“Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdu:
“İki haslet kendisinde olan kimseyi Allâhü Teâlâ şükreden ve sabreden (diye) yazar. Bu iki haslet kendisinde olmayan kimseyi de şükreden ve sabreden yazmaz:
Dînî hususlarda kendinden yukarıda olanlara bakıp onlara uyan ile dünya işlerinde kendisinden aşağıdakine bakıp da kendisini onun üzerine fazîletli kılan Allâhü Teâlâ’ya hamd eden bu kimseyi nimetlere şükreden ve belâlara sabredenlerden yazar.
Kim de dînî hususlarda kendisinden aşağıda olanlara bakar (ve kibirlenir), dünya işlerinde de kendisinden yukarıda olanlara bakar ve onda olanlar kendisinde olmadığı için üzülürse Allâhü Teâlâ o kimseyi şükreden ve sabredenlerden yazmaz.” (S. Tirmizi)
Belâya uğramış birini gören kimse
‘Elhamdü lillâhillezî âfânî mimmebtelâke bihî ve faddalenî alâ kesîrin mimmen haleka tefdîlâ’
derse ne olursa olsun ona, bu belâdan âfiyet verilir.”
(Mânâsı: Seni mübtela kıldığı beladan bana âfiyet veren ve beni yarattıklarının birçoğundan fazîletli kılan Allah’a hamdolsun).
(S. Tirmizî)
Elhân-ı tuyûrun yerine samt-ı ümîdi.... (Kuşların nağmeleri yerine ümidin suskunluğunu....)
25 Aralık 2016 Pazar
Sabreden ve Şükreden..
24 Aralık 2016 Cumartesi
Yunus sûresi-1
Yunus Suresi | 3
Şüphe yok ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde (altı devrede) yaratan ve Arş’ı hükmü altına alan, (her) işi düzenli olarak idare eden Allah’tır. O’nun izni olmadan hiçbir şefaatçi (şefaatte) bulunamaz. İşte sizin Rabbiniz olan Allah budur. O halde (gereği gibi) O’na kulluk edin. Hâlâ düşünüp ibret almaz mısınız?
***
Yunus Suresi | 5
Güneşi bir ışık, ayı da (aydınlık) bir nur yapan; yılların sayısını ve hesabını bilmeniz için aya menziller düzenleyip koyan O’dur. Allah bunları (tesadüfen değil) ancak gerçek (bir ölçü) ile (faydası için) yaratmıştır. O, bilen bir kavim için âyetlerini geniş geniş açıklar. [krş. 36/38-39]
***
Yunus Suresi | 6
Gece ile gündüzün (uzayıp kısalarak) birbiri ardınca gelmesinde, Allah’ın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde, (düşünen ve) Allah’a saygı duyup, emrine uygun yaşamak isteyen bir toplum için elbet (O’nun birliğine ve kudretine dair) nice âyetler (ibretler) vardır. [krş. 3/190]
***
Yunus Suresi | 7-8
(Âhirette) bize kavuşmayı ummayan, (sadece) dünya hayatından hoşlanıp (gönlü) onunla yatışıp rahatlayan ve bir de âyetlerimizden gafil olanlar var ya! İşte, onların kazandıkları (günahları)ndan dolayı, varacakları yer ateştir.
***
Yunus Suresi | 9
İman edip, sâlih (yararlı) amel işleyenlere gelince: Rableri, imanları sebebiyle onları, alt tarafından ırmaklar akan nimet dolu cennetlerine eriştirir.
***
Yunus Suresi | 10
Onların oradaki duaları: “Sübhânekellâhümme” (Allah’ım! Seni anar ve seni her türlü noksanlıktan tenzih ederiz) demeleridir. Orada (birbirine iyilik) temennileri: “Selâm” ve dualarının sonu da: “Elhamdülillâhi Rabbi’lâlemîn” (Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun) demeleridir. [krş. 13/23-24; 33/44; 36/58; 56/25-26]
***
Yunus Suresi | 11
Şâyet Allah insanların hayrı çabukça istedikleri gibi, şerri de (istediklerinde) acele verseydi, elbette onların ecelleri(nin gelmesi)ne hükmedilirdi. Ama, bize kavuşmayı ummayanları biz azgınlıkları/isyanları içinde şaşkın şaşkın bocalar halde bırakırız. [bk. 2/15; 8/32]
Isra 11 de de insan hayri ister gibi serri ister diordu
Yunus suresi 11 dede ona vurgu yapmis cok ilginc
***
İsrâ Suresi | 11
İnsan, hayrı istediği kadar (bazen) şerri de ister. İnsan çok acelecidir. [bk. 21/37]
***
Yunus Suresi | 12
İnsana bir sıkıntı dokunduğu zaman, gerek yan yatarken gerek otururken gerek ayakta iken (her halinde) bize yalvarır. Fakat kendisinden sıkıntısını açıp kaldırıverince, sanki kendisine dokunan o sıkıntı için bize dua etmemiş gibi (şükür ve itaati bırakıp) gider (yine günahlara dalar). İşte ölçüsüz davranan (ve haddi aşan)lara yapmakta oldukları şeyler, böyle süslü (cazip) gelmiştir. [krş. 11/10-11; 41/50-51]
***
Yunus Suresi | 15
Âyetlerimiz onlara, apaçık deliller halinde okunduğu zaman, (âhirette) bize kavuşmayı ummayanlar (Peygamber’e): “Ya (bize) bundan başka bir Kur’an getir veya bunu(n hoşumuza gitmeyen yerlerini) değiştir.” dediler. De ki: “Kendiliğimden onu değiştirmem (asla mümkün) olmaz. Ben sadece bana vahyedilene uyar (onu bildirir)im. Eğer Rabbime karşı gelirsem, şüphesiz o büyük günün azabından korkarım.”
***
Yunus Suresi | 16
(Resûlüm!) De ki: “Allah dileseydi (Kur’an’ı bana indirmez, ben de) onu size okumazdım ve (Allah) onu size bildirmezdi. (Bilin ki) ben, bundan önce aranızda (okuma yazma bilmeden) bir ömür sürdüm. (Böyle bir şey yapamayacağımı) hiç düşünmüyor musunuz?”
***
Yunus Suresi | 19
İnsanlar ancak (tevhid dinine bağlı) bir tek ümmet idi. Sonra (şirke, küfre ve batıl yollara sapıp) ayrılığa düştüler. Eğer (hesabın kıyamette görüleceğine dair) Rabbinden bir söz geçmemiş olsaydı, üzerinde ayrılığa düştükleri şeylerde, aralarında elbette hüküm verilir (azaba uğratılıp işleri bitirilir)di.
***
Yunus Suresi | 20
(Müşrikler:) “O’na, Rabbinden bir mucize indirilmeli değil miydi?” dediler. De ki: “Gayb(e ait işler), Allah’a mahsustur; bekleyin. Ben de sizinle beraber (sizin için gelecek bir mucize veya azabı) bekleyenlerdenim.” [bk. 6/4-10; 8/32]
***
Yunus Suresi | 21
Kendilerine dokunan bir sıkıntıdan sonra insanlara, bir rahmet/iyilik tattıracak olsak (bir de bakarsın ki) âyetlerimiz (ve din) hakkında yine gizli bir plan kurmuşlar. De ki: “Allah’ın hilenize karşılık vermesi daha çabuktur.” Elçilerimiz (melekler) kurduğunuz hile (ve düzen)leri şüphesiz yazmaktadırlar.
***
Yunus Suresi | 24
Dünya hayatının misali gökten indirdiğimiz suyunki gibidir ki, insanların ve hayvanların yediği yeryüzü bitkileri onunla karış(ıp yetiş)ir. Nihayet yeryüzü (bitkilerle) ziynetini takınıp süslendiği, sahiplerinin de (o mahsulü biçmek ve toplamak için) ona muktedir olduklarını zannettikleri bir sırada, geceleyin veya gündüzün o yere emrimiz/hükmümüz (afet) geliverir de, sanki dün (bitkilerle hiç) zengin olmamış gibi orayı (kökünden) biçilmiş hâle getiririz. İşte biz, düşünen bir toplum(un ibret alması ve aldanmaması) için âyetleri geniş geniş açıklıyoruz. [krş. 10/24; 18/45; 39/21; 57/20]
***
Yunus Suresi | 30
İşte orada herkes, önceden (dünyada) yapmış olduğunun imtihanını verecektir. (Artık) hepsi gerçek Mevlâları olan Allah’a döndürülürler, uydurdukları (putlar, putlaşanlar) da kendilerinden kaybolup gider. [bk. 17/13-14]
***
Yunus Suresi | 31
(Resûlüm! Onlara) de ki: “Size gökten ve yerden kim rızık veriyor? Kulak ve gözler(i yaratmay)a kimin gücü yeter? Ölüden diriyi, diriden ölüyü kim çıkarıyor? İşleri kim (belirli bir) düzen içinde yönetiyor?” Duraksamadan hemen: “Allah” diyecekler. O halde hâlâ (emrine âsî olmaktan) sakınmaz mısınız? [bk. 9/31 ve açıklaması; krş. 3/189]
***
Yunus Suresi | 40
İçlerinde ona (Kur’an’a) inananlar da var, inanmayanlar da var. Rabbin (o Kur’an’a karşı) bozgunculuk yapanları çok iyi bilendir.
***
Yunus Suresi | 41
(Resûlüm!) Şâyet hâlâ seni yalanlarlar (getirdiklerini kabullenmezler) ise de ki: “Benim işim bana, sizin işiniz de size aittir. Siz benim yaptığımdan uzaksınız, ben de sizin yaptıklarınızdan uzağım.” [bk. 109/1-6]
***
Yunus Suresi | 42
İçlerinden sen(in okuduğun)a kulak verenler de vardır. Fakat sağır(laşmış)lara sen mi işittireceksin? Akıllarını kullanıp anla(mak iste)miyorlarsa!
Âh...
Sagir kulaklara sen mi isittireceksin??
Isitenlerin olmasi icinde dua etmek gerekiyor demekki...
Kendinden bilmeden Rabden rica etmek idrakleri acmasi icin... isittirmek icin...
***
Yunus Suresi | 43
İçlerinden sana (ve mucizelerine) bakanlar da var. Fakat (hakikati) göremiyorlarsa, körlere doğru yolu sen nasıl göstereceksin?
***
Yunus Suresi | 44
Şüphesiz ki Allah, insanlara (gücünün üstünde bir şey yükleyerek onlara) hiçbir şekilde zulmetmez. Fakat insanlar (Allah’tan uzaklaşıp nefislerine uyarak kendi) kendilerine zulmederler. [krş. 4/79]
***
Yunus Suresi | 47
Her ümmetin bir peygamberi vardır. Peygamberleri geldiği zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlar haksızlığa uğratılmazlar. [bk. 39/69]
***
Yunus Suresi | 48
(Onlar:) “Eğer dediğiniz doğru ise bu vaad(edilen azap) ne zaman?” derler.
***
Yunus Suresi | 49
(Resûlüm!) De ki: “Allah’ın dilemesi dışında, ben kendi kendime (bile) ne bir zarar ne bir fayda (verme gücüne) sahibim.” Her ümmet için bir ecel vardır. Ecelleri geldiği zaman, artık bir an geri de kalamazlar, ileri de geçemezler. [bk. 63/11]
***
Yunus Suresi | 55
Haberiniz olsun ki göklerde ve yerdeki şeyler(in hepsi) şüphesiz Allah’ındır. Yine iyi bilin ki Allah’ın vaadi gerçektir, fakat onların çoğu (bunu) bilmezler.
***
Yunus Suresi | 61
Sen her ne halde bulunsan, Kur’ an’dan her ne okusan ve siz her ne iş yapsanız ona daldığınız an, (bilin ki) biz sizi görüyoruz. Ne yerde ne de gökte zerre ağırlığınca bir şey Rabbin(in bilgisin)den gizli değildir. Ne bundan daha küçük ne de daha büyük, hiçbir şey yoktur ki apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfûz’da yazılı) olmasın. [bk. 6/59; 11/6]
***
Yunus Suresi | 65
(Resûlüm!) O (inanmaya)nların sözü (ve övünmeleri) seni üzmesin. Çünkü bütün üstünlük Allah’ındır. O (her şeyi) hakkıyla işitendir, bilendir.
Yunus suresi- 2
Geceyi, dinlenesiniz diye sizin için (karanlık) kılan, (çalışıp kazanmanız için de) gündüzü aydınlık kılan O’dur. Şüphesiz bunda, dinleyen bir topluluk için (büyük) ibretler vardır.
Gece gündüz kavramlarini hala oturtamiyorum ben hayatimda universitede gece calismaya cok alismisim gunduz calisamiyorum. surekli deniyorum ama henüz başaramadım. bu ayeti okudukca suclu hissediyorum.
Dua edinde yasayanlardan olalim ins.
***
Yunus Suresi | 84
Musa dedi ki: “Ey kavmim! Şâyet Allah’a (gerçekten) inandıysanız ve O’na teslim olmuş iseniz, artık ancak O’na güvenip dayanın.”
***
Yunus Suresi | 85-86
(Onlar da) “Biz ancak Allah’a güvenip dayandık. Ey Rabbimiz! Zalim kavm(in zulmüne uğratmak)la bizi imtihan (konusu) yapma! Bizi, rahmetinle o inkârcılar toplumundan kurtar.” dediler.
Zalim kavmin zulmüne ugratmakla bizi imtihan etme bizi rahmetinle o toplumlardan fitneden fesattan kurtar Allahımm...
***
Yunus Suresi | 87
Musa’ya ve kardeşine: “Kavminiz için Mısır’da evler hazırlayın; o evlerinizi kıblegâh (mescid) yapın ve (oralarda cemaatleşerek) namazı da dosdoğru kılın. (Ey Musa! Artık) iman edenlere (kurtulacaklarını) müjdele!” diye vahyettik.
Evleri kiblegah olanlardan olsak keske...
****
Yunus Suresi | 88
Musa (dua edip): “Ey Rabbimiz! Doğrusu sen, Firavun’a ve ileri gelen yandaşlarına dünya hayatında (nice) ziynet ve mallar verdin. Ey Rabbimiz! Bunlar, (kötü yollarda ve iradeleri zayıf kullarını) senin yolundan saptırmaları için (kullanılmakta)dır. Ey Rabbimiz! Onların mallarını silip belirsiz hâle getir (yok et) ve kalplerini şiddetle daralt (bunalsınlar). Çünkü onlar, acıklı azabı görünceye kadar iman etmezler” dedi. [krş. 43/33-35]
***
Yunus Suresi | 93
Andolsun ki biz, İsrâiloğulları’nı çok güzel bir yere yerleştirdik Onlara temiz, güzel, hoş rızıklar verdik. Onlar, ancak kendilerine ilim gelinceye kadar ayrılığa düşmediler (de ilim geldikten sonra ayrılığa düştüler). Şüphesiz Rabbin kıyamet günü, ayrılığa düştükleri şeyler hakkında aralarında hüküm verecektir. [krş. 20/80-81]
Biz hangi konularda ayriliga düsüyoruz?? Ev araba para mevki mülk kanepe kiyafet takı gidilescek cafe mekan?? Ayriliga düstükleri seyler hakkinda aralarinda hüküm verilecektir. Elbette bizlerin birbirine tutumu da ahirette hesaba girecek.
Düsünelim bir ne için hesaba çekiliriz çekilirsek bu konuda? Zaaflarimiz neler? Hangi konularda baskasini hakir gördük? Burun kivirdik ayristirdik ötekilestirdik?
***
Yunus Suresi | 94
Eğer sen, sana indirdiğimiz (geçmiş peygamberlerin haberlerin)den (ufak bir) şüphe ediyorsan, senden önceki (indirdiğimiz) Kitab’ı okuyanlara sor. Ama andolsun ki Rabbinden (hiç şüphe kalmayacak şekilde) gerçek gelmiştir. O halde asla şüphe edenlerden olma! [bk. 7/157]
***
Yunus Suresi | 95
Sakın Allah’ın âyetlerini yalanlayanlardan da olma! Yoksa (dünya ve âhirette) ziyana uğrayanlardan olursun.
***
Yunus Suresi | 99
Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi iman ederdi! (Ama onları kendi iradelerine bıraktı.) O halde insanları, mü’min olmaları için sen mi zorlayacaksın? [bk. 2/256; 11/118-119; 16/93; 18/29; 32/13; 76/3-4]
Âh... bazen öyle hissediyorum ki... ah keske bilseler inansalar dı ya anlatabilsemdi ya... ancak olmuyor her insanin idraki zihni kalbi algiya acik degil. Kimi sorguluyor kimi sorgulmiyor. Sen mi zorlayacaksin dior ya Rab... isteseydi olmazmi saniyorsunda o kudreti kendinde buluyorsun??O dileseydi olmaz miydi sahi? Olurdu... olmuyorsa herkesin nasibi farkli. Sahip olduklarina sukret olmayanlara dua et.
***
Yunus Suresi | 100
Allah’ın izni olmadıkça hiçbir kimsenin iman etmesi mümkün değildir. (Allah), murdarlığı (azabı/rezilliği, Allah için) aklını kullanmayanlara verir. [krş. 67/10]
***
Yunus Suresi | 101
De ki: “Göklerde ve yerde neler var bakın!” Ama bunca âyetler (ibretler) ve uyarmalar, inanmayacak bir kavme ne fayda verir?
***
Yunus Suresi | 105
“Ve yüzünü hanîf (Allah’ı birleyici) olarak dine çevir. Sakın (Allah’ın kudret ve hâkimiyetini yaratılmışlara vererek) müşriklerden olma!”
***
Yunus Suresi | 106
“Allah’tan başkasına, sana ne fayda ne de zarar verebilecek olan şeylere yalvarıp tapma/tapınma! Eğer (bunu) yaparsan o takdirde şüphesiz ki sen, (kendine) zulüm edenlerden olursun.” (diye emrolundum). [bk. 25/68 ve dipnotu]
***
Yunus Suresi | 107
Eğer Allah, sana bir zarar dokundurursa artık onu, kendisinden başka kaldıracak (hiçbir güç) yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse, O’nun lütfunu geri çevirecek hiçbir kuvvet de yoktur. (O,) kullarından dilediğini buna eriştirir. O çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.
***
Yunus Suresi | 109
(Resûlüm!) Sana vahyedilene uy ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret. O hüküm verenlerin en hayırlısıdır.
Zarar dokunursa artik onu baskalarinin iyilestirmesini gecirmesini bekleme... Allahtan iste sade ve sade Allahtan... ondan başka o zarari kaldiracak hicbir güç yoktur.
Sübhanallah... bu idrak az bir idrak degil canlar... o kadar önemli bir idrak ki... hayatimiza gecirirsek hiiiiç üzülmeyiz insanlqrdan olaylardan... hersey Allahtan ise cözümüde Allahtan. ONDAN geldiyse Ona sikayet etmeli ondan istemeli ona tövbe etmeli ona yakarmaliyim idrakı olmali... insanlara olaylara söverek sinir stres olmak birseyi çözmez. Onlar ki bu imtihaninda aracidirlar. Asl olan Rabbin sana gönderdigi imtihan. Araciya kizmayasin...
Sabret... ve yalniz Ona yönel ki
O hüküm verenlerin en hayırlısıdır...
Ne güzel bir Kitap'tır bu. Allahuekber.
Batı&Doğu Çocuk egitiminde Gerçekler&Hayaller
Doğu & Batı Çocukları
Doğu Çocukları Niçin Daha Egoist, Batı Çocukları Niçin Daha Özgüvenli Yetiştirilmekte
Yazacaklarım kesinlikle bilimsel araştırmalara ya da herhangi bir uzmanlığa dayanmamaktadır. Sadece kişisel gözlemlerim ve deneyimlerime dayanmaktadır.
Yurtdışına Dil öğrenimi ve eğitim için çıkmıştım.
Türkiye’de daha önce ciddi hiçbir iş deneyimim yoktu, rahat bir öğrencilik hayatım olmuştu.. Yaşam masraflarını karşılamak için bir Restaurant’ta çalışmaktaydım. Benimle birlikte 14-15 yaşlarında yerli bir Lise öğrencisi çocuk daha çalışıyor, hafta sonları gece saat 10-11’e kadar bulaşık yıkıyordu. Açıyordum çocuğa. Arada izin veriyor, yerine ben yıkıyordum.
Ülke refah düzeyi yüksek bir ülke idi. Birgün, çocuğa niçin çalıştığını sordum.
“Yaşam masrafları için.. kiramı ödemem lazım,” dedi.
“Kiminle kalıyorsun? Ailen ödemiyor mu kirayı,” dedim
“Ailemle kalıyorum ve aileme ödüyorum.”
( İçimden ‘Vay acımasızlar,’ dedim) Bir yandan çocuğa üzülüyordum bir yandan da ona elimden geldiği kadar yardım ediyordum bizim oraların yüreğiyle ” Aman ezilmesin bu yavrucak,” diyordum.
Haftalar geçti.. Birgün gazete okuyordum. Ülkenin vergi rekortmenleri listesi açıklandı. Tam gazete okuyorken çocuk ise geldi. Bana selam verdi içeri girerken. Ben de bir anda ” Bak bu adam sana ne kadar benziyor, ” dedim. Adam cidden benziyordu ama ben şaka yapıyordum.
Yanıma geldi gazeteye baktı ” Babam, ” dedi. Bu sene 2. olmuş. Geçen sene 3. idi, ” dedi. İnanamadım. Çocuğun babası ülkede en çok vergi veren 2. zengin işadamıydı.
Çocuğun ailesine karşı içimde duyduğum kızgınlık daha da artmıştı. “Şuna bak, ülkenin en zengin adamlarından birisinin çocuğu haftasonu sabahlara kadar bulaşık yıkıyor, kirasını ve yaşam masraflarını karşılamak için uğraşıyor; ailesiyse yardım etmiyor,” diyordum. Çocuk beni çok severdi. Birgün doğum günü partisine davet etti. Gittim. Denize sıfır, harika bir villada yaşıyordu. Ailesi ve bütün arkadaşları oradaydı. Partide babası ile tanışma ve konuşma fırsatı buldum. İyi bir adama benziyordu. Sıcak kanlıydı, herkesle teker teker ilgileniyordu. Daha ceberrut bir baba bekliyordum karşımda. Konuşup konuşmamak konusunda içim içimi yiyordu.
Kendimi tutamadım. Adama: Bu çocuğa niye sahip çıkmıyorsun, niye korumuyorsun dedim. Adam şaşkınlıkla bana bakarak, “Niçin böyle düşünüyorsun,” dedi.
“Bu çocuk haftasonları yanımızda bulaşık yıkıyor.”
Adam şaşırdı: “Koruyorum işte,” dedi, “çalışıyor ve kimseye muhtaç değil. Yaşam masraflarını şimdiden kendisi çıkartıyor,” dedi. Kızgınlıkla, “Bu çocuğun okuması gerek. Kira alarak mı sahip çıkıyorsun bak şunun haline… Bizim de ailelerimiz var; bizim için herşeyi yapıyorlar. Bir de vergi rekortmenisin. Yazık şu yaptığına,” dedim.
Adam önce şaşırdı ve sonra güldü. Daha sıcak bir ifadeyle, “Bak,” dedi, “sizin yardım etmek anlayışınızla, bizim yardım etme anlayışımız çok farklıdır. Balık vermek yerine balık tutmayı öğretmeyi tercih ediyoruz. Senin dediğin gibi bu çocuğun masraflarını ailecek biz karşılasak, bu çocuk rahat bir eğitim dönemi geçirir; ancak asalak, bencil, kibirli bir çocuk olur. Toplumla ve insanlarla bağında hep problem olur ve herkese üst perdeden konuşur. Evet kira alıyorum, yaşam masraflarını kendisi karşılıyor. Bana şükran borcu yok. Hayatın ne olduğunu biliyor. Hayat hep birşeylerin masrafını ödetmiyor mu sana? Bunu erken yaşlarda öğrenip, ona göre gerçekleri görmesi ve hayatını daha rasyonel temelde ona göre kurması olumsuz birşey mi?”
Salonun daha sakin bir köşesine geçtik. Pencere kenarına kadar attığımız adımlar bitince adam devam etti:
“Eğitim çocuğa harika bir kapı açabilir, bu sayede çok para da kazanabilir. Ancak meslek öğrenmesi insanları hayatı genç yaşta tanıması onu farklılaştırır, olgunlaştırır. Toplumda sadece kendisinin olmadığını ve öteki insanların da olduğunu fark eder. Eğitim insanı farklı bir yöne, meslek farklı bir yöne hazırlar. Kira almasam, bütün parası kendisine kalsa kazandığı parayı gidip uyuşturucuya, eğlenceye, alkole, kumara harcayacak. Kira sorumluluğu olduğu için bütçesini ona göre ayarlıyor. Bu yaşta bütçesini yönetebiliyor. Oğlum seni çok sever. Bahsetti. Çok iyi bir insanmışsın. Ona yardım ediyormuşsun. Üniversite okumuşsun, ancak iş yerinde bir domatesi bile kesemiyor,kızıyor ve küfür ediyormuşsun; elin birçok ise yatmıyormuş restaurantta. Oğlum komik hallerini anlatıp gülüyor. Biz de ailecek gülüyoruz. Ancak bir domatesi kesemiyorsan, yetiştirilme tarzın da eksiklikler var demektir. Bir yerde Üniversite diplomasi ile iyi bir iş bulabilirsin. Ancak hafife aldığın,basit gördüğün domates kesme işini yapan adamı aşağılarsın,” dedi.
“ Yeri gelecek şu gördüğün bütün servetim bu oğlumun olacak. Çalışmadan servet sahibi olursa canavara dönüşür. Herkesi aşağılar. Bir işçinin nasıl iş yaptığını, nasıl işçi maaşı ile geçindiğini bilmez. Sürekli onlarda kusur arar, uğraşır durur. Ben bir evlat yetiştirmek istiyorum; bir canavar yetiştirmek istemiyorum. Sadece eğitimi önemsiyorsunuz. Mesleği önemsemiyorsunuz. Eğitim ne yapacağını öğretirken, mesleki tecrübe başkalarıyla birlikte nasıl yapacağını öğretir. Meslek sayesinde egoyu atar. İş yapabilme yeteneği ile özgüveni gelişir. Hem yetenekleri çoğalır, hem insanları anlar,’ dedi.
Söyledikleri çok etkilemişti.
Gelelim bana… Kendi hikayemi anlatacağım ama bilin ki bu hikaye neredeyse hepimizin hikayesi… Bütün eğitim dönemimde ailem masraflarımı karşıladı. Hiç çalışmadım o dönemler. Durmadan kitap okudum,durmadan dolaştım, eğlendim ve durmadan siyaset yaptım.. Birçoğunuz gibi çocukluğun ilk günlerinden ” Büyük adam olacak, ya da ünlü adam olacak, ” diye yetiştirildim.
Bizim gibi toplumlarda, “Büyük devlet adamı, kurtarıcı vs” gibi yetiştirilen çocukların durumunu destekleyen bir de rüya görülür. Bir yakınımız,biz çocukken rüyasında büyüyünce çok büyük bir adam olacağımızı görür. Ya bu rüyayla ya da çocukken söylediğimiz bir sözün keramet alameti sayılmasıyla hepimiz ayrıcalıklı, üstün ” Büyük adam” adayı olarak yetiştiriliriz. Doğu toplumlarının destan, efsane ve masal toplumları olması, kahramanlık temasının bu efsanelerde, masallarda ve destanlarda çok yüklü olması da başka bir faktördür.
TR’deyken herhangi bir kitabı okuyup bitirince, “Çok güzel bir kitap ama birşey eksik yine,” derdim. Cevabını yurtdışında buldum: ” Hayatın kendisi eksikti..
Beğendiğim bütün hikayeler, bütün sonuçlar bütün deneyimler ne kadar güzel olursa olsun bana değil, başkalarına aitti.Başkalarının tecrübeleriyle geldiği sonuçtu okuduğumuz kitaplardaki öyküler, romanlar ve tavsiyeler…
Gelelim bizim anne ve babalarımıza..
Bu konunun çok önemli olduğunu düşünüyorum…
Bizim annelerimiz ve babalarımız çok iyi insanlar, ancak çok “kötü” anne ve babalar. Çocukları gerçeklere göre değil, hayallere göre yetiştiriyorlar. Batı’da çocuk hayallere göre değil, gerçeklere göre yetiştiriliyor. Gerçekleri daha erken gören çocuğun hayalleri de daha gerçekçi oluyor.Gerçekçi olunca gerçekleştirilme oranları da hayliyle yüksek oluyor. Ailemizin bir yanlışı var. Anne babalarımız sebebi ne olursa olsun hayatta kendi gelemedikleri yerlere bizleri getirmeye çalışıyorlar. Çocuklarından kahramanlar, kurtarıcılar çıkartmaya çalışıyorlar.
Hiçbir annenin ve babanın hayatta kendi gelemediği yere çocuğunun gelmesini beklemek gibi bir hakkı yoktur. Bu arzu çocuğun yaranına görünse ve masum gibi dursa da değildir. “Senin için neler çektim. Sana verilen imkanları kimsenin çocuğu göremedi. Saçımı süpürge ettim,” gibi anlayışlar son derece zarar vericidir.
Annelere babalara şunu söylüyorum. Çocuğunuz için fedakarlık yapmayın. Onu da küçük yaşta hayata atın. Hem sorumluluk alsın hem de görsün herşeyi. Bizde çocuk 23-25 yaşlarında Üniversiteyi bitiriyor ve hayatı öğrenmeye ancak mezun olunca başlıyor. Batı’da üniversite bitiren çocuk eş zamanlı olarak çalıştığı için hayati da bir bakıma görmüş, öğrenmiş oluyor. Bizim Doğu toplumlarında çocuk sürekli korunduğu ve sürekli olağanüstü hayallerin varisi olarak yetiştirildiği için ” Egoist” oluyor.
Birgün parkta küçük bir çocuk seviyordum, “Büyüyünce ne olacaksın?” diye sordum. Annesi güldü. Sonra bir daha sordum, bu sefer memnuniyetsiz bir ifade belirdi yüzünde. “Çocuğa böyle sorular sormayın. Ne olacağına yıllar sonra hayatı görüp karar verecek. Şimdiden kafasının bununla meşgul olması anlamsızdır. Şu an öğreneceği şey ayakkabılarını bağlamak, yatağını toplamak, tabağını yıkamak gibi disiplin ve organize edici şeyler yapmak; bir de çocukluğunun tadını çıkartmak.
Batı’da çocuğa ilk yatak toplamayı, ayakkabılarını bağlamayı öğretirler. Önemlidir bu. Hergün yatağını toplayan çocuk düzen, disiplin öğrenir. Bizde düzen, disiplin, system,organizasyon öğretilmez. Bütün hayatımız boyunca en büyük eksikliğimizdir aslında. Herşeyi anne baba yapar. Çocuk geleceğin dehasıdır, büyük adamıdır, kahramanıdır ya da kurtarıcısıdır, yeter ki ezilmesin.
Özgüven, insanın yaptığı işlerden, uğraşlardan, becerilerden, yarattıklarından, ürettiklerinden gelmektedir. Bizler uzun süre hiç çalışmıyoruz yaratmıyoruz, üretmiyoruz da. Batı’da çocuk küçük yaşta kendine uygun işlerde çalışarak önce ÖZGÜVENİNİ gelştiriyor.
Biz de, çocuk sürekli korunarak ve aşırı övülerek EGO’su olağanüstü şekilde şişirilmektedir. Bizler büyük adam, olarak yetiştirildiğimiz için daha çok EGOİST, bencil ve kibirli oluyoruz. Buna rağmen iş yeteneğimiz ve becerimiz olmadığı için ÖZGÜVEN’imiz çok daha azdır.
Egoizmin, kibirin pan zehiri küçük yaşta becerimizi, iş yapabilme yeteneğimizi, başkalarıyla ortak hareket edebilme tecrübemizi geliştirmek, yani yaşamla ve gerçeklerle erken tanışmaktır. Tanıdığım ne kadar üst düzey müdür ve yönetici varsa hepsi zamanında bulaşıkçılık, cafe işçiliği, benzincilik gibi bizim hor gördüğümüz işleri yapmış. Zengin fakir hepsi çalışmış. Toplumun her tabakasıyla empati kurabilme yeteneğini bu yüzden geliştirmiş.
Şu an ne zaman dışarıdan yiyecek alsam ve gittiğim yer kalabalık olsa, servis yapan elemana hep “Acelem yok, rahat ol; önce öteki müşterile bak,” derim.Çünkü o adamın o an neler yaşadığını iliklerime kadar bilirim. İlk geldiğim yıllar ben de o işi yapıyordum. O duyguyu her haliyle tecrüb etmiştim. EMPATİ ancak böyle öğretilebilir, diye düşünüyorum. Bizim ÖZGÜVENİMİZ yok. Çünkü becerilerimiz, hünerlerimiz, iş yapabilme yeteneklerimiz, kendimize yeterliliğimiz ve bunun yanında başkalarıyla birlikte vee sit yaşama duygularımız pek gelişmemiş.
O yüzden daha çok EGOmuz var. EGO ile ÖZGÜVEN tamamen ters orantılıdır. Ancak hep birbiriyle karıştırılır. Egoist bir insanın kibri yüksek Özgüven sayılır. EGOİST insanlara bakın, ÖZGÜVENLERİ olmadığı için sürekli kibir abideleri gibi dolaşırlar. Ancak ellerinden hiçbirşey gelmez. Birçok şeyi beceremezler. Hep başkalarını suçlayarak ezerler. Hayatta çocuğu hayata hazırlamanın en güzel yolu, onu hayatla en kısa zamanda tanıştırmaktır.
Hayatla en kısa zamanda tanışmak çocuğa, insanlar arasındaki ilişkileri, kazandığının değerini bilmeyi, bedel ödemeyi öğretip, geleceğe yönelik önemli kararları almak hususunda son derece de gerçekçi olmasını sağlayacaktırk. Bizde yanlış bir anlayış var: Çalışan çocuk okumaz deyip çocuğu hiç ise vermemek, ya da bir iş yerine, “Eti senin kemiği benim,” diyerek verip, gizliden tanıdık patrona çocuğu ezdirmek.
İkisi de çok yanlış bakış açıları…
Haftada 1-2 gün 3-5 saatte olsa çocuğunuzu ise verin.
Topluma ” Sen benim kim olduğumu biliyormusun? ” diyen ve kendisinden daha güçsüz gördüklerini ezen, onlara parayla, güçle, lüksle hava atan bir canavar yetiştirmek istemiyorsanız bir konfeksiyoncunun, marangozun, kasabın, manavin, tamircinin hayatını tecrübe etmiş bir çocuk yetiştirin; EMPATİ böyle edinilir, başka reçetesi yoktur.
Doğu toplumları yaşadıkları sorunların kaynağını yönetimde, Batı toplumları üretimde aramaktadır. O yüzden bizler çocuklarımızı hep “üstün yöneticiler” olmaya yetiştiririz. Ülke meselelerini üretim (ekonomi) değil, hep yönetim (siyaset) boyutuyla tartışırız. Üretim yapılarını değil, yönetim yapılarını hedef alırız.
Çocuklarınızı yönetici olmaya değil, önce üretici ve katılımcı olmaya yetiştirin.
Bırakın çocuğunuz kendi yeteneklerine, becerilerine ve tecrübesine göre kendisi seçsin hayatta izleyeceği yolu. Lisede zaman bulabildikçe hafta sonları, yaz tatilleri çalışan çocuk hem insanları, hem hayatın nasıl kazanıldığını hem kendi becerilerinin neler olduğunu öğrenecek.
Yani hem toplumu hem kendisini tanıyacak.
Lise sonrası eğitim veya çalışma hayatında en doğru tercihi yapacak. Yarın çok büyük bir makam, mevkide elde etse, karşısına çıkan alt tabakadan insanları ezmeyecek, onları kendi geçmişinden tanıyacak.
11 Aralık 2016 Pazar
İsrâ sûresi -2
İsrâ Suresi | 37
Yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü sen ne yeri yarabilirsin (ne de) boyca dağlara erişebilirsin.
İsrâ Suresi | 11
İnsan, hayrı istediği kadar (bazen) şerri de ister. İnsan çok acelecidir. [bk. 21/37]
Bu iki ayet ezberlenebilecek ayetlerden 😊 ezber yapmak isteyenler varsa 😊
****
(Devam)
İsrâ Suresi | 86
Andolsun ki biz dilersek, sana vahyettiğimizi giderir (senin hâfızandan siler)iz. Sonra bize karşı, bu hususta kendine bir vekil (yardımcı) da bulamazsın.
İsrâ Suresi | 87
(Böyle olmayışı, ancak) Rabbinin sana merhameti dolayısıyladır. Çünkü O’nun sana olan lütfu pek büyüktür.
Isra 86 ve 87yı okumustum bir önceki okumada ancak 87 de ki boyle olmayisi kismini es gecmisim onceki okudugumda...
Dusunun bir herbir hatirlamamiz gerekenleri aliskanliklarimizi hayatimizi... sana vahyettigimizi diyor... yemek yemekten tut refleklerimiz öksurmek aksırmak hapsurmak annesütünü emebilmek gözlerimizi vaktinde kirpabilmek duzenli nefes almak vs... bize vahyedilen onca sey... dilersek diyor hafizandan sileriz😳😱
Böyle olmayısı yani silinmiyorsa yasamaya devam ediyorsan eger bu nimetlerle... Rabbinin sana lütfudur. Merhametidir.
Hani merhamet... Rabbin merhameti diyoruz ama bazen cok soyut kaliyor hatta kimilerinden duydum ki hani merhamet onca yasadigimiz acı mi... diyorlar. Icinden geciriyorlar.
Iste size bize Merhamet diyor Rab burda benim lütfumdandır. Onlar kendinizden mi sanıyorsunuz. SÜBHANALLAH.
O LUTFA VE MERHAMETE SÜKREDILMEZ MI??
Şükr namazı kılınmaz mi?
Herbirine ayri ayri kilsak yine yetmez...
Hicbirseyim yok diye dusundugunuzde bu ayeti hatirlayin lütuflari...
İsrâ Suresi | 89
Hiç şüphe yok ki biz, bu Kur’an’da insanlara her bir misali türlü şekillerde açıkladık. Yine de insanların pek çoğu,inkârcılıkta direndiler.
Açıklamıssın Ya Rabbi... açıklamıssın ama biz duymamıs görmemisiz😢
İsrâ Suresi | 97
Allah (niyet ve ameline göre) kime hidayet ederse, doğru yolda olan odur. Kimi de (içinde bulunduğu) sapıklıkta bırakırsa artık sen onlar için, O’ndan başka bir yardımcı asla bulamazsın. Kıyamet günü biz onları kör, dilsiz ve sağır olarak yüzü koyun toplayıp süreriz (haşrederiz). Varacakları yer cehennemdir. Onun ateşi (etlerini yakıp bitirip) sönmeye yüz tuttukça (etlerini tazeler) ateşin kızgın alevini artırırız. [krş. 20/74; 25/14; 87/13]
Âh bu ayet...
2 gün önce bi hadise yasadim ki sormayin gencler...
Batı suan o kadar can cekisiyor ve ic geciriyor ki anlatamam. O kadar katedral ve kilise ama hepsi kulturel aktivite icin. Inanc yok din yok. Kizin biriyle konustum yaraticiya inanmiyorum diyor. Inanabilecegimide bilmiyorum hayal dahi edemiyorum nasil inanilir bir yaratici var diye diyor.
Bazen boyle elimde islam iste bu diyeceek ve gosterecek bisi olsa diyorum ahh gostersem onlara... anlatsam... cevaplar var diyebiliryorum kimse sana ogretemez sen sorgulayip arastirmalisin dünyaya bak düsün ve sorgula... ama nasip olmayinca olmuyor iste... aradaki ucurumlari size de anlatabilsem aslinda elinizdekilerin kiymetini bilebilmeniz icin...
Ulkemizdekilerin kiymetini bilebilmeniz icin...onlara islami size de nimetleri acip gosterebilsem. Simsiki sarilin ve asla vazgecmeyin diyebilsem.
Aile kulturu silayi rahim nasil onemli imis sosyal duzende ahh bi gosterebilsem.
Karsiliksiz yapmak komsu hakki gozetmek saygi sevgi paylasmak nasil degerli buralarda soze gosterebilsemde kücümsemeseniz de önemle daha cok sarilsaniz.
İsrâ Suresi | 106
Yine biz, Kur’an olarak onu, insanlara sindire sindire (ve ağır ağır) okuman için (âyet âyet, sûre sûre) ayırıp (gerektikçe) peyderpey indirdik. [bk. 25/32]
Sindire sondire okumak👆
İsrâ Suresi | 111
“Hiçbir çocuk edinmeyen, mülkünde (hâkimiyetinde) ortağı olmayan, acizliği olmadığından dolayı da bir yardımcıya ihtiyacı bulunmayan Allah’a hamdolsun.” de ve O’na tekbir getir (büyüklüğünü ilan et). [krş. 2/116, 5/17, 72-73; 4/100, 171]
Allah cc ne güzel en dogruyu söyledi.
İsrâ Suresi | 99
Onlar, gökleri ve yeri yaratan Allah’ın kendilerinin benzerini yaratmaya kâdir olduğunu görmediler mi? (Allah) onlar için (geleceğinden) asla şüphe edilmeyen bir vade koymuştur. Böyle iken zalimler ancak küfürde direndiler. [bk. 36/81-82; 40/57]
Ahh bizim canimiz yandikca biz aceleciyizde ya Rab... sen zalimleri ulkeme ve ummete zulm edenleri adaletinle en guzel muamele edensin. Ne olur bizleri Onlara birakma. Bizi bir eyle senle eyle korkusuz eyle. Sabr ver dayanma gucu ver. Senden gelene Razi eyle ve senin adaletine güvenip senden bekleyenlerden eyle.
(Amin.)
Posted via Blogaway
20 Kasım 2016 Pazar
Köz yürekle & mağma
"Ne zaman özlediysem köz yuttu yüreğim" diyor A.C.Z
O közlü yürek, yerin altındaki mağmalarla birleşiyor bende. Bir olup içten içe yakıyorlar...
Evvelden mağmamız vardı, yürekte közüde nasip eyledi Yaratan.
Kaldırabileceksin diyorsa Rab kaldırır insan.
O ki kimseye kaldıramadığnı yüklemez.
Yüklemez değil mi?
Foto: Stowe Gardens /UK
Isra suresi
İsrâ Suresi | 9
Gerçekten bu Kur’an, (insanlara) en doğru olan yolu gösterir, sâlih ameller işleyen mü’minlere de kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.
İsrâ Suresi | 10
(Bu Kur’an) âhirete inanmayanlara da, kendileri için acıklı bir azap hazırladığımızı bildirir.
İsrâ Suresi | 11
İnsan, hayrı istediği kadar (bazen) şerri de ister. İnsan çok acelecidir. [bk. 21/37]
İsrâ Suresi | 13
Her insanın amel/hayat defterini boynuna astık (onu sevap günah, ne ile doldurursa doldursun). Kıyamet günü herkese onu, (önünde) açılmış olarak bulacağı bir kitap halinde çıkarırız. [bk. 52/16; 75/12-14; 99/7-8]
İsrâ Suresi | 18
Kim (haram helal ayırmaksızın sadece) şu çabucak geçen (keyif verecek dünyalık şeyler)i isterse, dilediğimiz kimseye istediğimiz kadarıyla onu hemen veririz. Sonra ona cehennemi hazırlarız. Oraya kınanmış ve (rahmetimizden) kovulmuş olarak atılır. [bk. 11/15; 42/20]
İsrâ Suresi | 19
Kim de inanarak âhireti(nin güzel olmasını) ister ve ona (lâyık) bir gayret ile çalışırsa, onların da çalışmaları takdir görür (karşılığı verilir).
İsrâ Suresi | 20
Her birine; gerek (dünyayı isteyen) onlara, gerek (âhireti isteyen) bunlara Rabbinin ihsanından veririz, Rabbinin (dünyadaki) ihsanı (hiç kimseden) esirgenmiş değildir.
İsrâ Suresi | 21
Bak, biz onların kimini kimine (rızıkta ve bazı hususlarda) nasıl üstün kıldık. Elbette âhiret, ‘erişilecek dereceler’ bakımından daha büyük, (kazanılacak) faziletler bakımından da (elbette) daha üstündür.
İsrâ Suresi | 23
Rabbin, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi ve anaya babaya ihsanı (iyiliği ve güzel davranmayı) emretti. Eğer onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlığa erişirlerse, onlara “öf” (bile) deme! Onları azarlama ve onlara çok nazik (ve tatlı) söz söyle. [krş. 9/113; 31/14]
İsrâ Suresi | 24
Onlara merhametten dolayı alçak gönüllülük kanadını indir ve: “Ey Rabbim! (Bunlar) küçükken beni (acıyıp) yetiştirdikleri gibi (sen de şimdi) onlara acı (ve esirge).” de.
İsrâ Suresi | 26
Akrabaya, yoksula, yolda kalmışa (iyilik ve yardımla) hakkını ver, (malını lüzumsuz yere) saçıp savurma!
İsrâ Suresi | 27
Çünkü (malı) saçıp savuranlar, şeytanın kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabbine karşı çok...
İsrâ Suresi | 28
Eğer (fakirlere verecek bir şeyin bulunmadığı için) Rabbinden umduğun bir rahmeti (bir rızkı) beklediğin sırada onlardan yüz çevirmek zorunda kalırsan, bari onlara yumuşak söz söyle (de öyle gönder).
Dikkat edilmesi gereken husus daha once farketmemistim bu ayeti. Dilenenler arttigi icin bazen insan bunalip yüz bukebiliyor ters bisi soyleyebilior. Ama ayette ceviriyorsand ayumusak ol dior. Hassas bi nokta.
İsrâ Suresi | 29
Elini boynuna bağlama (cimrilik yapma), onu büsbütün de açma (israfçı olma). Sonra kınanmış, pişman olmuş bir halde oturup kalırsın.
İsrâ Suresi | 30
Hiç şüphesiz, Rabbin dilediğine rızkı genişletir ve (dilediğine de) daraltır. Çünkü O, kullarından haberi olan, hakkıyla görendir.
İsrâ Suresi | 36
Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönül; bunların hepsi ondan (o ardına düştüğün şeyden) sorumludur. [bk. 49/12]
Bu ayeti bi yerde sohbette dinlemistim. Insanlara kimmis nerden geliormus napiyormus ne yapmis nasil yapmış
Çok fazla soru soruluyor
Karsi taraf soylemek istemediginde yada o anlatmiyorsa sorma pesine dusme..
Hakkinda bilgin olmayan seyin ardina dusmek... merakimizi kontrol altina almamiz gerekiyor. Dedikodu da burdan cogaliyor.
İsrâ Suresi | 37
Yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü sen ne yeri yarabilirsin (ne de) boyca dağlara erişebilirsin.
İsrâ Suresi | 44
Yedi (kat) gök, yer ve onların içindekiler O’nu tesbih eder. O’na, hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Fakat (siz) onların tesbihlerini anlayamazsınız. Doğrusu O, Halîm’dir (cezaya acele etmez ve) çok bağışlayıcıdır. [bk. 22/18]
İsrâ Suresi | 45
Kur’an okuduğun zaman, seninle âhirete inanmayanların arasına gizli bir perde çekeriz.
İsrâ Suresi | 53
(Mü’min) kullarıma söyle: “En güzel olan (söz)ü söylesinler.” Çünkü şeytan aralarına fesat (ve kavga) sokar. Şeytan şüphesiz, insana apaçık bir düşmandır.
İsrâ Suresi | 54
(Onlara söyleyeceğiniz en güzel kelime şudur:) “Rabbiniz sizi daha iyi bilir. Dilerse size merhamet eder, dilerse azap eder.” (Resûlüm!) Biz seni onların üzerine (zorlayıcı) bir vekil olarak göndermedik.
İsrâ Suresi | 58
Hiçbir ülke yoktur ki kıyamet gününden önce orayı yok etmeyelim, yahut (günahkâr, inkârcı gidişinden dolayı) şiddetli bir azap ile cezalandırmayalım. Bu(nların hepsi), Kitab’da (Levh-i Mahfûz’da) yazılıdır. [krş. 11/100-101; 65/8-9]
İsrâ Suresi | 60
Hani sana: “Şüphesiz Rabbin, insanları (ilmiyle, kudretiyle) kuşatmıştır.” demiştik. (Geceleyin) sana gösterdiğimiz (Mirâç’taki) temâşâyı ve Kur’an’da lanetlenmiş olan (cehennemdeki zakkum isimli) ağacı, ancak insanlara bir imtihan olarak meydana getirdik. Biz onları (bu ağaçla) korkutuyoruz. Fakat bu, onların (inatlarından dolayı) daha da azgınlıklarını artırıyor.
Bu inat olayida ilginc... gordumki gercekten insanlarin bir kismi yanlis yaptigini kabullenmek yerine inkar ve inatla yanlista israr edior. Rabbin tovbeyi sevdigini biliyoruz insan kula yanlis yaptigini soyleyemior itiraf edemiorsa bile Rabbe dua ederken durust olmali ki zaten Rab herseyi bilior orda mesele imtihan olmak senin imtihanin haline gelmesi bakalim nasil ifade edecek nasil ozur dileyecek ne diyecek ne anlayacak napacak.... isyan edecekmi...
İsrâ Suresi | 66
Rabbiniz, bol nimetinden (rızık) aramanız için, denizde gemileri yürütendir. Şüphesiz O, size karşı çok merhametlidir.
Gemiler ilkkez ne zaman insa edildi bilen varmi? Yada tekne ne zaman bulundu?
İsrâ Suresi | 78
Güneşin (tepe noktasına gelip) kaymasından, gecenin kararmasına kadar (öğle, ikindi, akşam, yatsı vakitlerinde) namaz kıl; sabah namazını da (öylece kıl). Çünkü sabah namazı (için, o vakitte birleşen gece ve gündüz melekleri tarafından) şâhitlik edilir. [Beş vakit namaz için ayrıca bk. 11/114; 30/17-18]
İsrâ Suresi | 79
Gecenin bir kısmında (uyan,) sana mahsus bir ilave olarak gece namazı (teheccüd) kıl. Rabbinin (böylece) seni övülmüş bir makama gönder(ip orada oturt)ması muhakkaktır.
İsrâ Suresi | 80
De ki: “Yâ Rabbi! (Hicretle gireceğim yere) beni doğruluk (ve hoşnutluk) üzere dahil et. (Çıkacağım yerden de) beni doğruluk (ve hoşnutluk) çıkışıyla çıkar. Bana tarafından yardım edici bir kuvvet (iktidar) ver.”
Bu harika dua😍😊
İsrâ Suresi | 81
De ki: “Hak geldi, batıl yok oldu.” Çünkü batıl, daima yok olmaya mahkumdur. [bk. 34/49]
İsrâ Suresi | 83
İnsana nimet verdiğimiz zaman o, (buna rağmen şükür ve taatten) yüz çevirir ve ‘büyüklük taslayıp uzaklaşır’. Ona bir zarar dokununca da pek ümitsiz olur. [krş.10/12; 11/10-11; 41/50-51]
İsrâ Suresi | 84
De ki: “Herkes kendi yapısına (ve huyuna) göre hareket eder. Rabbiniz de kimin en doğru yolda olduğunu daha iyi bilir.”
Oyy bu ayet😊😍👍
Imtihanlar ve kulluklar ameller... cesit cesit
Insan parmak izi kadar biriciktir
Her insanin imtihani cabasi kullugu ve kiyameti farklidir
Kendi yolunuzda siz nerdesiniz??? Bu soruyu hergun yatmadan yada sabah kendimize sormalı...
İsrâ Suresi | 86
Andolsun ki biz dilersek, sana vahyettiğimizi giderir (senin hâfızandan siler)iz. Sonra bize karşı, bu hususta kendine bir vekil (yardımcı) da bulamazsın.
(Devam edilecek...)
13 Kasım 2016 Pazar
Stress
youtuber -barış özcan- stress
videoda kabullen diyor... Savaşma kabullen...
Ama bu o kadarda kolay bir şey degil.. biraz idrak ve güçlü bir iman istiyor.
daha bikaç sene önce farkettim ve hâlâ bahsedecegim idrak icin kendimi egitmeye çabalıyorum. evet insan egitilebiliyor ve idrakını degistirdiginde gelisiyor degisiyor elhamdulilah.
biz büyürken insanlar herşey güzel olacak harika olacak iyi olacak türküsüyle bizleri uyutmakta ve bizde hep iyi birseyler olacak duygusunu bulmayi ve mutlu olmayı beklemekteyiz. hepsi safsata ve stresi artirmaktan ve mutlulugu ertelemekten mutluluk icin o guzel gunler icin beklemekten baska bir ise yaramiyor.
ancak Kuran da hiçbir zaman bu dünyada iyi birseyler olacak demiyor. Mallarınızla çocuklarinizla sevdiklerinizle deger verdiklerinizle imtihan olacaksınız diyor. ve her an sabr ı tabsiye ediyor. Salih amel isleyenler ve Kuran sag eline verilenler yani cennete gidenler icin sadece hicbir sıkıntinin dokunmayacagi bir ahiret hayati ve cennet huzur tasvir ediliyor vaad ediliyor. Ancak dünyada öyle bir vaad verilmemis ama insanoglu sürekli onu beklemekte?? Bu bilgilerin idrakına varip kabullenince...
Ne yasarsam yasayayim imtihan icin ve gecici önemli degili hissediyorsunuz... önce bitmeyecegini ve surekli bu tür seylerin olacagini ve bununla burada yasamak zorunda oldugumuzu kabullenmemiz gerekiyor. çünkü burası dünya ve imtihan yeri...
Ancak bu idrak ve teslimiyet duygusu Ile kalp o videoda dinlenme durma bisi yapmama ve derin bir nefes alma haline gecebiliyor. zaman duruyor herseyin yaratanın elinde oldugu bizlerin acziyeti yeniden idrak ediliyor ve herseyi kucaklamamiz ve yaparim ben herseyi hadsizliginden cok... elimden geldigi kadar yavas yavas yapayim duygusu yerini aliyor... acziyeti idrakta bir bilgidir ve idraktır. ve bu o durgunluk haline geçmekte yardımcı oluyor.
Sonucta olmaz denilen seyler bir anda olabiliyor. yada senelerce cabaladigin bir sey olmayacaksa olmuyor. bazi seyler elimizde degilse neden kendimizi bu kadar hırpalıyoruz... Nasipte varsa olacaktırı anliyorsun bu vesileyle. Lakin bilinçalti kandirilmiyor bunu diyebilmek için gercekten elinden geleni yaptiktan sonrasini Yaraticiya birakmakla rahatliyor sadece. Bn hicbirsey yapmayim ama o yapacaktir da sucluluk duygusu ve haketmedigini dusunme duygusu omuzlara yük oluyor. O yuzden yapabilecegimiz tek sey elimizden geldigi kadari... ve sonrasi tevekkül... tevekkül seviyesi ne kadar kuvvetliyse o kadar mutlu oluyor tatmin oluyor insan hayattan. hz ibrahimin atese atilirkenki hali gibi atese gülümseyip bekleyebiliyor. evet atesi yok etmiyor ama atese gulumsetiyor! 😊
10 Kasım 2016 Perşembe
Uzak...
Uzak nedir?
Kendinin bile ücrasında yaşayan benim için
gidecek yer ne kadar uzak olabilir? ...
kimin ülkesinden geçsem
şakaklarımda dövmeler beni ele verecek
cesur ve onurlu diyecekler
halbuki suskun ve kederliyim ...
mataramdaki suya tuz ekledim, azığım yok
uzun yola çıkmaya hüküm giydim.
-Ismet özel-
Foto: stowe house and gardens/ ingiltere
Taken by me.
5 Kasım 2016 Cumartesi
Kasas suresi
Kasas Suresi | 20
O sırada şehrin öbür ucundan koşarak bir adam geldi: “Ey Musa! İleri gelenler seni öldürmek için aralarında görüşüyorlar. Hemen çık (git buradan). Hakikaten ben, sana öğüt veren (senin iyiliğini isteyen)lerdenim.” dedi. [krş. 40/28]
Kasas Suresi | 21
Bunun üzerine (Musa) korkarak (ve etrafı) gözetleyerek oradan çıktı: “Ey Rabbim! Beni zalimler güruhun(un elin)den kurtar.” dedi.
Kasas Suresi | 23
Nihayet Medyen suyuna varınca, o (kuyu)nun başında (hayvanlarını) sulayan bir grup insan buldu. Onlardan başka, (bir de koyunlarının suya yaklaşmasını) engelleyen iki kadın gördü. (Onlara:) “(Bu) haliniz ne?” dedi. (Onlar da:) “Çobanlar (hayvanlarına) su içirip götürünceye kadar biz (içlerine sokulup da hayvanlarımızı) sulayamayız. Babamız da çok ihtiyardır (bu yüzden iş bize kalıyor).” dediler.
Kasas Suresi | 22
(Musa) Medyen tarafına yönelince: “Umarım ki Rabbim bana doğru (düzgün) yolu gösterir (de giderim).” dedi.
Kasas Suresi | 25
Derken o iki (kız)dan biri utana utana yürüyerek ona geldi: “Bizim için (koyunları) sulamanın ücretini vermek için babam seni çağırıyor” dedi. Bunun üzerine (Musa), onun (babasının) yanına gelip (başından geçen) hikayeyi anlatınca, o: “Korkma, o zalimler topluluğundan kurtuldun.” dedi.
Kasas Suresi | 26
O (kız)lardan biri: “Babacığım! Onu ücretli (çoban) tut. Çünkü ücretle tuttuklarının en hayırlısı, (bu) güçlü ve güvenilir olan (adam)dır.” dedi.
Kasas Suresi | 24
Bunun üzerine (Musa) onlarınkini sulayıverdi. Sonra gölgeye dönüp çekildi: “Ey Rabbim! Doğrusu bana indirdiğin (lütfundan indireceğin) her türlü hayra muhtacım.” dedi.
Kasas Suresi | 27
(Kızların babası Şuayb, Musa’ya:) “Bana sekiz yıl çalışmana karşılık, bu iki kızımdan birini sana nikâhlamayı arzu ediyorum. Eğer on (yıl)a tamamlarsan, o da senin tarafından (bir lütuf)tur. Ben sana zahmet vermek de istemem. İnşaallah beni iyilerden bulacaksın.” dedi.
Kasas Suresi | 43
Andolsun ki biz, ilk devir nesillerin(den Nuh, Hûd, Salih ve Lût kavimlerin)i helak ettikten sonra, Musa’ya, düşünür (ve öğüt alır)lar diye (kavmindeki) insanlara, kalp gözleri için aydınlık (ve apaçık delil)ler; hem de doğru yol ve rahmet olarak, Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik.
Kasas Suresi | 47
Kendilerinin işlediği (günahlar) yüzünden onlara bir felaket isabet edince: “Ey Rabbimiz! Bize bir peygamber gönderseydin de senin âyetlerine uyarak mü’minlerden olsaydık.” diyecek olmasalardı (seni peygamber göndermezdik. Bu bahaneyi kaldırmak için seni gönderdik.) [krş. 4/165; 5/19; 6/156-157]
Kasas Suresi | 68
Rabbin dilediğini yaratır ve seçer. Seçmek, onlara ait değildir. Allah, eş koştukları şeylerden uzaktır ve (O’nun) şânı yücedir.
Kasas Suresi | 71
(Resûlüm!) De ki: “Söyleyin bakalım? Eğer Allah üzerinize geceyi kıyamete kadar devamlı (karanlık) kılsa, Allah’tan başka, size ışık getirecek ilâh kimdir? Hâlâ (hakikatleri) işitmeyecek misiniz?”
Kasas Suresi | 77
“Allah’ın sana verdiği (her türlü) şeyde âhiret yurdunu da ara. Dünyadan (helalinden olarak) nasibini de unutma! Allah’ın sana iyilik ettiği gibi sen de iyilik et. (Emirlerine muhalefet ederek) yeryüzünde bozgunculuk (yapmayı) isteme! Çünkü Allah bozguncuları sevmez.” [bk. 2/201-202; 63/10]
Kasas Suresi | 72
De ki: “(Yine) bana söyleyin bakalım, eğer Allah, üzerinize gündüzü kıyamete kadar devamlı kılsa, içinde dinleneceğiniz bir geceyi, Allah’tan başka, size getirecek ilâh kimdir? Hâlâ (Allah’ın kudretini) görmez misiniz?”
Kasas Suresi | 73
(Allah) rahmetinden dolayı geceyi ve gündüzü yarattı ki hem (gece) içinde dinlenesiniz, hem de (gündüz) O’nun lütfundan (rızık) arayasınız ve (nimetlerine) şükredesiniz. [bk. 17/12; 25/47; 78/9-11]
Çok hos elhamdulillah arayanlardan olmak dilegiyle
Allahin sana verdigi her turlu seyde ahiret yurdunu ara😍😍
Kasas Suresi | 79
Derken (maddeperest Kârun bir gün), ziyneti (ve ihtişamı) içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını (sevip) isteyenler: “Keşke, Kârun’a verilen (mal) gibi bizim de olsaydı. Hakikaten o büyük bir nasip (ve şans) sahibidir.” dediler.
Kasas Suresi | 80
Kendilerine (mânevî) ilim verilenler ise: “Yazıklar olsun size! Allah’ın sevabı (mükâfatı), iman edip de sâlih amel işleyenler için (kahrından verdiği dünyalıktan) daha hayırlıdır. Ona da sabredenlerden başkası kavuşturulmaz.” dediler.
Kasas Suresi | 81
Nihayet biz onu da sarayını da yer(in dibin)e geçir(iver)dik. Artık Allah’a karşı, kendisine yardım eden bir topluluğu da olmadı. O, kendisini kurtaranlardan da değildi.
Kasas Suresi | 82
Dün onun yerinde olmayı isteyenler, (sabahleyin): “Vay be! Demek ki Allah, kullarından dilediğine rızkı veriyor da, kısıyor da. Eğer Allah bize lütfetmeseydi, elbette bizi de (yere) batırırdı. Vay! Demek ki küfre sapanlar iflah olmaz!” demeye başladılar.
Kasas Suresi | 88
Allah ile birlikte başka bir tanrıya yalvarıp tapma/tapınma! O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O’nun zâtından başka (maddî) her şey yok olacaktır. Hüküm (ve mutlak hâkimiyet) sadece O’nundur ve siz ancak O’na döndürüleceksiniz. [krş. 55/26-27]
Kasas Suresi | 87
Allah’ın âyetleri sana indirildikten sonra, onlar(ı tatbik etmek)ten sakın seni alıkoymasınlar! (Korkmadan, yılmadan) Rabbine (insanları) davet et. Asla müşriklerden (ve de onlardan yana) olma!
Kasas Suresi | 85
Hiç şüphesiz bu Kur’an’ı (okuyup amel etmeyi) farz kılan (Allah), elbette seni dönülecek yere döndürecektir. De ki: “Rabbim, hidayetle geleni de apaçık bir sapıklık içinde olanı da en iyi bilendir.”
Posted via Blogaway
Kadın...
" İnsanın sorunu, hayatın anlamının bilgisine sahip olarak yaşamak. Dünyayı pragmatik, kâra dönük, avantaj arayan taraftan algılamamız ne kadar ilginç. Durmadan protez üretiyoruz. Bütün teknolojiler buna dayanıyor. " Tarkovsky
http://www.fakirane.org/tarkovski-roportaj/
" Bazı kadınlar bir erkeğin işini yaparak eşit olabileceklerini düşünüyorlar. Oysa kadının erkekle aynı hakları istemeye ihtiyacı yoktur. Kadın tümüyle erkekten farklıdır. Kadının bir emsalsizliği vardır, onda önemli bir şey, erkekte olmayan temel bir şey vardır. Kadınlar eşit haklar istiyorlar. Ne demek istediklerini anlıyorum; artık kendilerini feda etmek istemiyorlar. Her zaman bastırılmış olduklarını anladılar ve eşit haklara sahip olarak kendilerini özgürleştirebileceklerine inanıyorlar.
Kadın ya da erkek herkesin, doğal olarak özgür olmak isterse özgür olduğunu anlamıyorlar. Hepimiz özgür insanlarız, ama özgür ülkede yaşıyor olabileceğimiz için değil. O önemli bir sebep değil. Antik Roma’nın duvarcısı, özgür bir insanın içinde olabilir. İnsan temelde özgürdür. Özgür değilse, bu onun, yalnızca onun hatasıdır. Nihayet sadede gelebildik.
Kadınların dünya olaylarından büyük ölçüde dışlanmış olmaları gerçeğini inkar etmiyorum. Kuşkusuz bu bir haksızlık. Ama kamusal hayata tamamen entegre olursa kadına neler olacağını bilemiyorum henüz. Buna karşı olmadığımı, bunu desteklediğimi vurgulamak isterim, ama kendini orada bulamayacağı yönünde bir izlenimim var. Tatmin olmayacak. " _ Tarkovsky
31 Ekim 2016 Pazartesi
Yankıdan korkmak
Haykırasım var
Yankı yapıp bana dönmesinden korkmasam...
Koca bir boşluğa haykırsam içimdekileri
Ve birdaha asla duymasam...
Kaybolsalar... ürkütmeden beni...
Ìcimden gökyüzüne dogru uçsalar...
Ve kaybolsalar üzmeden kimseyi...
Yada...
Bilmesem dahi nereye gittiklerini bile...
Sadece salıvermenin doyumsuz boşluğunu hissetsem.
Vedasız, elvedasız bir gidiş olsa bu...
Bekletmeden beni, gözletmeden yoldan geçenleri...
Haykırsam ya seni, senden kalan herşeyi...
Koca dipsiz bir kuyuya haykırsam
Ve duymasam kendimi gerisin geri...
Sadece kaybolsalar... görünmeden izleri...
Sesimdeki sana ait seslerin ihtimalidir beni korkutan
Haykıramayışımın sebebi...
Her bir kelimede bile seni görmektir yazmayı duymayı dillendirmeyi dayanılmaz kılan...
Sussam ya sadece sussam... ve sana ait hiçbir şeyi...
Ya içimde kıvranan acı?
Susunca geçmeyen
Karanlığında boğulsa ey kuyu...
Gökyüzünde mavileşse sonsuza...
Yankındır ne susturan beni ne de haykırtan...
Sadece kıvrandıran...
Dolana kadar imtihanımın vakti...
Posted via Blogaway
22 Ekim 2016 Cumartesi
Neml suresi
Neml Suresi | 1
Tâ, Sîn. Bu (okuna)nlar, Kur’an’ın ve (hakikatleri bildiren) apaçık bir Kitab’ın âyetleridir. (Ki:)
Neml Suresi | 2
İnananlara (bir) doğru yol (rehberi) ve müjdedir.
Neml Suresi | 3
O (inana)nlar, namazı dosdoğru/gereğine uygun kılarlar, zekâtı (eksiksiz) verirler, hem de âhirete kesinkes inanırlar.
Neml Suresi | 4
Âhirete inanmayanlar var ya, onlara kendilerinin (kötü) işlerini süslü gösterdik. Bu yüzden onlar ‘şaşkınlık ve kalp körlüğü’ içinde bocalarlar.
Neml Suresi | 14
Vicdanları onlar(ın doğruluğun)a kesin inandığı halde, sırf haksızlık ve kibirden dolayı (bilerek) inkâr ettiler. İşte bak, o fesatçıların sonu nasıl oldu?
Neml Suresi | 15
Andolsun ki biz, Davud’a ve Süleyman’a bir ilim verdik de onlar: “Bizi, inanan kullarının bir çoğuna üstün kılan Allah’a hamdolsun.” dediler.
Neml Suresi | 19
(Süleyman) onun sözüne gülercesine tebessüm etti: “Ey Rabbim! Bana, anneme ve babama lütfettiğin nimetine şükretmemi ve senin razı olacağın iyi bir iş yapmamı bana ilham et (beni muvaffak kıl). Rahmetinle beni iyi (mü’min) kullarının arasında (cennete) koy.” dedi.
Neml Suresi | 24
“Onun ve halkının, Allah’ı bırakıp güneşe secde ettiklerine de şahit oldum. Şeytan, onlara yaptıklarını süslemiş de kendilerini hak yoldan alıkoymuş. Bu yüzden onlar doğru yolu bulamıyorlar.”
Neml Suresi | 25
“Göklerde ve yerde gizlenen (yağmur, bitki ve diğer) şeyleri ortaya çıkaran, (nefislerinin) gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilenAllah’a secde etmeleri gerekmez mi?
Neml Suresi | 26
“O Allah ki kendisinden başka hiçbir ilâh yoktur, büyük arşın Rabbi (sahibi)dir.”
Neml Suresi | 36
Bunun üzerine (elçi, hediyelerle) Süleyman’a gelince (Süleyman) dedi ki: “Bana mal ile yardım mı ediyorsunuz? Allah’ın bana verdiği (nimetler), size verdiğinden (çok) daha iyidir. Fakat siz hediyenizle sevinir/böbürlenirsiniz.”
Neml Suresi | 54
Lût’u da (peygamber olarak gönderdik). Vaktiyle, o kavmine demişti ki: “Siz göz göre göre hâlâ o hayasızlığı yapacak mısınız? [krş. 7/80-84; 11/74-83; 15/57-77]
Neml Suresi | 55
“Gerçekten, kadınları bırakıp da şehvetle erkeklere mi yaklaşacaksınız? Doğrusu siz, ne yaptığını bilmeyen (beyinsiz) bir kavimsiniz.” [bk. 26/165-166]
Neml Suresi | 60
Gökleri ve yeri yaratıp gökten sizin için su indiren kimdir? İşte biz onunla, sizin bir ağacını bile bitiremeyeceğiniz, gönül açan güzel bahçeler bitirdik. Allah ile beraber bir tanrı mı var?! Hayır! Onlar (haktan) sapan bir kavimdir. [bk. 6/99; 7/57; 16/11; 29/63]
Neml Suresi | 61
Yahut, yeryüzünü durulacak bir yer yapan, aralarında ırmaklar meydana getiren, orada köklü (ve yüce) dağlar var eden ve iki deniz arasına bir perde koyan kimdir? Allah ile beraber bir tanrı mı var? Hayır! Onların çoğu (bu gerçekleri) bilmezler. [bk. 25/53 ve dipnotu]
Neml Suresi | 62
Yahut darda kalmışın, dua ettiği zaman isteğini karşılayan, kötülüğü/zararı aç(ıp gider)en ve sizi yeryüzünde hükümdarlar yapan kimdir? Allah ile beraber bir tanrı mı var?! Ne kadar sığ düşünüyorsunuz!
Neml Suresi | 63
Yahut o kara ve denizin karanlıkları (ve tehlikeleri) içinde size (ilerisi için) yol gösteren ve rahmetinin (yağmurun) öncesinde rüzgarları müjdeci olarak gönderen kimdir? Allah ile beraber bir tanrı mı var?! Allah, onların ortak koştukları (ilâhmış gibi bağlılık gösterdikleri) şeylerden çok yücedir.
Neml Suresi | 64
Yahut mahlûkâtı(n her birini) baştan yaratan, (öldükten) sonra onu (mahşerde diriltip aynen) iade edecek olan kimdir? (bk. 29/19-20) Size gökten ve yerden rızık veren kimdir? Allah ile beraber bir tanrı mı var?! De ki: “Eğer (var diyor da) doğru (söyleyen) kimselerseniz delilinizi getirin.” [bk. 17/56; 18/51; 34/22-23]
Neml Suresi | 65
De ki: “Göklerde ve yerde olanlardan hiç kimse gaybı bilmez. Ancak Allah bilir. (Dolayısıyla onlar) ne zaman dirileceklerini de bilmezler.” [bk. 6/59; 31/34]
Neml Suresi | 69
(Resûlüm!) De ki: “Yeryüzünde gezip dolaşın da suçluların sonu nasıl olmuştur görün (ibret alın).”
Lut peygamberi ve kavmini okuyun insallah.peygamber ler tarihinden benim tüylerm diken diken olmustu.
Bu escinsellik olayi her mevzu oldugunda gündemde onlar aklima gelir bi garip olurum.
Görün sonuçlarini dior Rab... hala delil isteyen o kadar cook insan var ki... nerden biliorsun oyle oldugunu diyor.
Bu tur tarihi bilgiler yasanmis seyler muslim ve gayrimuslimler ve baska coklarinca kayit lar altina alinmis tamamen ayni olmasada... hepsi birden kitalar arasi nasil uydursun tum insanoglu aymi seyi demkki yasanmis seyler var...
Bunlari arastirmak.yerine nerden biliorsun deyip yok saymak nasil bi inanctir.
Isin ilginc tarafi bilime inanlar bunlarin icindendd yine bilip bilmedikleir bilimleri calisip ogreniyorlar... inanmak istedigi tarafi secior sorada din yoktur diyor
Nerden biliorsun diorlar.
Rabbim bizi yolundna ayirmasn. GOD ISLAM AND SCEPTIC MIND isimli eser çok güzel ispat ediyor bu inanmayanlara delilleri. Okumak isteyenlere tavsiyemdir. Turkce cevirisi henüz yok. Ingilizce okumak zorundasınız. Insallah Çevirisi iyi bi musluman kardesim turkceyede cevirir bir gün.
Neml Suresi | 80
Şüphesiz sen, (kalpleri) ölmüşlere duyuramazsın. Arkasını dönmüş kaçarlarken o sağırlara da davetini işittiremezsin.
Neml Suresi | 86
Görmediler mi, biz içinde dinlenmeleri için geceyi ve (çalışıp) görmeleri için de gündüzü yarattık. Hiç şüphesiz bunda, inanan bir toplum için elbette ibretler vardır.
Neml Suresi | 89
Kim (Allah’ın huzuruna) iyilik (ve tevhid)le gelirse ona, bu (hali)nden daha hayırlısı vardır. Onlar, o günün dehşetli korkusundan emniyettedirler. [krş. 6/160; 28/84]
Neml Suresi | 90
Kim de kötülükle (ve şirkle) gelirse, yüzleri (üstüne) ateşe yıkıl(ıp yatırıl)ır: “Yaptıklarınızdan başkasıyla mı cezalandırılacaksınız?” (denilir.)
Ne koyarsan asina o gelir kasigina diye bi atasozumuz var bu ayet onu hatirlatior. Rabbim hayrla doldurmayi nasip etsin ins.
Neml Suresi | 91-92
(De ki:) “Bana ancak, kendisini saygıdeğer kıldığı bu şehrin (Mekke’nin) Rabbine kulluk etmem ve Kur’an’ı (tebliğ için) okumam emredildi. Her şey O’nundur. Ve benim müslümanlardan olmam emredildi.” Artık kim doğru yolu bulursa, ancak kendi (fayda)sı için o yolu bulmuş olur. Kim de saparsa (ona da): “Ben, ancak (kötülükten ve kötü sonuçtan) uyaranlardanım.” de.
Kim dogru yolu bulursa ancak kendi faydasi icin o yolu bulmus olur! Çok manidar degilmi... bazen cürret edip Allahin ihtiyaci var gibi yada baskalarina gostermek icin yada fayda saglamak icin filan yaptigimizi sanioruz haşa!
Sadece ve sadece senin faydana dior!
Biraz düşünüp bana ne gibi faydasi olur inanan olmanin diye dusunmek gerekmez mi? Nedne inanmaliyim dahasi daha cok inanmaliyim? Derinden inanmaliyim... gercekten inanmaliyim... hissetmeliyim.... neden??
Neml Suresi | 93
Yine de ki: “Allah’a hamdolsun. O, size âyetlerini (kudretinin delillerini) gösterecek, siz de onları tanıyacaksınız (fakat fayda vermeyecektir). Rabbin yaptıklarınızdan gafil değildir.” [krş. 41/53]
Diyor ve bitiriyor sureyi...
Bu surede
Lut kavmi hikayesi
Kuslari cok sevdigim icin hüdhüd kusuyla suleyman as konusmasini
Suleyman as min duasi : anneme babama ve nimetlerine sukreden ve muvaffak olan kullarindan eyle diyen duayi...
Gezin ve görün diger insanlarin hallerini diyen ayeti kerimeyi ki
Sevdim seviyorum ve hep hatirlamak istiyorum.
Surenin ozeti kisaca bu kadar.
Neml - 🐜🐜🐜🐜🐜🐜🐜🐜🐜🐜🐜🐜🐜🐜🐜🐜🐜🐜🐜🐜🐜🐜🐜 demek unutmayin ☺😊
Karınca diyince benim aklıma bi zamanlar istanbul fatihdeki evim geliyor. Eve ilk tasındığımda epey bir karınca vardı ve temizleyememiş onalarla yasamaya karar vermek durumunda kalmıştım. Issırmasalar güzel anlasacaktık ama fatih bisav kutuphanesine gittigimde kitaplarımı açınca içinden karıncalarımla karsilasmak biraz beni delirtiyordu açıkcası. O zamanlar heryer karincaydi...
Neyse...
Karınca görünce anıları degil ayetleri de hatırlamak nasip olsun insallah.
Selam ve dua ile...
17 Ekim 2016 Pazartesi
Pencere
10 Ekim 2016 Pazartesi
Sesinde...
Sesinde ne var biliyor musun
Uykusuz Türkçe var
İşinden memnun değilsin
Bu kenti sevmiyorsun
Sesinde ne var biliyor musun
Ev dağınıklığı var
İkide bir elini başına götürüp
Rüzgarda dağılan yalnızlığını
Düzeltiyorsun.
Sesinde ne var biliyor musun
Söyleyemediğin sözcükler var
Küçücük şeyler belki
Ama günün bu saatinde
Anıt gibi dururlar
Sesinde ne var biliyor musun
Söyleyemediğin sözcükler var.
Cemal Süreyya
Şu'arâ Sûresi
Şuarâ Suresi | 7
(Peki onlar) yeryüzüne hiç bakmazlar mı? Biz orada her çiftten/her çeşitten nice güzel bitkiler bitirdik.
Şuarâ Suresi | 23
Firavun dedi ki: “Âlemlerin Rabbi de nedir?”
Şuarâ Suresi | 24
(Musa:) “Göklerin, yerin ve bunlar arasındaki şeylerin Rabbidir, eğer kesin olarak gerçeği bilen kimseler iseniz.” dedi.
Şuarâ Suresi | 50
Dediler ki: “Zararı yok. Zaten biz Rabbimize döneceğiz.”
Şuarâ Suresi | 62
(Musa:) “Hayır! Rabbim benimle beraberdir, bana kurtuluş yolunu gösterecektir.” dedi.
Şuarâ Suresi | 63
Bunun üzerine Musa’ya: “Âsânı denize vur.” diye vahyettik. (Vurunca deniz) hemen yarıldı, her bölüm büyük bir dağ gibi oldu.
Şuarâ Suresi | 83
“Ey Rabbim! Bana hikmet (ve olgunluk) ver ve beni iyiler (zümresin)e kat.” [bk. 26/21]
Şuarâ Suresi | 128
“Siz, her yüksek yerde (övünecek ve boş şeylerle) eğleneceğiniz bir alamet (köşk, büyük yapılar) mı bina ediyorsunuz?”
Şuarâ Suresi | 129
“(Yoksa) ebedî kalacağınızı umarak (mı böyle) sağlam köşkler (ve kaleler) ediniyorsunuz?”
Şuarâ Suresi | 159
Hiç şüphesiz Rabbin, elbette, mutlak galiptir, çok merhametlidir.
Şuarâ Suresi | 151-152
“Yeryüzünde (ilâhî emirleri dinlemeyip) karışıklık çıkaran ve (ortalığı) düzeltmeyip aşırı giden (beyinsiz)lerin emrine uymayın.”
Şuarâ Suresi | 181
“Ölçeği tam ölçün de, eksik ölçen (ve hak yiyen)lerden olmayın.”
Şuarâ Suresi | 182
“Doğru terazi ile tartın.”
Şuarâ Suresi | 183
“İnsanlara eşyalarını (haklarını) eksik vermeyin. Yeryüzünde (ilâhî emirlere karşı) bozgunculuk yaparak karışıklık çıkar(ıp nizamı boz)mayın.”
Şuarâ Suresi | 207
(Senelerce eğlence ve zevk içinde) faydalandırıldıkları şeyler, artık kendilerine (hiçbir) fayda vermez. [bk. 2/96]
Şuarâ Suresi | 208-209
Biz, hiçbir memleketi, o(nun halkı)na öğüt veren/hatırlatan (gönderdiğimiz) uyarıcılar olmadıkça helak etmedik. Biz zulmedenler değiliz. [bk. 17/15; 28/59]
Şuarâ Suresi | 214
(Önce) en yakın akrabanı uyar (ve davet et).
Şuarâ Suresi | 215
Mü’minlerden sana uyanlara (şefkat) kanadını indir.
Şuarâ Suresi | 216
Eğer sana karşı gelirlerse: “Ben sizin yaptıklarınızdan uzağım (sorumlu değilim).” de.
Şuarâ Suresi | 217
Sen (sadece) mutlak galip ve çok merhametli olan (Allah’)a güvenip dayan.
Şuarâ Suresi | 218
O (Allah) ki (namaza) kalktığın zaman seni görür.
Şuarâ Suresi | 219
(O,) secde edenler arasında (onların iyi bir kul olmalarını sağlamak için) dolaşmanı da (görür). [bk. 10/61; 52/48]
Şuarâ Suresi | 220
Şüphesiz ki O, (her şeyi) hakkıyla işitendir, bilendir.
Şuarâ Suresi | 224
(İslâm karşıtı) şairler(e ve şiirlerine gelince), onlara da yoldan sapan (ve azgın)lar uyar.
Şuarâ Suresi | 225-226
Görmüyor musun onlar, (nefse ve zevke hitap eden) her sahada hayal peşinde dolaşır (ölçüsüz konuşur)lar ve onlar yapmadıkları (ve yapamayacakları) şeyleri söylerler.
2 Ekim 2016 Pazar
Hicri Takvim Kullanmak
Sizce neden Miladi takvim kullanıyoruz? Hz İsa Peygamberin doğumunu milad kabul eden bir takvimi müslüman neden takvim olarak kullanıyor? Tamam Hz İsa peygambere inanıyoruz peygamber olarak sayıyoruz lakin neden bizim miladımız bir tarihi olaya dayanıyor?
Çok sevdiğim ve etkilendiğim bir yazıdan bir parça tattırmak isterim :)
'' Evet,
takvimini madem ki, batıya ayarladın onu yitirdin demektir. çünkü batılılar yılları takvimi zamanı bir doguma bir tabii olaya, isterse o bir peygamber dogumu olsun, dayıyorlar. senin takvimin ise, hicrete, yani idealin büyük bir hareketine dayanıyordu. ideali bırakıp tabii bir olayın mahkumu mu olmalıydın?
evet sen takvimini yitirmiş, fizikötesinde de, tarih çerçevesince de, tarih çerçevesinde de sallantıda kalmış birisin!! ''
Sezai Karakoç
Unutuş ve Hatırlayış
SEzai karakoç nasılda vuruyor insanın yüzüne gerçekleri! Ey Sallantıda kalmış biri!! Uyan!! Farkına var!! Sen ki bir ideal için yaşayan bir kulsun! Acaba bu kadar arada kalmışlığımız evvela zamanımızı başka bir inanca ve batıya esir etmemizden midir? Yaşanılan evler yani mekân ve zaman; insanı şekl eyleyen 2 temel unsurdur. Peki sizi hangi hassasiyetler şekillendiriyor?
Necip Fazıl Gençliğe hitabesinde ne güzel seslenir:
'' Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik...
"zaman bendedir ve mekân bana emanettir! " şuurunda bir gençlik... ''
Peki sizce bu şuuru hangi takvimde daha iyi sürdürebiliriz?
Herşeyin app sini yüklüyoruz telefonlarımıza haydi hicri takvimi de yükleyelim. Hicri hangi yılda doğdunuz biliyor musunuz? Ve bu doğduğunuz ayda hangi olaylar meydana geldi?
Mesela benim ki Cemaziyelahir ayıymış. En sevdiğim sahabe Hz. Ömer as'mın halife olduğu ay :)
başka mı?
Cafer es Sadık bu ayın altısında doğmuş. Hz Fatıma ise 20sinde :)
başka mı?
araştırıyorum inşallah?
belki sırf bu araştırmalar için yeni bir sayfa açarım hı?? :)