"Ibnü'l Heysem'in perspektif ile ilgisi, "ışığın ölçülmesi" üzerindendi ancak batı bunu "bakışın ölçülmesi" kavramıyla eşleştirdi. Şüphesiz bu iki ayırım iki kültürün dünya görüşü ile doğrudan ilgilidir. Çünkü toplumların elindeki imkanları nasıl kullanacağını bu görüş belirler.
Resim kavramına yabancı olan ve ona hoş gözle bakmayan islâm dünyası, gözü;kişiyi yanıltabilen ve algı işlevini ancak zihni ve içsel duygular sayesinde tam olarak yerine getirebilen bir organ olarak görüyorken, göz yerine ışık üzerine yoğunlaşmış olması doğaldır. Bilim adamlarının ortaya koyduğu teoriye göre görme ucu açık sonu belirsiz bir süreç idi çünkü atmosfer gibi dış etmenlere ve başka koşullara bağlı olarak değişebilirdi.
Bu sebeple imgelerin sonsuzluğundan tek bir imgeyi çekip almak istemiyorlardı. Bu durum, müslüman bilimcileri görmeyi somutlaştıran resimelere neden şüpheyle yaklaştıklarının önemli bir ifadesidir.
Ibnü'l Heysem imgelerin insanın gözünde değil, hayal gücünde olduğuna inanıyordu, bu sebeple salt göz ile kavranan bir resim, hayal gücünü sekteye uğratacaktı. Yani doğu da imge hayal gücüne imkân tanıyan ve ona katılım olanağı sağlayan bir yapıda olmalıydı.
Müslüman ışığı matematik ile ölçerken geometriyi bir simgesel biçim haline getirmişlerdir. Geometrik süslemeler aracılıyla soyut bir kozmik biçim üretmişlerdir.
Buna karşın Rönesans ile birlikte Batı matematik ve geometriyi imgelerin somut gerçekçiliğini artırmak için kullanmıştır. Burada matematik, resimlerin ancak alt metnini oluşturur, Islâm dünyasındaki gibi, anlamı değil.
doğubatı ayrımında aslında mimarlık
serkan duman
Fotoğraflar 1 ve 2 : Edinburgh , Iskoçya
Fotoğraf 3 : Aslanhane Cami mihrabı, Ankara
Elhân-ı tuyûrun yerine samt-ı ümîdi.... (Kuşların nağmeleri yerine ümidin suskunluğunu....)
7 Mayıs 2016 Cumartesi
Dogu ve Batı Ayrımında Perspektif
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder