağışlar. O çok bağışlayıcıdır, sevgi ve merhametle dopdoludur;
bundan hiç süpheniz olmasın.''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder