18 Mart 2019 Pazartesi

Keşfi Kendî

Denizden çok tepeleri dağları seven biriydim. Meğer uçurumları daha çok seven biriymişim. Hem denize hakim hem tepelere hem kuydu magralarda deniz seviyesindesin hemde ufuğa dogru yükseklerde. Değişken ruh halimin en iyi temsilcisi uçurumlar için. Azgın rüzgar hırçın deniz hafif bir yel gözkırpan ufuk. Insan her daim kendini bulmaya aramaya meyilli. Her daim kendine özel birşeyler keşfetmeye istekli.

Koruma Kuramı

Köydeki insanların bu kalenin korunmasında her bir taşında emegi var. Imece usulu koruma gibi bir şey olmuş. Yaşadıgın köye sahip çıkmak böyle bir şey imiş. Bu ingilizlerin eskiyi elinde tutma tutkusu koruma özverisi beni her daim şaşırtıyor.
Eski ve sahip oldugun şey her daim en iyisidir! Anlayışı hakim.
Dün english heritage ve National trust tan orta yaşlı profesyonel çevreden 30kisilik bir grupla beraberdim. Hani bizim entellektûel buldugumuz kesimler vs. Kıyafetlerinden telefon kılıflarından tut zihniyetlerinden tut her şey de eskiye tutunma ve onu koruma vardi. Yıpranan hiçbirseyden vazgeçmemişler ki kalenin ve binaların korunmasini oturup konuştuk.... hani tezyinilik e nokta atışı yapmış ya Mimar Sinan hani bütüncüllük tutarlılık deriz ya mimarlıkta hani islamda Bir olmak Yek olmak denir ya! Yaşam tarzıyla seçimleriyle varolusuyla konuşmalarıyla... işte o ilerletiyor medeniyeti! -mış gibi yapmak ise anca tiyatroculuk oynamak! Taklit etceksen hiç yapmaki en azından palyoça olma ele güne...
Biz doguluyuz diye... modern ve yeni iyidir anlayışını getirenler! ve ona sımsıkı körü körüne baglananlar utansın....
Bizde korumacılık konuşan kesim entellektûel kesilir son marka dövizle aldıgı kıyafetini göstererek toplantıya gelir sonrada binanın korumasını konuştuk olur! Konusulan seylerde... neyse sustum!
Medeniyetin eskilikle yenilikle alakası olmadıgını aradıgımız zaman gelecek mi? özverinin ve özdegerinin içimizde ve elimizdekiler oldugunu ne zaman anlayacağız... ne zaman... iyiye sahip olmamak degil mesele var olanı gösterebilmek. Inanın bir ufak taşın üzerine ne hikayeler yazïlıp medeniyet anlayilip abartıldıkça abartılıyor size anlatsam bizde alası var ama oturup çürüsün diye bekliyoruz!
Mesela yarım saat dün ahşap top atma gülle atma aletinin kurulmasını ve eski yolla top atma olayını sabırla bekledik izledik. Nasıl özverilir ve nasıl ilginç bir şeymiş gibi anlatıldı. Suratları da samimiyete bakıp sunum mu yoksa gercekten mi bu kadar özverililer diye sorgularken buluyorum kendimi... ama çabalarını ve kendi kendilerine kurulumlarını yıllarını buna vermelerini izleyince yokya diyorum ve hayret ediyorum.

3 Mart 2019 Pazar

Ìçten ve dıştan leylak büklümleri

Bilgi ve sürecin hazımsızlığı insanı illaki bir şeylere itiyormuş. Spor ise en güzel araçlardan birisi imiş galiba. Içinde patlayan enerjiyi dışa vurabilme sanatı. Beyin patlayacaksa bedendeki enerjide patlamalıymış gün sonunda nakavt olmuş gibi gözüksende güç ve dayanıklılık kazanmanıyormussun ki yola devam edebilesin.

Ne kadar zorlanırsak Her gün kendimizin sınırlarıyla ilgili birsey ögreniyoruz. Yapamam dedimlerimle alenen savunmasız gözgöze gelebilebiliyorum ansızın. Yüzleşmek zorunda kalıyorum yüzleşmek istemediklerimle. güvenli bölgemden ısrarla çıkmam isteniyor. ben seçmiyorum hakeza seçtigimi söyleyenler çok olsada. Yada kendilerince başkalarının seçimlerini eleştirirken dinlememek anlamamak için "ama sen seçtin" diyenler çok olsada. Neyi sen seçtin ki bende kendi yolumu seçmiş olayım "atarken sen atmadın Allah attı" diyen Enfal suresiyle cevap vermek istediklerim âh... içindeki duyguları anlamaya çalışıp susuyorum yada gülümsüyorum onların kendi iç kıvranışlarını görerek sanki... insan başkasına birseyler atmakta başkasına bakmakta ne kadar maharetli kendisinin aksine deyip geçiyorum. Vakti olan insanlar başkasının dediklerini takarmış bunuda ögretti hayat şuan ne onu bunu duyacak ne başkasına ne kendine üzülecek vaktim var. Bir yola girmisim ve koşmam düşsemde kalkıp koşmam gerekiyor. Koşanlar seyircilerin seslerini tezavûratlarını duymazlarmış... duymuyorsun.

Yolları seçmek dedik, Önce fısıltısını duyarız uzak iklimlerin diyor ya şair herşey o fısıltılarla başlıyor insanın yüreginde ama nasıl ve ne zaman bu noktaya geldi geliyor inanın bende bilmiyorum. Bir bakmışım bilmedigim okyanuslarda kah yüzmeye! Kah boğulmamaya çalışıyorum köpek balığı varmıdır korkarmıyım acaba demeye kalmıyor bir bakmışım burun burunayım bazen.

Lisedeydi galiba bir söz okumuştum bikac kez okumuştum sonra anlam verememiştim. o boş anlamsız gelen sözü şuan sanki sürekli yaşıyorum. "Öldüm der durur yine de yaşarsın." Ölüyoruz sanıyoruz ama yinede yaşıyoruz.

Spor diyecektim konu nerelere geldi. Öyle böyle şöyle işte hayat...

Ha yoruldum üzüldüm bunaldım demek şikayetçiyim demek de değil. Elhamdulillah. Bazen dinlenmek için bir tebessüm bir dua bir omuz bir kelime bir selam yetiyorda artıyor... verenlerden bin kat Allah Razı olsun. Elhamdulillah ki zorlu yolları veren Rabbim her daim sefkat eliyle böyle insanlarıda karşıma çıkardı çıkarıyor. Şimdi ben bu şevkat elini nasıl sevmeyim hı nasıl... Hamd ancak alemlerin Rabbi olan Allah a aittir. Ya Ehad ya Samed!