31 Mayıs 2014 Cumartesi

Derdi olmayan sahiplensin geziyi, benim bir derdim var ki...

...bin dermana değişemediğim,
Bir derdim var ki...
Âh bu nasıl dert aramaktır nasıl bir gaflettir boşluktur uçurum olmuş içleri haberleri yok!
Gezi olaylarının yıl dönüymüş bu günler...
Bu kadar susup etrafı gözlemledikten sonra şunu söyleyebilirim ki,
Amaçsız emelsiz ruhsuz bir takım güruha savaşacak bir sebep olmuş. Mücadele ruhunu kaybetmişlere tokat olmuş. Ve böylece hayatlarını anlamlandırmışlar bir  nevi... o yüzdendir bunca sarılış bunca sarılış bu kavgaya... tabiki hala amaçsızcada koşturanlar birilerinin piyonu olmuş insanlar var aralarında lakin muhatabım onlar degil olamazda...
Evet, gezide evlenen çiftle yapılan röportajı okudum hangi boşluğuma geldi bilmiyorum birazda gülmek içindi nasıl komikleştiklerini duymak istedim belkide evet itiraf olacak belki ama  bir küçümseyici edayla okudum seslice o yazıyı... işte ordada açıkca gördüm ki ifadelerinde öyle açıktı ki ordaki mücadele ve birlige dayanışmaya ve dahi bir amaç uğruna savaşmaya öyle bağlanmak istemişler ki...
Esasen bu arayış biş bir arayış değil lakin bir o kadar da boş. Yani aradıkları şey doğru ama aradıkları yer mekân kişiler hayli yanlış... nasıl mı?
Ashabın savaştan dönerken ki hallerini hatırlamakta fayda var bu noktada büyük savaşa dönüyorüz demişlerdi. Âh ne büyük savaş ama! Ve dahi her saniye her an karşı karşıya olunan göz açıp kapayıncaya kadar ki bi boşlukta ansızin vurulabileceğin bir savaş...
Asli gayesini unutmuş nice gencin yaşlının hayatında aradığı böyle bir boşluğu doldurmuş bir eylemdir gezi...
Hayli yazık içler acısı...
Müslüman olamayan müslümanı bile kahreden...

Posted via Blogaway

26 Mayıs 2014 Pazartesi

islâm ve mekân...

"Bütün geleneksel uygarlıklar gibi, İslâm da bir " mekân "dır ve bir " zaman " değildir.
İslâma göre " zaman '' sadece " mekân " ın bozulmasıdır."

  F.Schuon

Mihrab bilirdim ben öyle bir mekândı bildiğim... yahut sadece ezberimdeydi yaşamamıştım henüz...
diyeyazmış filozof da hani beynimi kımıl kımıl eyledi sanki.

âh mihrab...
nice bir halsin sen öyle, beni benden eyleyen...
insana dair bildimdi islam da mekân... âh o mekân...

Yaralı


Hem Yaralı Hem Yakını Bir Yaralının
....
Bir sabah dünya boşken kalkıp sordum kendime: neyin var taşınacak?
şu kırık dal sesinden, şu tökezleyen ırmak gürültüsünden başka
neyin var sen gidince aklı sende kalacak!
...

Ali Ayçil

21 Mayıs 2014 Çarşamba

Durmayacaktım....

"Ben böyle durmayacaktım dili bağlı
Islam'ı uyandırmak için haykıracaktım.
Gür hisli,gür imânlı beyinler coşar ancak,
Ben zaten uzun boylu düşünmekten uzaktım."
M akif

" Allah' a dayan sa'ye sarıl, hükmüne râm ol.
Yol varsa budur ancak, bilmiyorum başka çıkar yol... "M.Akif

"Durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak!
Haykırsam,kollarımı makas gibi açarak. " Necip fazıl

"Medeniyet!" Size çoktan beridir diş biliyor;
Evvela parçalamak, sonra da yutmak diliyor " M.akif

Posted via Blogaway

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Duruşun gariptir

" Duruşun gariptir bakışın mahzun
Nerden geldin sen bu ele üveyik
Gözlerin nemli de halin pek yorgun
Çok mu çektin yoksa çile üveyi
Gurbetin yolları uzun ve ince
Sabır eyle başa bir iş gelince
Dikkat et yuvadan uçmadan önce
İyi bakın sağa sola üveyik
Görünce inanma elleri sazlı
Zamane insanı hep iki yüzlü
Belki de avcıdır silahı gizli
Güvenme her öyle kula üveyik
Kamil insanların ahtı mutlaktır
Sadık olanların inkarı haktır
Bahar değil ise belki tuzaktır
Aldanma yeşile ala üveyik
Kanadın kırılır gafil yatarsan
Başın derde girer nazlı ötersen
Aşıkların öğüdünü tutarsan
Konma bilmediğin dala üveyik
Feymani'nin sesi bir nida mıdır
Gönlüm ayrılıkla davada mıdır
Boynunu büküşün elveda mıdır
Gidiyorsun güle güle üveyik

Posted via Blogaway

15 Mayıs 2014 Perşembe

durmadan hatırlamaya koşmaktan...

" Güzel beyaz bir tay doğururdu her sene hafızam
Yorgundu oysa
Durmadan, durmadan hatırlamaya koşmaktan. "
 Didem Madak

13 Mayıs 2014 Salı

Sırtımda insan yüklü bir gök var

Susmanın kalesine sığınıyorum
Önümde karanlıktan duvarlar
Sırtımda insan yüklü bir gök var.

Erdem bayazıt

acz ve aşk

acz...
aşk...
bu iki kelime arasında dışardan da görülen benzerlik içlerine mi yansımış acaba diye düşünmekteyim. Her ikisi de 3 harfcik ama oldukça yoğun.

Yaratana aşk için; tüm benliğimizi yok edebilmek ve ''hiç'' olup onda ''bir'' olabilmektir denir.
Sen 'sen' değilsindir artık.
bütün acizliğinle O'nda var olmak... evet benliğini yok edebilmek için hiç olabilmek için aciz olman gerek. O kudret karşısında aczini kabul eylemen gerekir denir.

 Aşk için acz mi gerekir??
imkansız aşklarda bu yüzden mi büyük aşk olarak görülür?

(aşkın büyüğü küçüğü olur mu orası ayrı_ zira aşk yoğun ve kuvvetli sevgiyi de kapsıyorken başka şeyleri de kapsadığı gibi... daha da büyüğü yahut küçüğü olur mu? bu sevgi ve aşk sözcüklerinin günümüzde hayli birbirine girmesinden sebep olsa gerek! malesef her sevgi aşk zannedilmekte. )

Peki eğer ki varsa ufaktan bir ilgi alaka... acaba insanoğlu kendini aciz hissettirene mi aşık olur? Karşısında biçare hissettirene bir o kadar hayransa mı... çünkü her acz hissiyatı da aşk demek değildir.Öyleyse acz in yanında başka kavramlar daha olmalı aşkın var olabilmesi için... sonsuzluk barındırması, kudret, hayraniyet? acz ve merakla celbetmek midir?

acz kabul edişti. Kaybettiğini kabul, hatanı kabul, evet aciz olmayı kabul ettiğin şeydi aşkın.
Karşısında aciz olmayı kabul ettiklerin kadardı aşkın.
seçimlerindi.
Seni sen yapan şeylerdendi.
Çünkü seçtiklerinle aciz olduklarınıda sen belirledin.

aşk içün hayran olunan şey de aslında ne aşıkların kendisi ne de görüyormuş gibi aşk deyu dilimizden bitiremediğimiz soyut kavramdı aslında.
karşılıklı aczaniyetle var olunan dişlilerin birbirine kenetlenirkenki harmonisiydi.