7 Ocak 2019 Pazartesi

Insanı kendine yaklaştıran Kitap

Bir çok inanışa göre filmler kitaplar sanatlar insanın kendinden kaçmasının bir adıdır
başka hayatlarla insan kendinden uzaklaştığını ve kendine bunun iyi geldiğini sanır

oysa başka bir inanışa göre ise '(i: sana en iyi gelen kitap seni sana yaklaştıran kitaptır)' (u: berin tuncel)

peki nedir insanı kendine yaklaştıran kitaplar?

Suriyeli sıfatı

Bazen sıfatları tasıyabilmenin de bir deger oldugunu agır bir sorumluluk oldugunu düşünürüm ve suriyeli sıfatının da kendince bir agırlıgı olduguna inanmaktayım
 suriyeli hakkında bir çok sey soylenenebilir bizim duygusal anlamda baktıgımız suriyeli sıfatına layık da olmayabilirler
ama en nihayetinde karsısında imkanlarıyla duran bizlerin
suriyeli muhacir in muhacir kalıp kalmadığını düşünmek tartışmak yahut o sıfata degeceklerini degerlendirme merciinin bizim olmadıgını düşünüyorum

evet bazen bazı şeyleri bilip yapmak nefse agır geliyor niyetini sorguluyorsun ama nefislerimizle degil niyetlerimizle insa edebilmek icin var olmak gerektigini düşünüyorum

kötülerine dualarla sabırlarla karsılık vermeye çalıstıgım insanlar
Hele avrupadaki hallerini görünce suratına yumrukla girsem hıncımı alamayacagım insanlar ama işte bizim görevimiz yargılamak sorgulamak degil

bizim görevimiz vermek yasatmak yardım etmek merci ise biz onunla sınanacaksak onlarnda sınandıkları aldıklarıyla ne yaptıkları merci

alan olmak mı veren olmak mı zor derseniz
cevabı yüzyıllar öncesinden verilmiş zaten
ama yine de zor konular vesselam

Zaman ve tedavi metodu

Zaman...
Iyileştirir mi alıştırır mı sizi? Hep tartışılan ama sonuç bulunamayan sorulardan... bazen cevap ararken bile zamana yenilip o iyileşme & alışma sürecine yenik düşüyoruz. Ne kadar çok sorarsan cevap alamamaya da iyileşiyorsun& alışıyorsun sanki...
Çoğu zaman alışıyoruz zamanla taşıdıklarımıza... iyileşmek ve unutmak yerine... Sen de bir izi oluyor her daim... ve o izler seni sen yapan tercihlere itiyor yine zamanla... ve yine zaman işliyor hep işlediği gibi... Zamanla alışamadığımız bir şey var mı? Zamansız alıştığımız yada?
.
.
" Time can heal,
but scars only hide the way you feel..."


Zaman Kitap olarak bilmek

"Hayvanlarin hareket serbestisi bakimindan bitkilerden cok üstün durumdadir. Onların kök salarak hayarlarını idame ettırmelerine gerek yoktur hayatlar gıdalarını bagımsızca elde ederler düsmanlarından kaçarlar avlarını avlarına saldırabilirler bu yönden bakılırsa kendi iktidarlarını ellerinde tutuyor gibidirler. 

Eger bir canlı kendi gücünü kendi yönetiyorsa kul olmadan yaşayabilirmiş gibi düşünmeye yatkınız nitekim isyan inkar ve nisyan içinde bulunanlar düşünce ve davranışlarında kendi kendilerine yettiklerine inanıyorlar.

 Köksüz hayvanları Allah a kulluk etmeye sıkıca bağlayan nedir?
neden onlar da ibadetlerinden hiç ayrılmazlar ?

Cünkü hayvanların hayatlarını idame ettirebilmek için muhtaç oldukları iki alan degişmez kanunlara bağlıdır 
birincisi hayvanlar sadece acıktıkları zaman yer ve yalnız susadıkları zaman içerler,bu kadar da değil yiyeceklerini ancak bünyeleri için gereken miktarda tüketirler suyu sabit su ihtiyaçları nisbetinde tüketirler 
hayvanların kendi kulluklarından kopmalarını imkansız hale getiren ikinci alan onların türlerinin devamı için yaptıkları haraketlerdir. Hayvanlar ancak belli zamanlarda cinsi münasabette bulunurlar ,ne yiyecekleri ne kadar yiyecekleri ne zaman ciftleşecekleri hiçbir zaman değişmez sabit kanunlara bağlanmıştır 
bu yönüyle hayvanlar Allah ın kendileri için koyduğu sınırları aşmak gibidir. Konuya yabancıdırlar ve kullukları bu sebeple mutlaktır.


Hayvanların Kitab ı nedir diye soracak olursanız ;zaman dır derim. 
Onlar zamanı okuyarak hayatın anlamını bilirler...
Zamanı okumasinı bilmek müstağni olunamayacağını bilmenin başlangıcıdır.

Hayatın anlamını bildikleri içinde ibadetleri eksik degildir.

Hayvanların okumayı bildikleri 'zaman' elbette ki biz insanların dünden bugüne bugünden yarına uzandığını kabul ettiğimiz akış degildir. Onlar dünün bugünün ve yarının degil hayatın kuralllarının yer tuttugu kanunun geçerli oldugu zaman ı tanırlar "*

1 Ocak 2019 Salı

Kızılgerdan

Selamlaştım ama soru sormadan-keza koyunun umursamazlığına bozulmuştum- yoluma devam ediyordum ki kapıya uçup hadi hadi sor dedi bu tuyûr. Yok dedim sormakla olmuyor ve cevap beklemekle olmayacağı da öğretildi dedim. Ama sana sadece ne kadar güzel yaratılmış oldugunu söylemek isterim bil...öyle güzelsin ki... narinsin kıpır kıpırsın tüylerinin benzeri yok hiç görmedim senin gibi kuş dedim. o turuncu ve mavi tüylerine ne derece hayranlıkla baktıgımı bilmeni istiyorum dedim.
Garip bir tebessüm vardı suratında ama ne küçümseme ne umursamama ne başka bir şey sanki sende bilsen keşke dermiş gibi.
Ahh insanoglu dedi... yaratılışını ve insan oldugunu heryerde kanıtlıyorsun ya ne diyeyim. yaratılış ve fıtrat tabi. hepimizin görevi içre bir yaratılışı var ama aklın varken sorarım sana neden illa bir örnek ararsın kanıtlamak için kendine, bak sende onlardan birisisin bu kainatta! Varlıgınla hemhal olma sûren midir seni kendine kayıtsız yapan? Kendini aslını her bir hücrendeki serüreni ve diger her yaratılmıştan ve kendi türünden farklılaştıgını görmez misin?

Ben kendimi bildim ve zikrimin sahibine yapacaklarımla programlandım lakin senin arayışın yolculugun devam ediyor ondandır bu kıvranışlar.. vakit var! Anlamıyor musun? Kapı olmadıgından birseyler eksik oldugundan yanlıslardan kusurlardan ondan bundan şundan degil...vakit var... yoksa sebebi yaratmak aslını yaratmaktan zor gelir mi hić Yaratan'a, a be ahmak?
Yine de bilsen ki vakit var! Sabırsızsın... vakt içinde boyutları boyutlar içinde anlamları çözemez öncesini sonrasını göremezsin... sadece busun işte... bu olduğuna ve bu'nlarını Var Edene teslim ol... hafsalanın gücü yok bazı şeyleri taşımaya bu kadarına tamah et ki, artırılsın.
Ha bir şey daha; Artmasa da bu'sun artsada bu'sun... oldugun şeyi kabul et. Beni böyle kabul ettigin gibi... konuşamadıgımı bildigin dinlemeyecegimi düsündügün için sırtını dönüp gitmeye durdugun gibi... sadece kendini de kabullen etrafındakilere tolerans gösterdigin gibi. Kabullen ki yaptıkların yapabildiklarinle sınırlı kalmasın; yapabildiklerin teslim oldukça aralanan perdelerle genişlesin,  görebildiklerin hissettiklerin varoldukların duyduklarınla bereketlensin.