25 Aralık 2018 Salı

Yıl sonu/başı değerledirmesi


Hicri yahut miladi yıl sonu ve yıl başı değerlendirmesi
Başlangıçlar ve bitişlerde yaptığımız gibi bir Yıl sonu değerlendirmesi mi yapsak?

Ne öğrendiniz bir sene boyunca neler sizi yordu ve üzdü
Ve 1 sene sonunda sizi yoran üzen şeyler hakkında düşünceniz nasıl değişti
Önemli dediğiniz şey önemini yitirdi mi mesela yitirdiğini farkettiyseniz neden yitirdi...

Üzülmeye değerdi iyi ki üzülmüşüm dediğiniz şeyler neler?
Üzülmek yerine.... yapsaydım dedikleriniz nedir...

Yada varken değerini bilemediğiniz ama elinizden gidince farkettiğiniz şeyler nedir hangi değerler onlar tekrar kaybetmemek için ne yapmalısınız yada kazanmak için ne yaparsınız yapmalısınız?

Şuanki varlığına şükretmeniz gereken ve gelecek sene kaybederseniz iyi ki şöyle yapmışım diyeceginizi düşündüğünüz şeyler nedir...

Şuanki varlığına şükrettiğiniz şeylere daha fazla nasıl vakit ayırabilirsiniz Nasıl daha çok değerlendirebilirsiniz onunlarla hayatınızı nasıl verimli hale getirirsiniz onları kullanarak nasıl daha fazla nasıl mutlu huzurlu sağlıklı ve kaliteli yaşayabilirsiniz...

1 sene boyunca sizi kendinizden soğutan alışkanlık ve özellikleriniz ne idi... Kendinizle gurur duyduğunuz kendinizi sevdiğiniz ve kendinizi sevdiğiniz o halinizide başkalarına sevdirdiğiniz özellikleriniz nelerdi

Başkalarında benimde olsa daha mutlu olurdum dediğiniz şeylerin hayatınızda ki gerçek değeri nedir Neden onunla mutlu olacağınızı düşünüyorsunuz o özellik o kişiyi mutlu yapmış mı gerçekten ne derece onun mutluluğunu ölçebilirsin ve bunu kendi hayatınla ne oranla kıyaslıyorsun neden?

Bırakmak istediğiniz kötü özellikleriniz var mı neler Bırakmak için nedenleriniz neler ve kötülerin yerine edinmek istediğiniz yeni alışkanlıklarınız ne olmalı?

Geçen seneden beri edindim dediğiniz alışkanlıklarınız nedir hayatınızdaki etki ve sizde ki olumlu olumsuz değişimler neler oldu Devam etmeli misiniz bu yeni alışkanlıklarınıza yoksa bırakmalı mısınız...

En en en mutlu oldum dediğiniz anda sizi öyle içten mutlu eden olay neydi... o bir an neden hayatınıza yayılmıyor?Devamını istediğimiz anları hayatımıza yaymak için ne yapmak gerekir ve bunu engelleyen şeyler nelerdir?

En en en üzgün olduğunuz anda bittim öldüm dediğinizde sizi öldürmeyen şey nedir?? Devam etmenizi sağlayan şey nedir? Sizi üzen şey şuan hala üzüyor mu? Üzmüyorsa neden o an öyle hissettiniz? O an durumların size yıkıcı etkiyle üzüntü vermemesi için ne yapmalısınız neyi hatırlatmak istersiniz kendinize bu yaşadığınız deneyim sonrasında... kendinize öğüdünüz ne olurdu??

Yeni yılda her gün hamd etmenizi gerektirecek size bunu hatırlatacak eşya kişi alışkanlık olay durum söz yahut size özel bir yazınız var mı?? Yoksa ne olurdu olmalıydı??

Yeni yıl yaygarası

'' Filistinli hacılar evlerine mi döndüler, bu mutluluk gösterileri neden? Gazete sayfasında uyuyakalan siyah çocuklardan biri mi uyandı yoksa?

Sanayi devrimi bitmediyse, kara kıtanın çocukları evlerine dönmediyse, gazze de sürtüp duran serseri duvar, defolup kendi cehennemine dönmediyse, bu yılın yeni olduğu yaygarasını koparan kim? ''

Bir adam girdi şehre koşarak_Tarık Tufan

Rol Modeli olarak kendimiz

Bizden beklenen roller...
O beklenen rol garip bri girdap gibi çekiyor gibi hissediyorum ben insanı. Bazen yaklastıgını hissedersin ama tepkilerini kontrol edemezsin bazen kontrol ederken yapabildigin sadece tepkisiz kalmak olur bazende saçma tepkiler vererek aksi yönde bir hareketle kendini savunma durumuna sokarsın bu seferde baska bir girdap yanlış anlaşılmalar yada kendini daha dogru anlatmaya ifade etmeye çalışma rollerine bürünürsün. Yönetilmemeye çalışırken bi bakmışsın ki görünmeye ifade etmeye çalıştığın kimliginle (yansıtma kimligi diyebiliriz) uğraşmaktan onun seni yönettigini farkedemeyebilirsin. Oysa aslında sen yansımadaki de degilsindir yönetilmek istemediklerinde... ama iste hepsiyle ugraşmaktan asıl kim olduğuna kendine kendi özüne sevgin vaktin gücün sabrın kalmaz. Ama senin agzından insanlara artık tahammül edemiyorum sözcükleri çıkar... oysa tahammül edemedigin şey kendin dışında enerjini sabrını sevgini özverini harcadıgın yansıma kimlikler rollerdir. Hayatta Olmaya ve oldurmaya çalışmaya çabalarınla yorulur ve özüne olan ilgi ve sevkatini öldürürsün. Bu durumda en etkili yöntem sanırım asıl güce Bir e odaklanmak. Bir in varlıgına odaklanıp Birden bize gelen bagları görmeye başlarsak, içimizdeki kesfetme gücü diriliyor kendimize icindeki birilerini sevmeye sevkat gostermeye gözlerine bakmaya dinlemeye algılamaya baslıyoruz. Ama Bir de takılı kalmak çok zor oluyor dikkatimizi dagıtan çok sey var. Ona takılı kalamadigimiz icin ince baglantıları da farkedemiyoruz. Bu sefer hayal kırıklıgı kimligiyle bulunamayan cevaplar beklenen umutlara olumsuzluk kimligiyle bogusuyoruz neden neden neden olmuyor yada neden öyle oluyor diyoruz. Çünkü yine kendimizde yansıyacak " oldu bu" kimligine odaklanmış oluyoruz. Olmayı beklemek beklentisi ne kadar oldun sorguları olabilitelerin sendeki tezahûrleriyle çapraz sorguya giriyorsun. Olma çabanın ölmeden önceki can havliyle çırpınışlarıyla siddetleniyor herşey oysa... altın vuruşlar yapıyor sana kimliklerin... tereddütlerin ve en zayıf anların yada iddia ettiklerin evet iddialarınla sınanmaya başlıyorsun. Işte yok ve var dedigin bu her tûr iddianıda öldürmen gerekiyor ki kimlikler hiç'e çıksın... Hiç'e çıkmak ise başka bir evren adeta. Olmak istemek ve olmaklık yok orda. olmamayı kabullenmek yada olmak dedigimiz her tür kimlikten sıyrılıp özle beraber bir an'da kalabilmektedir sanırım. Belki başta korkarsın bi anda hiç görmedigin bir yaratik görüyormus gibi... zaman geçtikce neye benzedigini anlamaya çabalarsın dokunursun belki hissetmek için... sarılırsın kavrayabilmek için gözlerine bakarsın yada önce dinlersin ne diyecek diye. Kendini mi tanıtacak beklersin. Keşfedersin olmadigin seni, olmadan oldurmadan Hiç'te. Çünkü sen oldugunu bile bilmiyorsundur belki hiç bir şey nası bir sey onu algılamaya çalışrsın tanımsızlık korku vermiyormuş bak dersin içine... tanımadıgım ve bilmedigim şeye olan korkum yersizmiş burda tanımsız biri var evet. Ve o tanımsız şey oldurmaya çalıştgın kimliklerinden en çok seni tatmin eden şey dir işte bu! Dedigin bir hiç tir. Hiç ama işte bu! Nun ikisinin nasıl bir arada olabildigine hayranın merakını diriltir ve adımlamaya ona dogru yürümeye baslarsın. Merak istek coşku külleri kaldırmaya başlar ve adeta kendine dirilirsin... iste ölümünün diriltici gücü budur sanırım,bu olsa gerek...


13 Ekim 2018 Cumartesi

Pismanlıklar

Pismanlık yapabilme kudretini elinde bulundurdugunu sanmaktır.
An da yapabilme kudretini kendinde görmektir.
Pişmanlıgım yok derken günahsız hatasız oldugum yada hep istedigini elde ettim biri olarak yargılanıyorum.
Oysa biliyorum ki o incecik anda Rbbim istese herseyi tam tersi yapabilirdi. Demekki olmaması gereken sebepler yahut gidilmesi gereken yollar yahutta beklemesi gereken zaman varmış. Peki acılar... neden akıl ve kalp ayn düsünmez bu bir yolculuksa...  Acı da yine Allah tarafından verilmis isteme dürtüsü adeta. Hiçbir acımiz sqncimiz derdimiz olmasaydi sizce el açıp isteyebilir ve kulun en elzem özelligi dua etmesi istemesi kul oldugunu bildirmesi karakterini taşıyqbilir miydik?


17 Ağustos 2018 Cuma

Muhabbet

C: Allah a nasıl ulaşırız ne ulaştırır
T: Ulasmak derken yakinlasmak mi?
C: Vuslat visal hem dünyada hem ahirette bir olmak
T: Vesile arayın diyor kuran da
Allaha yakınlasmak icin vesile arayın
C: Ne gibi vesileler
T: (5/MÂİDE-35: Ey iman edenler! (Hem dininizi, düzeninizi ve huzurunuzu korumak, hem de dünyada ve Âhiret’te gerçek saadete ulaşmak diliyorsanız) Allah’a karşı saygılı olun, O’na itaatsizlikten sakının ve O’nun koruması altına girin; O’na yaklaşıp ulaşmaya bir vesile arayın ve O’nun yolunda (mallarınız ve canlarınızla) cihad edin ki, (dünyada ve Âhiret’te) gerçek kurtuluşa, mazhariyete ve muradınıza erebilesiniz.) /

(5/MÂİDE-35: Ey iman edenler! Allah'tan korkun. O'na yaklaşmaya yol arayın ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.)

C: Yolu arıyoruz ama birçok yol var. Hangisi ile olacak hepsi birden yürümüyor gibi geliyor
T: Her mümin adedince yol var evet.
Bunun cevabı herkesin kendi icinde saklı bence
Çünkü Sahabelere bakıyorum bir süredir. Ama hepsinin yolu farklı. Hepsi farklı yollardan ulasmis yaklaşmış Rabbime ve biricik olmuş.

C: Çıkamıyorum işin içinden
T: Kaybolma hali bu, bulmak için kaybolmak. Kendi içine dönmeli sanki. Kendini daha çok tanımalı. Kulumun içine sakladım diyor ya hani... Insana kendini ödev diye vermiş Yaratan diye bir söz vardır mesela. Bazen ben bu dünyaya bu ödev için gelmişiz gibi hissediyorum.
Içimizde kendimizde Rabbimize giden yolu bulup vahdet ve tevhid de her an onla olmanın yolunu bulmak için gelmişiz taa buralara. Bulursak işte o zaman mekân, zaman, ölüm ,dünya ve ahiret kavramlarımız degişecek. Ayrımlar uzaklıklar kalmayacak sanki...

C: Mesela yapmak istediğim mücadele etmek istediğim bir şeyler var evet. ama ona layık mıyım? Ya da Allah o konuda arzu verdiyse nasip olacak mıdır? Aile evlilik çocuk dengesini bu arada nasıl sağlarım? ve Allah ile muhabbeti aşkı naif hisleri nasıl sağlarım

T: Zaaflarım yazıyorum bazen mücadele ediyorum onlarla. Zaaflarımın adını koymak bile aylarımı alıyor. Ama bugunlerde o da dogru yol degil gibi hissediyorum. Yani dogru da degil de nasıl desem... Insan kırıldıgı vuruldugu acıttıgı yerden yakalanıyor bence imtihana ve iste tamda bu zaaflardan yaralardan tanımaya baslıyor kendini. Doğru yanlış ayrımından ziyade hassas noktalarımız olarak bakmak lazım belkide...

Birde onu tanimak icin zaaflarin hassas noktalarín adını ve tanısını koymak guzel ammaa... Artık mücadele etmenin dogru yol olduguna emin degilim. Onlarla mücadele etmek iyileştirmeye çalışmak iyileştirme kudretini kendide sanmak. Mücadeleden ziyade naz makamında Rabbime oralardan yaklaşmak daha uygun geliyor o sebeple...

Çünkü mücadele ederken farkettim ki ben ilah olmaya calisiyorum(haşa) hatasız kusursuz sorunsuz...  Ve kendimi affetmiyorum cezalandiriyorum.

C: Kendimizi tanımamız lazım evet ama zaaflarımız üzerinde mücadelede kendi kendimize başaramayacağımızın tam anlamında acziyetin farkına varmadan o bizden geçmez. Allah yanlışını bil ama ben yardım etmezsem iyileşemezsin diyor. Bazen kendi mücadelemizle iyileşeceğimiz yanılgısına düşüyoruz hiç fark etmeden

T: Oysa Rabbim hatasizlik kusursuzluk isteseydi meleklerini yaratirdi yeniden bir cemaat diye... Insansam kusurluysam ve Rabbim hep dogru yapmami degil hatalarimla başımı egip yanina gelmemi aczimi idrak etmemi istiyorsa öyle gitmeliyim yanina... biraz mahcup biraz aşık biraz hayran biraz sevdalı çokca teslim olmuş.

T: Evet işte iyileşmeyi amaç edinince o kudreti kendinde zannediyorsun. Ne kadar mucadele edersem o kadar iyileşirim zannına kapılıyorsun.

C: Yaaa kesinlikleee ben de bu hataya çok düşüyorum. Kendini sevmeyen kendinden sürekli şikayet eden biri haline gelmiştim. Samiha Ayverdi yi okuyorum ya. Dışarıdan gözle baktığımızda tesettürü olmayan bir kadın. Ama yazdıklarına muhabbetine o Allah la bir olmayı başarmışlığını görünce çok irkildim. Kendi kendime sen bu halinle Allah a ne kadar yakınsın. Yakınlıktan kasıt ne. Neden o muhabbeti kuramıyorsun. Gibi sorularla şoke oldum.

T: Yanlışına ayna olması güzel bir şey... ama yinede işte hala kulu kulla kıyaslamak hatasına düsüyorsun bence. Ki ben de düşüyorum çogu zaman. Bu durumu şöyle düşünüyorum. Benim icin başörtüsü(şuan onunla kıyasladıgin için bu örnek) evet bir adımdı Rabbimin ayetini taşıyabilmek için.... ama binlerce başka adım var... ve bir kişi başka adımda benden ileriye geçmiş olabilir benim yapmaya çalıştıgım bir adımı yapmayarak (ki biz ne kadar o adımı yaptık da oldu sanıyoruz o ayrı).
Ama sen sende var olan adımlarla kıyaslamış oluyorsun yada sende olmayanlarla kıyaslıyorsun.
Oysa senin vurulduğun yerler başka yerler dotlayısıyla senin yürümen gereken yol başka. Aynı amaç ve hedef olsa bile gidilecek yollar farklılaşıyor bu haseble. sen baskasının yoluna kendininkine paralel mi diye bakiyorsun kendinin degerini yada onun degerini ölçmek için. Oysa Kula bakıp Yaratana varılmıyor Yaratanan bakıp kula varılıyor ancak bakılcaksa.
Genelde bizim yanlışımız bu, kula bakıp Rabbim acaba böyle mi diyoruz...
Kendimize içimize indirdigi mesajlara ayetlere peygamberine sahabelerine ve gerçekten Rabbimize sormuyoruz... önce O na koşmalıydık oysa...

T: Şimdi şöyle var olan şeylerine gıpta ediyorsun bu sende hayr da yarışmak konusunda motive ediyorsa eyvallah ama seni demoralize ediyorsa bir yanlışlık var oluyor bence. Onun hayran oldugun bi guzel alışkanlığı olabilir ama içinde mücadele verdigi muhakkak başka bir durumu vardır. Ya yarası ya da iddia ettigi bir yerden yakalanmıştır illaki o da. Ama biz gördügümüz yerden mükemmel adledip sadece hayranlık besliyoruz çogu zaman insanlara. Mükemmel örnegin somut halini buldum sanıyoruz bize yol göstersin diye bekliyoruz.
Düşünüyorum da kula hayranlık beslemek noktasına ne zaman vardıysa ben de o hayran oldugum insan bi an da yok olduruldu gözümde. Insan ve kul olduğunu gösterdi Rabbim. Elhamdulillah

Insanları okumayı kitap gibi düşünüyorum ben artık nasip işi... bazen sana ve kalbine ayna olur evet ruh ruhta dinlenir birazcık yol alır hemhal olur soluklanır ama illaki her bir kimse tek başına yürür bu yolu...soru insana dair şudur: O insandan bana ne gelecek vesile olacak Rabbimden gelen.... bazen bi tokat bazen bi el şefkat yahut teselli... Rabbimden gelen şeyler kula vesile kılınmış şeyler... Böyle düşününce kimseye öfke ve kin de duyamıyorsun yada illa o kişi beni sevsin arayıp sorsun neden az ilgileniyor da diyemiyorsun. Üzülünce Rabbim biraz canımı acıttı bu...sevinince Rabbim ne güzel dokundun sen içime ümit yüregime ferahlık gönderdin kulunla...
Hamd yalniz sana dır gibi.
Bilmiyorum siz de ekleyebilirsiniz... 😊

C: Biz niyete yakınlık kurmayı rızaya ulaşmayı niyete aldıktan sonra tam teslim olup devam etmemiz lazım sanırım. Bir şekilde Rabbim bizi yönlendirecek

T: Iste lazim yapmalısınn cevap budur gibi şeylere inanmıyorum ben artık. Senin için lazım olan şey bende işlemeyebiliyor.
Ve evet son dedigin bence tek güvenmemiz gereken şey; Onun yönlendirmesine güvenmemiz. O muhakak ilerletiyor muhakak ama. Sen inatla hiçbirşey yapmasanda ilerliyorsun aslında. Tek fark bilinçli olursan bu süreç kafana vura vura aglaya sızlana degilde hamd le tefekkür ederek oluyor.
Bir de nasılsa yönlendircek demek de yanıltıyor işte ikisi arasında bi çizgi var biz sürekli çabalıycaz ama bizim için en dogrusunu o verecek insallah.

Bulmak icin aramamak yani yolda kalmak için aramak hali diyebiliriz sanki.

C: 😭😭😭 ya çok ince çizgiler

T: Ben bazen geriye bakarım nasıl ilerledigimi görmek için motive olmak için. Çünkü çok ince nasıl olcak oluyormu ama nasıl diye vesveseler gelince sakin ol bak olmuş daha önce deme hissiyatı hissediyorum. Alarm vermene gerek yok yaslan ve izle misali. 😅😃

Geçmişe bakar ve en olmadı dedigim zamanlarda bile nasıl Rabbimin yardimının beni ilerlettigine kaldırdıgına bilmedim dediğimi ögrettigine bakmaya çalışırım.

T: Hz ömer i düsün islama girmesi 6 7 yıl sürmüş. Durmuş durmuşta 6 7. Yilda bi anda islama mı girmiş sence?
Hz ömerin karakteri adalet arama üzerine kurulu imiş. Tüm yaşadıgı zamanda ama özellikle islam var oldugu anlarda 6 7 yıl boyunca adaleti aramiş buldum dedigi yerde kaybetmiş kaybettim dedigi yerde bulmuş ve toplamda 6 7 yıl sürmüş...

C : Gerçekten kendimi tanımıyorum onu fark ediyorum.

T: Ama düşünsene onun adaleti hükmûnce aldigi bu yol sebebiyle başka kimlere güven vermiş? Yada adaletinin karakterine yansıması sebebiyle yöneticiligin en önemli vasfı adaletli olmak ile belkide  halife olma makamina görevlendirilmiş yönetmiş tûm müslümanları... Hz Ebubekir de baska bi özelliginden yakalanmıs oradan yaşamış.

C: Kendini tanımak kötü huylarını bilmek mi iyilerini bilmek mi ikisini bilmek mi... oturup ne işe yararım şu dünyada diyip bir hayır bırakma gayreti bulmak mı.??

T: Hatta insanlar demişler ki Hz Ebubekir şefkatliydi merhametliydi ama Ömer bu, celal sahibi bundan yönetici olmaz demişler kulu kulla kıyaslamışlar hatta ömerde kıyaslamış kendini. Bu görevi bana bırakıp gittin ey Ebubekiri Sıddık ahh Ebubekir sırtıma yük bıraktın gittin deyip durmuş.

Ama Hz Ömer ki tamda kendini bildigi o noktada o zaafindan egmiş başını Allah yolunda.... o kadar egmis ki demişler ki Hz Ömerle halife ömer çok farkli... celali gitti gece uyumayan insanlara aş dagıtan her an insanlara tasalanan ona aşırıya gidenlere bile zulmetmemek için şefkat timsaline dönmüş bir Hz ömer geldi demişler.
Rabbin rizasini da insanlarin rizasini o halleriyle aldı Hz ömer.. Bu beni çok etkiliyor. Kendini bilmek kendine dürüst olmak yüzleşmek kendinle demek bence bu işte.
Neyi neden yaptigina neyi neden sevdigine nerelerden kirildigina sevindigine dikkat etmek. Ve neyde iyi oldugunu nerelerden insanlari ve kendini sarabildigini kesfetmek.
Yavas yavas bunlari buldukca kendin hakkinda birseyler cikacaktır.

Ama yine bir şeye yaramak düsüncesi yanlis geliyor bana. Yaramasan Rabbin seni yaratir miydi sence??

C: 😁işte neye yarayacağımı bulmaya çalışıyorum muhakkak var.

T: Buldum diyince yararlı olmayacaksın diyorum bende. Sen sadece sen ol. Rabbim seni vesile kılcak birşeylere zaten. Kesin cevaplar bekliyoruz. Batı zihniyetinin bize kattigi analitik pragmatik düşünme seysi bu. Somut cevaplar örnekler istiyoruz inanmak icin.


23 Mayıs 2018 Çarşamba

Tarık Tufan ve müfredat

"Dinleyin çocuklar!
Müfredata girmemiş şeyler anlatacağım size. Hazır okullar da açılıyorken bilmeniz gerektiğini düşündüğüm konular…
Milli Eğitim Bakanlığı’nın tavsiye kararı almadığı, ders kitaplarına girmeyen, öğretmenlerin anlatmadığı konular.
Öncelikle şunu bilin ki hayat dediğimiz, ders kitaplarından öğrenilebilir bir şey değildir. İyi vatandaş olmakla iyi insan olmak arasında, söylenmemiş, üstü örtülmüş bir fark vardır. Uygar ve uysal olmak adına anlatılan şeyler, hayatın derin anlamına nüfuz edemezler. Bu yüzden hayat çoğu zaman gayrı resmi bir yolculuktur. Çok zaman kaçak kalırsın yaşamak kompartımanında.
Sana hayat bilgisi diye yutturulan konular gerçekte seni sıkıştıracakları dar bir elbisedir. Ve asla elbiseyi sana uyduracak değiller bunu unutma.

Sana yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağmurlu bir coğrafyada yaşadığımızı söyleyecekler. Gerçek olan senin mevsimindir oysa. O günün nasıl geçeceğini anlayabilmek için gökyüzüne bakman gerekmez. Dönüp yüreğine bak. Yağmurlar ve güneş yüreğinden süzülür. Gerçek olan yüreğinin mevsimidir, senin mevsimindir. Her sabah uyandığında gözlerinden dünyaya saçılandır mevsim. Güneş senden doğar ve yağmur senin gözlerinden düşer yeryüzüne.
Sana atlaslar, haritalar gösterecekler. Adına sınır dedikleri bazı çizgilerle çevrildiğini göreceksin yaşadığın yerlerin. Bütün bunlar kurmaca. Gerçekte tüm yeryüzü Allah’ındır ve gerçekte yürüyebildiğin kadar senindir tüm coğrafyalar.

Haritalar da gerçeği söylemez. Kuzey Amerika’yı Afrika’dan büyük gösterecekler sana. Doğru değil. Afrika altı milyon kilometrekare daha büyüktür. Avrupa’ya kıta deyip duracaklar. Doğru değil. Asya’nın uzantısından başka bir şey değil Avrupa dedikleri.

Bazı şehirlerin uzakta olduğunu anlatacaklar sana.
Uzaklık ve yakınlık aslı astarı olmayan ölçütlerdir.
Kudüs’ü öğren mesela. Saraybosna’yı, Şam’ı, Bağdat’ı, Mekke’yi, Medine’yi, Hicaz’ı, Caharkale’yi…
Öğren buralarda ne yetişir, insanlar ne yer ne içer, denizleri nasıldır, tarihte neler yaşamışlar, çocukları hangi oyunları oynar, anneler hangi ninnileri söyler, genç kızlar ne işler, erkekler ne işe koşar.
Öğren hangi şarkıları söyler buraların halkları. Neye ağlar, neye gülerler.
Öğren bu şehirler, ne zamandır senden uzakta.
Öğren bu şehirler senden niye uzakta.

Okuduğun yazıların, şiirlerin sonunda yabancı olduğunu söyledikleri kelimeleri sıralayacaklar. Dikkatli oku bu kelimeleri. Bil ki çoğu senindir bu kelimelerin. Bir hayata, bir medeniyete yabancılaşmış insanların, yeryüzüne yabancılaşmış insanların bir kenara bıraktığı kelimelerdir bunlar.
Senin kelimelerin…
Bir hayatı, bir düşünüşü, bir duyumsamayı, bir hayali, bir rüyayı anlatabileceğin kelimeler var bunların içinde. Kendi yabancılaşmalarını gizleyebilmek için bizim kelimelerimizi çalan insanlar göreceksin.

Kitaplara girmemiş adamlar var bir de.
Şiirlerini, öykülerini, romanlarını, piyeslerini müfredatlarda göremeyeceğin iyi ve sıkı adamlar. Gelecek güzel günlerin habercileri…
Onları itinayla okumalısın. Yedi güzel adamı tanıyıp, Hızır’la kırk saatin nasıl geçtiğini öğrenmelisin. Derviş hüneri nasıl olurmuş onlardan öğreneceksin. Bir de kalem kalesini inşa etmeyi…
Okumaya nasıl başlayacağını Kitap’tan öğrenebilirsin ancak.

Yaradan Rabbin adıyla oku!
Böyle okursan varlığının anlamı kalın harflerle yazılır yeryüzünde. Böyle okursan insan olmanın ne demek olduğunu bilirsin.
Böyle okursan anlarsın Hasan ve Hüseyin’in dedesi neden omuzlamış ağır bir yükü…

Tarık TUFAN


24 Mart 2018 Cumartesi

Rahmana hayranlığım

" Sübhansın Alahım ne güzel işler yapıyorsun, hayranım sana. Hamd sanadır Allah'ım. " Senai Demirci

Rahmetine hayranım Allahım Rahman ve rahim olan isimlerine hayran... görmeyen gözlerime duymayan kulagima ragmen vermene hayranım... istemeyi bilmedigim halde vermene nankörlûk etmeme sızlanmama ragmen vermene hayranım.

Verdim de kıymet bilmedigi dedigim her arkadasim esim dostum için... kibrimden utanarak sana ve verdiklerine bakarak senin yine ve yine hep vermene kıymet bilmesekde vermene hayranım.

Isteyemesekde vakti ve nasibimiz gelince vermene...
Istesek ama bilsen o bizim hayrimiz degil neden ve nasil of puflarla bekleyemesekde biz bizim iyiligimiz icin en dogru zamani ve en hayirli sekliyle bizim icin hep bizim icin en iyisini bekleyip öyle vermene hayranım. Vermedigini düsündûgüm ama senin onları benim iyiligim icin ahirete sakladıgın dualarımı bana vermen icin yine bekletmene beni gözetmene beni tekamül ettirmene beni egitmene istemeyi ögretmene sabretmeyi bildirmene hayranım.


28 Şubat 2018 Çarşamba

28ŞUBAT & devrimci yönetim

""Ideolojilerin ve dünya görüşlerinin toplumsal ıslah için kullandıkları üç yöntrm vardır:

1- Geleneksel ve muhafazakâr yöntem

Muhafazakar rehber toplumda var olan her oluşumu yanlış dahi olsa "gelenek" adı altında koruma amacı güder.

2-Devrimci yöntem

Devrimci lider tüm toplumsal oluşumları(!! )Bir anda ve acele bir şekilde yok etmek ister. Zira gelenek; kokuşmayı eskimeyi ve geriye dönûsü ifade eder(!) 3-Islah ve değışim yöntemi

Islahatçı önder bir oluşumu aşamalı olarak değistirmekten yanadır. Toplumu ıslah etmek için yavaş yavaş zemin hazırlamak ve toplumsal amilleri göz önünde bulundurmak gerektigune inanır. ( gelenekçilik ve devrimcilik arası bir yol takip eder)

4- islam Peygamberinin yolu

Toplumun alışkanlık haline getirdigi korudugu yapageldigi alışkanlıkların zahirine dokunmaksızın(!) Muhtevalarını ruhunu felsefesini mantıgını devrimci bir tarzda değiştirme yoluna gitmiştir. "" Ali Seriati - Kadın (Fatıma Fatımadır) sayfa 58-59

#28şubat #devrim #devriminyokettikleri #2kuşak #geçmedi #unutamadıklarımız #kabukbağlamayanyaralarımız #ağlamakaranfil #benideağlatma #silgözyaşlarını #âhkaranfilâh #sızınsızımdır #unutma #buulkeninyuzkarasidir



25 Şubat 2018 Pazar

İstem

"Bilmek istemi"...
Hakikatten bir damlaya kanmak istemi...
Ve doyamayınca o bilgiyle yaşamak ve yaşatmak ki şahsımdaki varolduğu zuhurunu artırmak istemi...

"Bağırmak istiyordum ey hayat rengini sazendelik sanan yırtlaz kalabalık!"Diyen şair gibi

Lakin o üstümden atamadığım yine aynı şairin tabiriyle "vaveyla heybesi", bana susmayı telkin ederken neden bağırmak isterken sustuğumu bilmeden soruyordum içime, kendime ve dahi şah damarımdan yakın olan herşeyi gören ve bilen Rabbe. O istem, bilme istemi o denli artıyordu ki:

"bileyim hangi suyun sakasıyım ya Rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?" Dedirtiyordu. Nerede... sakası oluncak o suyum nerde... ben neredeyim... tüm kaybolmuşluğuyla arayan kalpleri buldur ve buluştur ya Rabbülalemin... Yerin ve gögün ve dahi ikisi arasındaki herşeyin Rabbi...

Bu istemim bir dert olup yakiyor beni belki amma bil ki sikayet icin degil dile döküşüm
evirip çevirebildigin kalbime koyduğun arzunun yansıması

istemi veren sen uçsuz bucaksız ilminle o istemin bendeki neticelerini de bilen sen bilirim ki benim için ne en hayırlıysa Onu bana uygun göreceksin beni o hal üzere yahut hallere karşı tavırlarım üzere istemlerimi de ya verecek ya erteleyecek yada tamamen ahirete intikal ettireceksin

SENsin bilen
Sen'sin El Alim

bilemedigimiz onca şey varken ve bildim dedigimiz şeylerden tereddütte iken bile Seni bilmek için sana geldik bildirdiklerinle bildirmediklerinle tefekkür için Sana geldik

istemeyi bilmezken bildigimizi sanırken dilmiz dolanırken lal olurken hep Sana
Sana koşmayı istedik

Beşeri ve zahiri ilminden taşımamızı uygun buldugun kadarını usülunü taşırken Adını yüceltmeyi yahut yüceltenlere yardım edebilmeyi diliyoruz tarifte zayıflığımız arzuda sabırsızlıgımız istediklerimizin yükünü ve tasıyabilme kapasitemizi bilmeden istiyoruz ki yine Senden bildiriliyoruz ki Allah kimseye taşıyamayacağı yükü yüklemez bu sebeple kendimizce bir hal ile istiyoruz ve yine bildiriliyoruz ki kelamımız sürçüyor ise Kalptir Kalptekidir senin nazarında elzem olan

'Şimdi ne yapsam dedirtme bana Ya Rabbi Taşınacak suyu göster kırılacak odunu'
Kaldır bu yaşamak suçunu üzerimizden
bilelim hangi suyun sakasıyız ya Rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?
Posted via Blogaway

Teslimiyet

"Islam,
Kanunlarına
Emir ve yasaklarına,
Beden ve ruhtan talep ettiği gayrete göre değil;

Bunun hepsini kapsayan ve aşan bir şeye göre,
Marifetin bir anına,
Ruhun zamanla yarışma kuvvetine,
Varoluşun getirebileceği her şeye tahammül etmeye, Rızaya, yani tek kelimeyle Allah'a teslimiyetin hakikatine göre adlandırılmıştır.

Ey Teslimiyet! senin adın Islam'dır. "


Görünmezler

"Marozia iki kentten oluşuyor: farelerin ve kırlangıçların kenti; zaman içinde ikisi de değişiyor; ama aralarındaki ilişki hiç değişmiyor: kırlangıç kenti, fare ketinden kurtulmak üzere olanın adı."! Syf.195

"Bir özlemin yükünü hafifletmek için bunca uzaklara geldin sen! Diye bağırıyor yada bir ambar dolusu hüzünle dönüyorsun gittiğin yerlerde diyerek alaycı edalayla ekliyordu: bir serenissima tüccarı için oldukça düşük bir kâr doğrusu!" Syf. 143
.

" Sözlerim, senin etrafında hangi ülkeyi kurarsa kursun, bu sarayın yerinde kazıklar üzerine kurulmuş bir köy de olsa, meltem sana çamur dolu bir nehir ağzının kokusunu da getirse, sen hep kendi durduğun yere benzer bir yerde  göreceksin onu."syf.75
.
.

"Marozia consists of two cities, the rat's and the swallow's; both change with time, but their relationship does not change; the second is the one about to free itself from the first. " p.140

It was  to slough off a burden of nostalgia that you went so far away!" He exclaimed, or else: " you return from your voyages with a cargo of regrets!" And he added,sarcastically: "Meager purchases, to tell the truth, for a merchant of Serenissima!" P.88

Whatever country my words may evoke around you, you will see it from such a vantage point, even if instead of the place there is a village on pilling and the breeze carries the stench of a muddy edtuary."p.23 .
.


Özgürlük

"Akılcılara göre özgürlûk kanunların ixin verdiği şeyi yapma hakkıdır.

Romantiklere göre ise tûm kanun ve sınırlardan azade olmaktır. "Demiş rousseau yeni heloise kitabında...
.
.
Peki ya Aliya Izzetbegoviç ne demiş:

"Ahlaki mesuliyetin ve cennet veya cehennemi hak etmenin önşartı olarak özgûrlüğe gelince,mutlak olarak mı kismi mi zaman zaman mı oldugu hic önemli degildir.

Anahtar soru kaide olarak özgûrlûgün mevcut olup olmadiğıdır.

Ne zaman ve nasıl özgür olursak olalım sadece tek kararımız için sorumluyuz. Iyi yada kötû adam arasındaki tek fark sadece iyi adamın işleyemese dahi iyiligi sevmesi ve istemesi ruhunun derinliklerinde uzak bir yerlerde bir arzu ve istekle tasdik etmesidir.

Bu ashari özgûrlûğe sahip olmayan hiç kimse yoktur; asgari özgûrlük ise tam özgûrlüktür, ne daha büyük ne de daha küçük olabilir. "


Kuyu ve Yusuf

Kuyu nedir bilmektir sanırım Yusuf u bilmek?
Peki kuyu nasıl bilinir?
.
.
Kuyuya bakarak mı? Bir çöl sıcağından taş bir kuyudan su çekmek için içeriye buz gibi serinliğe derinliğe dogru uzanmak mıdır bakmak?
.
.
Yoksa kuyunun içinde derinde yerden içerden masmavi yahut yıldızlı bir gecede gökyûzünü seyretmeye mi hüküm giymektir?
.
.
Mekan ve imkandan hayıflanıyor hep insan ya hani... sececek olsan hangisini seçerdin??
.
.
Bir dertle dertlenmemiş içine yangın düşmemiş biri ay ışıgı romantikligi yapabilir mi sizce?
.
.
Peki nedir dert? Dertlenmiş insan? Derdin nedir senin kendinin hiç sordun mu ki kendine romantiklik mayhosluk bir hoşluk ve ferahlık peşindesin? Yanmadan nasıl serinler insan?  Düşmeden nasıl çıkar kuyudan... ağlamadan nasıl güler... kaybetmeden nasıl bulur....
Sor kendine...
Bul kendini, kendine dertlendigini, dertlendirenin yerini izini bul ki tam da işte tam ordan gûnyüzüne dışarıya günese özgürlüge huzura mutluluğa sevdaya dermana neyse o içindeki... iste oraya ordan çıkacaksın... orası senin gizli gecitin... içinin mücevheri... sabırla ördügün mahzenin hazinen. Orası Sen. Tam orası

Ne diyor ismet özel:
"Anlat:
Bu bir Yusuf masalıdır de
Bunu söyle ve fakat
Şunu da sor
Yusuf'un masalı neden
Yusuf'la başlamıyor?
Bir varmış bir yokmuşla başlıyor bütün masallar gibi

Masalın orasına gelince bir Yusuf gösterilecek
Ama önce masalı bir Şivekâr
Nasıl başlatıyor
Bilmek gerek. "