4 Nisan 2017 Salı

Insanlar...

Yeni bir hayat.
Yeni bir çevre.
Bambaşka insanlar.
Dogrularını insa edecegin yeni bir düzen.
Gurbette olmanın bana en zor gelen kısmı burdakilerle din hakkında ve kitaplardan evet herhangi bir kitaptan konuşamamak oldu. Kitap derken... düsünce kitapları. Dertli insanlar aradım. Ama...
Yani ankaradan ayrıldığımda istanbulda kayseride filan da yeniden baslamıştım. Ama altyapı varmış meğesem. Zor yada yok dediklerimde bile varmış.

Yine insan bulamıyorsun aslında. Varlar ama yoklar.
Ama iste yoklayabilmek insanlari denemek bile bir nimetmiş yok dedigim yerlerde. Simdi bana falanca sehirdeki arkadaşım diyor ki zihni bos din hakkında bilgisi olmayana anlatmak daha kolay insanlar önyargılıysa? Sen sıfır  insana  anlatmaya  çalışıyorsun  onlar sana boş gözlerle bakıyorlar  bu şehir  öle  bi yerde islam ülkesinde   islama savaş  açmış  insanlar var

Ufak ufak önlerine sunmak sunabilmek davet etmek biliyormusun şöyle bişi var diyebilmek lazım.

Burda gecen arıya baktım görüyormusun herşey o kadar düzenli ki sistem o kadar düzgün ki dedim yanımdaki arkadaş çinli kominist düzenden gelmis boş boş baktı bana.

Gözlerdeki anlıyorum duygusu bile konuşmakmış biliyormusunuz?

Burdakilerin gözleri ve kalpleri bos. Konusunca bile duvara konusmussun gibi oluyor.

Eger uzatırsam konusmayı bana güzel felsefe yapiyorsun diyor gülüyorlar

Oysa Felsefe degil hakikat bu ama iste arada birsürü perdeler var açılmasi icin.


Artik sey yapıyorum mesela sadece farkındalıklarını artırmak bile kar geliyor bana aaa ne kadar degisik bi varlik diyorum aa bunun rengini görmemiştim diyorum aa görüyormusun bu da var diyorum. Benim inancimda bu budur biliyormusun diye sıkıştırıyorum araya bazen nadiren de olsa.

Şunu demeye calışıyorum eğer o seviye olmuyorsa bi geri adım atmalı çevreye o bilinci vermek için.

Ama böyle öyle bi vereceksin ki kendi gelmek isteyecek sana.

Mesela burdakiler genelde depresyonda oluyor onlarla boyle moral konusmalari yapmaya calisiyorum. Nasi bu kadar güçlüsün diye soruyorlar nadiren hah diyorum bekledigim soru ben degil inancim güclü. Dinim bana yardım ediyor. Elhamdulillah

Insanlara Yap et neden yapmıyorsun diyen insanlar var. Neden yapmadıgından cok neden yapması gerektigini sorun sorgulayın sorgulatın.

Mesela çaya davet et onu konuşurken konuşurken bayanlardna mevzu açtın ya peygamber eşlerinden kızlarından bahsetmek lazım. Ufak ufak. Bazen hiçbirşey vermemek hatta sadece samimiyetini vererek güvenini kazanmak. Bazen sadece gülümsemek. Bazen saçlarının oksanması giydigi bi kıyafetini sevmendir ona açılan kapı.

Öyle varolmalısın ki varlığın hissedilmeli. Yoklugunda seni yada senden duyduklarını aramalı. Böyle merak etsin hikayeyi deki bak bunları ben kurandan öğreniyorum bu sebeple bilmemiz gerekiyoru hissetsin.


Ancak unutmamak lazım ki hidayet senden degil o Rabbimden gelecek.
sen vesile olansın eğer nasip olacaksa. O yüzden ısrar etme ufak ufak dokun kalbine sadece kalbine dokunmaya çalış. Kalbini kazan. Kalbini hisset. Samimi ol birşeyler paylaş gercekten paylaş ve sev.

Bide gözlemle tanı önce hayatında sorunlu bölge neresiyse ordan yakala.

Ne bileyim eşiyle sorunu vardır peygamber ve eşlerinin tutumundan bahset yada arkadaş sorunu vardır ümmetin davranışlarından Allah için sevenlerden bahset. Unutma herkesin zaafi baska yerden. Orayı bulursan yakalayabilirsin.

Deniyorum işte bende. Baktım uzaklaşmak, yok demekle olmuyor bende böyle oynuyorum napıyım. Dinlemeyi seviyorum değer vermeye çalısıyorum ve veriyorum. Insana deger veriyorum.

Nouman ali khan diyorki cocuklarima haydi namaza demiyorum. Önce bikaç saat onlarla lego oynuyorum ve usulca diyorum ki gecen sefer benimle namaz kılmaman beni cok üzdü. Bir dahakine beraber kılalım mı ne dersin?   çok naif dokunuşlar kalp kazanma işleri bunlar. RAbbim cevremizin dahi kendi kendimizin kalbini boyle kazanmayi nasip etsin insallah.

Hz ömer dizisinde yine nouman ali khan anlatınca farkettim.

Diyor ki herkes bir anda şak diye iman etmez hz Ali hz ebubekir gibi.

Hz ömerin kalbine Allah hakikati ufak ufak zamanla dokundurdu 8 yilmi 6 yılmı ne sürmüs bu durum biliyor musunuz? Geç müslüman olanlardan yani hz ömer. Iste diziyi izlerkende görürsünüz bir kelime duyuyor şaşırıyor önce sonra bi kelam bi davranış allah allah diyor sonra aradan zaman geçiyor baska birşey daha...

Bizde insanlardan bi anda degişmelerini beklememeliyiz.
Kalbe dokunmaya devam etmeliyiz 
Rabbim en dogru zamanı bilendir o insan için 
Yabanci seyhlerden sonradan müslüman olanların nasıl müslüman olduklari videolari izleyin. Diyorlarki genelde okulda müslümanların şöyle yaptığını grdüm önce. Içki icmiyorlardı. Sonra aradan zaman geçince bi komsum arkadasim müslümandı biriyle tanismistim ve onunla konusurken böyle böyle diyordu. Sonra bir gün bir yere giderken şunu gördüm. Vs vs.... yani bu bi süreç.

Baskalarinin vesile olduklari sey belki sende tamamlancak belkide sen baslatcaksin baskasinda cevabini bulacak o kisi. Ama Rabbim bi yol çiziyor illaki.

Rabbim hak yolda beraber yürüyecek yoldaşlar nasip eylesin yol arkadasları insallah. Tek başına olmak zor dualarinizda unutmayin insallah.

1 Nisan 2017 Cumartesi

El Mekin


'' Yani mekânları, mevkileri, resmi koltukları onurlandıran, şereflendiren, üstün tutan gerçek, oturana aittir. 
Keza mefhumu muhalifi de öyle.
Daha doğrusu konunun özeti şöyle; 
Resmi olsun, gayri resmi olsun bir makamda bir mevkide oturan kişi hakkını vermelidir, oraya layık olmalıdır.
Hak ediyorsa oturmalıdır, hak etmiyorsa, o mevkiye layık değilse o kişi orda oturmamalı ve oturtulmamalıdır.
Zira o mevkiinin adı "mekân"dır. Oturanın adı da "mekin"dir. 
Mekin o mekânı dolduruyorsa, layıkıyla hakkını veriyorsa, şereflendiriyorsa oturmalıdır.
Eğer bünyesinde o mekânı karakterize edememişse oturmamalıdır ve oturtulmamalıdır.
Genellikle kültürümüze mal olmuş tarihi derinliklerinden gelen bir ifadedir. ''


alıntı: http://www.diyarbakirsoz.com/yazarlar/MAAltindag/SEREFU-L-MEKANi-BiL-MEKiN-(Makamlarin-seref-ve-izeti-oturanlarla-kaimdir)-3845

Ya Rabbim Vazifelendigimiz isleri hakkiyla layikiyla yapanlardan eyle sen bizleri muvaffak kil ne olur. 

Allah için Yap

1-Muâz radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim dedi:
Allah Teâlâ; “Benim rızâm uğrunda birbirlerini sevenler için peygamberlerin ve şehidlerin bile imreneceği nurdan minberler vardır” buyurmuştur.
Tirmizî, Zühd 53

2- Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız!”
Müslim, Îmân 93-94. Ayrıca bk. Tirmizî, Et’ime 45, Kıyamet 56; İbni Mâce, Mukaddime 9, Edeb 11

3- Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Hiç şüphesiz Allah Teâlâ kıyâmet günü:
“Nerede benim rızâm için birbirlerini sevenler? Gölgemden başka gölgenin bulunmadığı bugün onları, kendi arşımın gölgesinde gölgelendireceğim” buyurur.
Müslim, Birr 37. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 53

Bu Allah icin mevzusunu cevremizdeki insanlara  yapabiliriz sürekli gormediginiz biri yahut hanenizden biri anneniz kardesiniz yahut esiniz olabilir.

Bir tanıdığım eşine karşı yapiyormuş mesela cok sinirliydim dedi bi an derin nefes aldim verdim Allah icin gülümseyecegim dedim diyor.
Veya normalde yapmayaacgim seyleri Allah icin diyip yapiyorum diyor 

Masallah benm çok hoşuma gtmisti basta böyle garip gibi geliyor karsidakini kandirmak gibi oluyor çünkü zorluyorsunuz kendinizi ama sonra böyle Allah icin diyince dogallasiyor durum nefse ilk adım zor gelebiliyor bazen ama  ee bu kadar mukafatli birsey tabiki kolay olmayacakti  ne kadar zorsa mukafat o kadar kolaydir.

O yüzden durduk yere gülümseyelim etrafimiza yardim edelim birseyler yapalim sonra sinirli olduklarimiza yapalim sonra küskün olduklarimiza dargibliklarimiza sonra varsa ki insallah yoktur nefret ettiklerimize....

Düsünsenize sevmediginiz birisini Allah icin sevmek haline dönüstürünceki mukafati.
Nefsim seni sevmezdi ama Rabbim icin seni seviyorum diyebilmek âh... 

Fakat dikkatinizi çekerim. Bu demek degil ki sevmediginiz insanlarla oturup kalkin kötü bir insansa onla oturup kalkin degil yanlış anlaşılmasın  kalpteki kin nefret öfke kirginligi atmak ve yüzüne yapamiyorsan giyabinda dua etmek. Sevmediginiz bir ozelligi varsa Rabbim o insani salihlerden kil demek. Yalan soyleme huyu varsa ya Rabbi sen onu dürüstlerden eyle bu huyundan vazgecir diye dua etmek 

Normalde umursasanız noluur umursamasaniz noluur ama iste bi an durup Allah icin deyip bu dualari yapmak ne kaybettirir bize  cebimizden bisi cikmiyor sadece dua icten bi dua 

Aksine Ne oluyor biliyor musunu kalbiniz yumusuyor daha cok iyilesiyor sakinliyor böyle. 

Bir de karsiliksiz yapmak gerektigini unutmayalim ben ona sunlari sunlari yaptim ama ondan cevap gelmedi flgeri donus gelmedi dersek karsilik beklemis oluruz  hadislerde görüdugu gibi hicbir cikar iliskisi beklentisi olmadan Allah icin.yapmak diyor 

Ahirette amellerimize bakinca kim daha cok sasircak acaba bu amel nerden Ya Rabbim diye sasiralim ve cevap

senin giyabında bu kardeşin magfiret diledi denilenlerden olalim mesela 

Yada hani sen anszin gülümsemiştin ya nefsine agir gelirken iste o bu kadar cok yüklü bi amelde denilsin 

Vay beee diyelim böyle 

Hani diyor ya ayette onlar bilselerdi eger derlerdi ki keske daha cok yapsaydik dünyadayken yada keske bir sansimiz daha olsa da geri dönsekte hep yapsak... derler.

Şûrâ Suresi | 36
Size verilen ne varsa, dünya hayatının (geçici) menfaat(ler)idir. Allah yanında bulunan (mükâfat)lar daha hayırlı ve daha devamlıdır. (Bu da) iman eden ve Rablerine güvenip dayananlar içindir.

Şûrâ Suresi | 37
(Onlar) büyük günahlardan, hayasızlık (ve çirkin işler)den kaçınırlar; kızdıkları zaman (da onlar) bağışlarlar. [bk. 3/134]

Şûrâ Suresi | 38
(Onlar) Rableri(nin çağrısı)na gelirler, namazı dosdoğru kılarlar. İşleri aralarında danışma iledir. (Onlar) kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de (Allah için) harcarlar.

Şûrâ Suresi | 39
Onlar, bir zulüm ve saldırıya uğradıkları zaman yardımlaşıp kendilerini savunur (zulme baş eğmez)ler.

Şûrâ Suresi | 40
Kötülüğün karşılığı, onun dengi bir kötülüktür. Kim de affeder, barışı sağlarsa, onun mükâfatı Allah’a aittir. Doğrusu O, zulmedenleri sevmez. [bk. 16/126]

Şûrâ Suresi | 41
Kim de zulme/haksızlığa uğradıktan sonra o (hasmı)ndan aynı şekilde öcünü/hakkını alırsa, işte bunlar aleyhine olacak bir yol (hiçbir sorumluluk) yoktur.

Şûrâ Suresi | 42
Ancak sorumluluk ve ceza insanlara zulmeden ve yeryüzünde haksız yere saldıranlaradır. İşte, onlar için acıklı bir azap vardır. [bk. 5/33-34]

Şûrâ Suresi | 43
(Fakat) kim de sabreder ve (kötülüğü) bağışlarsa, şüphesiz bu, azmedilip yapılmaya değer, (hayırlı) işlerdendir.

Esselamü aleyküm

Hayal-iMimari-1

Hayal ediyorum zaman zaman öğrencilerime ders anlatırken
onları tanıyabilmek ve kendilerinin farkında olan nerden geldiğini bilen neyi neden sevdiğini bilen bireyler yetiştirmek istiyorum

Kendi özünden benliğinden utanmayan korkmayan bir gençlikten bahsediyorum
İnsanın görüş ve düşünceleri ne olursa olsun yaşadığı toplumla şekl alır ve aynı zamanda bireylerin her birinin katkılarıyla birleşen toplumsal hareketler toplumları ve kültürleri oluştururlar yani bir nevi islam da bahsi geçen Vahdette Kesret Kesrette Vahdet durumu

Her islam mimari özelliği gibi islam toplumları da uzaktan bakınca aynı gibilerdir ama yakınlaştıkca ne kadar farklılaştıklarını özelleştiklerini görürsünüz

İşte ol sebepten bende ögrencilerimi öncelikle tanımak için onların fıtraten yatkın oldukları seyleri ve kendi öz degerlerini göze almam gerektigini  düşünmekteyim her ne kadar benim vizyonum ve görüşlerim olsada onlara belirli bir alan çizmek yerine kendi alanlarını tanımalarını toplumdaki yerlerini ve kendi bireysellikleri için ne kadar özel olduklarını kendileri bulacakları bir ders kurgusu okuma dizisi yahut tartışma ortamı gibi bir program yapmalıyım

Objelerle çevreyle ilişki kurarak okuduklarını gözlemleme farketme yaşama ve aktarma egzersizleri duyarlılık geliştirme egitimi daha bilincli ve tek taraflı bir fikir empoze edilerek olmamalı bireyin kendini tanıması ve cevresinin tanıması esas alınmalı
böylece işini kendini çevresini neyi neden sevdigini bilen bir birey kendinin ve cevresinin farkında bir birey olarak mimar ı konuşabiliriz

Bu belki bir secmeli ders kapsamında bir şey olur belki de sadece dersin icerisinde kücük bir öneri şeklinde sunulan bir parca olur suan kesin bilmemekle birlikte yine de böyle kendini tanıdıkca yasamayı mimariyi toplumu şehirleri seven ögrenciler görmek fikri beni aşırı heyecanlandırmakta

Bunun önemli olduğunu düşünüyorum çünkü kendi idrak perdemi bir asistan hocam bu şekilde kırabilmemde bana yol göstermişti

Sene 2009 civarı mimaride ilk yılımdı sanırım mimarlık fakülteleri genellikle modern mimari egitimi verirler batıcı görüş ve modern mimari örnekleriyle mimariyi ve şehirleri tanıtırlar ve tanıttılarda bizlere ve kendi şehirlerimizi mimarimizi yerdikçe yerdik hep bu durumu anlayamamıştım tabi o zamanlar doğru olanın o olduğunu sanıyordum ancak daha sonra gerek okumalarla gerekte yurtdısında tamda batıda yasayarak batının yanlışlarını gördüm oysa sorun yanlışlarımız degildi kültür degerlerimiz tarihimiz farklıydı sistemlerimiz farklıydı evet tabiki bizlerin hataları vardı ama kesinlikle cok kötü yahut berbat yahut ka ka tü tü degildi ve gözardı ettığımız bu degerlerden her ne kadar kaçmaya çalışsakta bizi biz yapan değerler onlardı kendi toplumumla kendi tarihimle barışmadan kendim olamıyor mimarlık egitimin temeli olan özgün olma fikrini bir türlü anlayamıyordum

Her ders bas bas bağırılan özgün olma fikrini boynunda şal ve atkı takan hocalarım bağırıyorlar batı tarzıyla eleştriyorlarda eleştiriyorlardı o kadar ki mimar olma stilleri geliştiriliyor falan tarz minimalist yüzükler takılar kalemler takanlar mimar olarak bagırıyor ve stilde öne çıkıyordu bir tür statü showuna dönüşüyordu durum mimar olmak özgün olmaktan ziyade batıda nasıl yapılıyorsa öyle olmak taklit etmekten öteye gitmiyordu durum ve ben ilk 2 sene özellikle kendi içimde sürekli çelişkileri sorgulayan bir öğrenci oldum

hocalara begendirmek icin modern mimari ögeleri mesela boydan boya camlar hiçte islam mimarisi ve muhafazakar düsünce sistemime uymayan bir tarzda evleri projeleri begeniyormuş gibi hocaya sunmak oynamak gibi geliyor yapmaya zorladıkça kendimle yüzlesiyordum bir yerlerde hatalar vardı neydi neydi diyordum isin garip yanı kendi degerlerimi ifade etmekte zorlanıyordum çünkü vizyonum kabul görmeyen bir vizyondu

neyse
bir gün bir hocam sevdiğin bir aktivite haftasonu eglencesi söyle dedi proje hakkında konusurken bir anda ben korkarak ney üflemek demiştim korkum degerlerimin yargılanmasıydı ancak o hocam şöyle demişti bak ney üflerken icindeki tutkuyu düşün sonra neden sevdigini sonra ben anlatırken onları ona kendi icimin hafifledigini farkettim kendim oldugumda ben bendim

bu o kadar kücük bir an sadce öyle bir soruydu ki ancak bana büyük şeyler anlattı icimde anlamlandıramadığım rahatsızlıklarımı uyuşmuyordu icimde olduğum sistem ve olması gerektigini düsündügüm seyler ve bu yolda bana yol gösterecekte yoktu

bu sebepten bu kücük idrakıma yol acan bu olayın en temel egitimlerden biri oldugunu düşünmekteyim
bir mimarın cevresine duyarlılıgı kendini tanımakla başlar bir zaman hocalarımın dedigi gibi farklı kafelerdeki kahveleri ayırt edebilmek degildir cevre duyarlılıgı her mimar kahve sevmeyebilir mesela her neyse duyarlılıgı ona hassas bakabilmesidir kendi kisiligiyle birlestirebilmesi ve bunu yaptıgı seylere yansıtabilmesidir

bizler batıya bu kadar cok baktıkca batının yasadıgı buhranları depresyonları da kendi hayatımıza taşıyoruz farkında olmadan oysa bizim kültürümüzde degerlerimizde islam var ve islamda depresyon diye bir şey yok taklit yok özgünlük var sadelik var batının buldugunu minimalistlik tee en başından beri var islam mimarisinde veyahut 20ç yy da çıkmış flexible area lar tasarımlar zaten islam sehirlerinde insanların yaşadıkca sehri insa etmeleri gibi dogal yollarla olusan bir sürectir dayatma degildir bu tür farkındalıklar bizlerin kendini daha iyi tanımasına vesile olur

bu sebepten önce kendini sonra cevresini sehrini ve toplumunu tanıyıp degelerini ona göre kurmalı bir mimar

ve Rabbim nasip edersr böyle bir genclik yetiştirmek istiyorum

okudukları bir kitabın şekl almış halini yansıtma yollarını düşünmek
sevdikleri rengin mimarideki yansımaları
sevdim dedikleri seyleri nasıl sorgulamalılar ve cevaplarına nasıl bakmalılar bilmeli

Şimdilik bu kadar
gün gelir bunları akademik olarak programlarsam bu notlara düşünlere yeniden bakmak nasip olabilmesi umuduyla yazmaktayım bu yeni bölümü

Rabbim nice güzeli tanımaya tanıtmaya vesile olsun oldursun insallah
selam ve dua ile