23 Mayıs 2015 Cumartesi

Bir olmak/ Bireysellik

'' Günümüzde eşitlik ''bir olmak''tan çok ''aynı olmak'' anlamına gelmektedir.

Soyutlanmaların, aynı işlerde çalışan, aynı biçimde eğlenen, aynı gazeteleri okuyan, düşünceleri, duyguları aynı olan insanların aynılığıdır bu. Bu bakımdan kadınların eşitliği gibi  ilerlememizin kanıtları sayılan bazı başarılara kuşkuyla bakmamız gerekiyor.

Söylemek gereksiz; kadınların eşitliğine karşı değilim; ama eşitlik yolundaki bu olumlu eğilim, bizi yanıltmamalıdır. Bu, farkların yok edilmesi için girişilen çabaların bir parçasıdır.

Eşitliğin pahası şu olmuştur: kadınlar erkeklerle eşittir, çünkü onlardan farklı değillerdir artık. Aydınlanma'nın getirdiği felsefedeki <l'âme n'a pas de sex> (ruhun cinselliği yoktur) önermesi her yerde geçerli olmaya başlamıştır. Cinsler arasındaki kutuplaşma yok olmakta, bu kutuplaşmaya dayanan cinsel sevgi de ortadan kalkmaktadır.

Erkeklerle kadınların ayrı cinlerden eşit kişiler olmaları gerekirken, birbirinin aynı olmaktadırlar. Çağdaş toplumda, bireyselliği ortadan kaldıran bu eşitlik fikri yayılmaktadır; çünkü sürçmeden, takılmadan, kütle olarak çalışacak, birbrinin aynı atom- insanlar arnmaktadır; bu insanların hepsi aynı buyruklara uyarlar; oysa herkes, kendi gönlüne göre davrandığını sanır. Çağımızda kütle üretimi nasıl eşyaları tipleştiriyorsa, toplumsal akış da insanların tipleşmesini ister ve bu tipleşmeye << eşitlik >> adı verilmektedir. ''

Eric Fromm - The art of loving - Sevme Sanatı

10 Mayıs 2015 Pazar

"Fıtratın dili"

Nazan bekiroğlundan alıntıdır.

" Kadın (Sadece Bir Sahnede/Peçesini indirmesiyle)

Daha düne kadar yüzüm açıktı sana. Aramızda masumiyet ihlaline dair bir hece yoktu. Çünkü senin farkında olmadığım gibi benim farkımda olduğunun da farkında değildim. Ama şimdi bir bilmek halindeyim ki yüzüm, keskin inen bir satırın gürültüsünde, her şeyi karanlığa boğan bir perdenin düşüşü kadar ani ve kesin, senin yüzüne kapalı bundan böyle.

Çünkü beni fark ettiğin anda ve bunu benim de bildiğim anda ne senin senliğin ne de benim benliğim kalır. Geriye sadece içimizde taşıdığımız Âdem ve Havva ve aramızdaki ezel olasılığı kalır. Bu yüzden şimdi sadece yüzümü değil kalbimi de her an izleyen bir çift göze dair terbiyeyle, aramıza bir uçurum koyuyorum. Senden kaçıyor, kendimi senden gizliyorum.

Ama. Aşkın koşulanda değil kaçılanda, açılanda değil kapananda olduğunun da bilgisindeyim. Peçemi örterek açıyorum sana kapılarımı. Dahası ezeli bir bilginin ürpertisi yüzüme sinerken aramıza bir senlik ve benlik davası sokuyorum. Seni ben karşısında tanımlıyorum yani. Sana yer veriyor, baha biçiyorum. O dairede kendimi tamamlıyorum. Senden gizlenerek seni sen, beni ben yapıyorum. Böylece benim için taşıyabileceğin bütün anlamların farkında olduğumu da beyan ederek benim kadın senin erkek olduğumuzu yüzüme indirdiğim şu peçede aşikâr ediyorum. Bu halimle seni bir mümkün olarak gördüğümü itiraf ediyor, senle ben arasındaki bütün ihtimallere evet diyorum. "


7 Mayıs 2015 Perşembe

Teslimiyet

İnsan Allaha öyle teslim olmalı ki onu öldürmeye gelen kişi onda hayatı bulsun. Katilinin hayat sebebi olacak insan. ALLAHA Teslim olmak demek bu demek!!

Dipnot; Diriliş Ertuğrul dizisinden alıntıdır.

Rab böyle bir teslimiyet nasib eylesin. Pusu kutanların tuzak kuranların hayat sebebi olmayı nasib eylesin inşallah.



Posted via Blogaway