Hayal ediyorum zaman zaman öğrencilerime ders anlatırken
onları tanıyabilmek ve kendilerinin farkında olan nerden geldiğini bilen neyi neden sevdiğini bilen bireyler yetiştirmek istiyorum
Kendi özünden benliğinden utanmayan korkmayan bir gençlikten bahsediyorum
İnsanın görüş ve düşünceleri ne olursa olsun yaşadığı toplumla şekl alır ve aynı zamanda bireylerin her birinin katkılarıyla birleşen toplumsal hareketler toplumları ve kültürleri oluştururlar yani bir nevi islam da bahsi geçen Vahdette Kesret Kesrette Vahdet durumu
Her islam mimari özelliği gibi islam toplumları da uzaktan bakınca aynı gibilerdir ama yakınlaştıkca ne kadar farklılaştıklarını özelleştiklerini görürsünüz
İşte ol sebepten bende ögrencilerimi öncelikle tanımak için onların fıtraten yatkın oldukları seyleri ve kendi öz degerlerini göze almam gerektigini düşünmekteyim her ne kadar benim vizyonum ve görüşlerim olsada onlara belirli bir alan çizmek yerine kendi alanlarını tanımalarını toplumdaki yerlerini ve kendi bireysellikleri için ne kadar özel olduklarını kendileri bulacakları bir ders kurgusu okuma dizisi yahut tartışma ortamı gibi bir program yapmalıyım
Objelerle çevreyle ilişki kurarak okuduklarını gözlemleme farketme yaşama ve aktarma egzersizleri duyarlılık geliştirme egitimi daha bilincli ve tek taraflı bir fikir empoze edilerek olmamalı bireyin kendini tanıması ve cevresinin tanıması esas alınmalı
böylece işini kendini çevresini neyi neden sevdigini bilen bir birey kendinin ve cevresinin farkında bir birey olarak mimar ı konuşabiliriz
Bu belki bir secmeli ders kapsamında bir şey olur belki de sadece dersin icerisinde kücük bir öneri şeklinde sunulan bir parca olur suan kesin bilmemekle birlikte yine de böyle kendini tanıdıkca yasamayı mimariyi toplumu şehirleri seven ögrenciler görmek fikri beni aşırı heyecanlandırmakta
Bunun önemli olduğunu düşünüyorum çünkü kendi idrak perdemi bir asistan hocam bu şekilde kırabilmemde bana yol göstermişti
Sene 2009 civarı mimaride ilk yılımdı sanırım mimarlık fakülteleri genellikle modern mimari egitimi verirler batıcı görüş ve modern mimari örnekleriyle mimariyi ve şehirleri tanıtırlar ve tanıttılarda bizlere ve kendi şehirlerimizi mimarimizi yerdikçe yerdik hep bu durumu anlayamamıştım tabi o zamanlar doğru olanın o olduğunu sanıyordum ancak daha sonra gerek okumalarla gerekte yurtdısında tamda batıda yasayarak batının yanlışlarını gördüm oysa sorun yanlışlarımız degildi kültür degerlerimiz tarihimiz farklıydı sistemlerimiz farklıydı evet tabiki bizlerin hataları vardı ama kesinlikle cok kötü yahut berbat yahut ka ka tü tü degildi ve gözardı ettığımız bu degerlerden her ne kadar kaçmaya çalışsakta bizi biz yapan değerler onlardı kendi toplumumla kendi tarihimle barışmadan kendim olamıyor mimarlık egitimin temeli olan özgün olma fikrini bir türlü anlayamıyordum
Her ders bas bas bağırılan özgün olma fikrini boynunda şal ve atkı takan hocalarım bağırıyorlar batı tarzıyla eleştriyorlarda eleştiriyorlardı o kadar ki mimar olma stilleri geliştiriliyor falan tarz minimalist yüzükler takılar kalemler takanlar mimar olarak bagırıyor ve stilde öne çıkıyordu bir tür statü showuna dönüşüyordu durum mimar olmak özgün olmaktan ziyade batıda nasıl yapılıyorsa öyle olmak taklit etmekten öteye gitmiyordu durum ve ben ilk 2 sene özellikle kendi içimde sürekli çelişkileri sorgulayan bir öğrenci oldum
hocalara begendirmek icin modern mimari ögeleri mesela boydan boya camlar hiçte islam mimarisi ve muhafazakar düsünce sistemime uymayan bir tarzda evleri projeleri begeniyormuş gibi hocaya sunmak oynamak gibi geliyor yapmaya zorladıkça kendimle yüzlesiyordum bir yerlerde hatalar vardı neydi neydi diyordum isin garip yanı kendi degerlerimi ifade etmekte zorlanıyordum çünkü vizyonum kabul görmeyen bir vizyondu
neyse
bir gün bir hocam sevdiğin bir aktivite haftasonu eglencesi söyle dedi proje hakkında konusurken bir anda ben korkarak ney üflemek demiştim korkum degerlerimin yargılanmasıydı ancak o hocam şöyle demişti bak ney üflerken icindeki tutkuyu düşün sonra neden sevdigini sonra ben anlatırken onları ona kendi icimin hafifledigini farkettim kendim oldugumda ben bendim
bu o kadar kücük bir an sadce öyle bir soruydu ki ancak bana büyük şeyler anlattı icimde anlamlandıramadığım rahatsızlıklarımı uyuşmuyordu icimde olduğum sistem ve olması gerektigini düsündügüm seyler ve bu yolda bana yol gösterecekte yoktu
bu sebepten bu kücük idrakıma yol acan bu olayın en temel egitimlerden biri oldugunu düşünmekteyim
bir mimarın cevresine duyarlılıgı kendini tanımakla başlar bir zaman hocalarımın dedigi gibi farklı kafelerdeki kahveleri ayırt edebilmek degildir cevre duyarlılıgı her mimar kahve sevmeyebilir mesela her neyse duyarlılıgı ona hassas bakabilmesidir kendi kisiligiyle birlestirebilmesi ve bunu yaptıgı seylere yansıtabilmesidir
bizler batıya bu kadar cok baktıkca batının yasadıgı buhranları depresyonları da kendi hayatımıza taşıyoruz farkında olmadan oysa bizim kültürümüzde degerlerimizde islam var ve islamda depresyon diye bir şey yok taklit yok özgünlük var sadelik var batının buldugunu minimalistlik tee en başından beri var islam mimarisinde veyahut 20ç yy da çıkmış flexible area lar tasarımlar zaten islam sehirlerinde insanların yaşadıkca sehri insa etmeleri gibi dogal yollarla olusan bir sürectir dayatma degildir bu tür farkındalıklar bizlerin kendini daha iyi tanımasına vesile olur
bu sebepten önce kendini sonra cevresini sehrini ve toplumunu tanıyıp degelerini ona göre kurmalı bir mimar
ve Rabbim nasip edersr böyle bir genclik yetiştirmek istiyorum
okudukları bir kitabın şekl almış halini yansıtma yollarını düşünmek
sevdikleri rengin mimarideki yansımaları
sevdim dedikleri seyleri nasıl sorgulamalılar ve cevaplarına nasıl bakmalılar bilmeli
Şimdilik bu kadar
gün gelir bunları akademik olarak programlarsam bu notlara düşünlere yeniden bakmak nasip olabilmesi umuduyla yazmaktayım bu yeni bölümü
Rabbim nice güzeli tanımaya tanıtmaya vesile olsun oldursun insallah
selam ve dua ile
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder